-13-

144 4 0
                                    

Şans belki de şu anda Oğuz'dan uzak duruyordu.
Hastaneye nasıl götürüldüğünü hatırlamıyordu bile.
Alt tarafı biraz üşütmüştü.Doktor çok önemli bir şeyinin olmadığını ama evde de birkaç gün dinlenmesi gerektiğini söylemişti.Kan değerleri düşük çıktığı için serum takmışlardı.
Uyandığında esnemeye çalışınca serumu fark etti.Etrafına bakındı.
"Ne yaptın sen Oğuz?"diye kendi kendine sordu.
"Yoksa ormanda ayıların saldırısına filan mı uğradım acaba?"
İçeri Gökçe girdi.
"Abi durum ayılardan daha kötü."
Oğuz kaşlarını çattı.Hastanede oluşuna bir anlam verememişti.
En son ne yapıyordu?...Hmmm Sarah vardı yanında...
"Yoksa ayılar Sarah'a mı saldırdı?"
"Hıhı hem de nasıl.Hatta ayı uçuyordu biliyor musun?"
"Harika.Görmeyi isterdim ama hatırlamıyorum."
"Evet.Bayıldın."
"Ben?"
"Yok ninem."
"Yani benim gibi güçlü bir insan nasıl bayılabilir?"
"Orman kaçkınıysa bayılır."
Oğuz seruma baktı.Öfkelendi.
"Ne zaman bitecek bu?"diye serumu çekiştirdi.
"Bilmem."
Gökçe yanına oturdu.
Oğuz"Başka kimse yok mu hastanede?"diye sordu.
"Doktorlar...Görevliler."
Oğuz başını iki yana salladı.Suratı ekşidi.
"Bir kere de anlasan olmaz mı?"
"Seni sinir etmekten zevk alıyorum abicim."diyip Gökçe geniş bir gülümsemeyle sırıttı.
"Eee kimse yok mu aileden?"
"Saat çok geç olduğu için herkes gitti.Teyzem biliyor.Ama anneme söylemedik.Haberi yok."
"Durumlar nasıl?"
"Duymak istemediğim için sormadım."diyerek Gökçe tavana baktı.
"Birde şu senin koç aradı.Nerden duyduysa artık.Durumunu sordu ben de iyi dedim.Sanırım bu hafta önemli bir maçın varmış.Kulübün maçı."
"Doğru Unutmuştum."diyip Oğuz elini sarı saçında gezdirdi.
"Nasıl gidiyor basketbol?"
Gökçe sadece sohbet açmak istiyordu.En kolay bu konu aklına gelmişti.Abisinin en çok sevdiği konuydu.
"Çocuğun biri benim genç takımına geçmemi hazmedemedi.Oyundayken bilerek pas atmıyor.Ve sinirimi bozuyor"
"Güzel."
"Sağol."
Oğuz gülümsedi.
Yarım saate yakın oturdular.Serumu çıkarmak için erkek bir hemşire geldi.
İşleri bitince hastaneden çıktılar.Bora onları almaya geldi.
Güzin,Sarp ve ikizler çoktan evlerine gitmişti.Ev sessizdi.
Salona girdiklerinde anneleri ağlıyordu.
Oğuz mutluluk göz yaşları olduğunu fark edince rahatladı.Annesinin yanına oturdu ve sarıldı.
"Oğlum babanın bir suçu yok.Kadın ona şantaj yapmış.Bilerek yakınlaşarak fotoğraflarını çektirmiş.Baban o sürtük kadına dava açacak ve işten de kovdu."
"Buna sevindim."dedi Oğuz rahatlatıcı bir sesle.
Oğuz inanmıyordu.İnanamıyordu.Babasına olan güveni sarsılmıştı.Ama doğru olmasını umdu.
Gökçe de annesinin diğer yanına oturdu.Etrafına bakındı.
"Anne peki babam niye yok?"
"En son eşyalarını attığım için götürmüştü.Şimdi kaldığı otelden geri getirmeye gitti."dedi Işıl göz yaşları arasından.
"Ve evdeki birkaç hizmetçiyi de kapı dışarı ettim."
Oğuz Sarah'ın babasını düşününce endişelendi.
"Peki bahçıvan?"diye sordu.
"O duruyor.Evde fazla insan olması hoş değil.Özellikle terbiyesiz olanlar."
"İyi yapmışsın."dedi Oğuz.
"Evet iyi oldu bizim için.Ve aileye katılacak olan bebek için."dedi Işıl gülümseyerek.
Oğuz kendini halsiz hissetti.
"Bayanlar ben yatıyorum."
Işıl oğlunu öptü ve sarıldı.
"İyi geceler hayatım.Benim sarı ördeğim."
Oğuz suratını ekşitti.
"Anne lütfen.Ergence konuşma yapmak zorundayım.Ben büyüdüm."
Çocuklar büyüse de annelerine göre hep küçük kalırdı.
"İyi o zaman.Sana kaplan diyeceğim.Vahşi,hızlı ve güçlü."
Oğuz kaplan lafını sevdiğini belli edercesine annesine sırıttı.
"Ana-oğul sevginizi kıskanmıyorum ama Oğuz anca maymun olur."diyip Gökçe ona maymun hareketi yaptı.
"Sen de bir tembel kedisin."dedi Oğuz.
"Benim kızım prenses."diyip Işıl Gökçe'ye de sarıldı.
"Nerenin prensesi?"diye Oğuz alayla sordu.
"Benim gönlümün prensesi küçük adam."
Gökçe gülerek Oğuz'a bakış attı.
"Aldın mı cevabını maymun?"
"Sen!Ben bırakıyorum sizi öyle olsun.İyi geceler."diyip Oğuz odasına çıktı.
Kendini odasındaki pufa attı.Mavi renkli bir puftu.Rahat ve yumuşaktı.
Oğuz gözlerini kapattı.O gün kampta olanları düşündü.
Güzel anılar...Sarah...Kargalar...
"Karga?"
"Hayır!"diye mırıldandı.
Gökçe alt katta olduğu için onun odasına gitmeye karar verdi.Yavaşça ses çıkarmadan kız kardeşinin odasına girdi ve ışığı açtı.
Her taraf kız kardeşini anlatıyordu.Ona göre tipik bir kız odasıydı işte.
Çalışma masasında Gökçe'nin minion kapaklı iphonenu görünce gülümsedi.
Eline aldı.Şifreliydi.
"Bir düşünelim.Gökçe babama çok düşkün.Onun doğum tarihini yapmıştır.Oldu!"
Oğuz telefondan kişilere girdi.Sarah'ın telefonunu bulunca kendi telefonuna kaydetti.
Aklına bir muziplik geldi.Sarah'a Gökçe'nin telefonundan mesaj atacaktı.
"Sarah iyi geceler!"
"Sana da iyi geceler.Abin iyileşti mi?"
"Evet.iyi.Şimdi evdeyiz.Merak etme."
"Abim çok yakışıklı değil mi?"
"Neden sordun?"
Oğuz Sarah'a kızdı.
"İnsan bir yakışıklı der."diye söylendi.
"Yok bir şey.Ama çok yakışıklıdır.Harika bir insandır.Muhteşemdir.Bir erkekte olabilecek bütün özelliklere sahiptir."diye Oğuz mesaj gönderdi.
"Gökçe abini sevmeye başlaman güzel bir duygu.Önceden demezdin."
Oğuz kaşlarını çattı.
"Evet.Görüşürüz."
"Görüşürüz Gökçe."
Oğuz arkasını dönmesiyle kardeşini görmesi bir oldu.
"Telefonumu mu kurcalamaya başladın kaplancık?"
"Evet.Senin telefonuna özel bir ilgi besliyorum.Değişelim mi?"
Oğuz bu arada mesajları sildi.Gökçe telefonunu abisinden kaptı
"Ben telefonumdan memnunum.Şifresini öğrendin mi yoksa?"
"O kadar zor yapmışsın ki bulmam bir saniyemi almadı."
"Çok kötüsün abi!"
"Kötüyüm ben kötüyüm kötüyüm."diyerek Oğuz sırıttı.
"Odamdan çık hemen!"
"Tamam kardeşim hemen çıkıyorum."diyip Oğuz odadan tüydü.
Gökçe telefonunu kontrol etti.
"Abi bozuntusu!"diye arkasından bağırdı.
Diğer odadan"Ne dedin?"diye Oğuz seslendi.
"Senin ne kadar harika bir abi olduğunu söyledim."
"Aferin.İyi geceler kedilerin tembel prensesi!"dedi Oğuz.
Gökçe neden kendine "Tembel Kedi."dediğini biliyordu.
Onun gibi bir spora yeteneği yoktu.Onun gibi zeki değildi.Onun gibi popüler değildi.Ön planda değildi.Daha sayacak çok şeyi vardı.Abisi gibi çalışma düzeni yoktu.
Yatağına yattı.
"Lütfen eğer gizli bir yeteneğim varsa ortaya çıksın."diye dibindeki duvara öfkeyle bağırdı.
Oğuz odanın kapısını açtı.Elinde diş fırçası vardı ve ağzı köpük olmuştu.
"Senin yeteneğin çenenin düşük olması.Saniyede bin kelime filan söylüyor olmalısın."
Gökçe gözlerini kıstı.
"Beni mi dinledin?"
"Bağırırsan dinlemek zorunda kalırım.Bak iki tane kulağım var."dedi kulaklarını işaret ederek.
"Odamdan defol!"
"Çocuklar!Gecenin bu vaktinde bağırışmayın."diyen babalarının sesini duydular.
Iki şaşkın birbirine baktı.
"Bunu beklemiyorduk."dedi Gökçe.
"Evet."diyip Oğuz odanın kapısını geri kapattı.
Banyoya gitti.Ağzını çalkaladı.Traşını oldu.Odasına gidip ışığı kapattı.Yatağına girdi.
Babasını görmek istemiyordu.Hazır değildi.Geleceğini biliyordu ama hiç gelecek gibi gelmemişti.
Kapısı hafifçe tıklandı ve içeri rahat giysiler giymiş ve saçları taranmamış babası girdi.
Oğuz yüzünü örttü ve uyuyormuş gibi yaptı.
"İyi numaraydı evlat."diyip babası sandalyeyi Oğuz'un yatağına yakın koydu ve oturdu.
"Biliyor musun hayattaki en kötü şeylerden birisi nedir?"diye kendi kendine konuşurcasına sordu.
Oğuz örtüyü çekti.Oturdu.
"Nedir?"
"Aslında insanın başına gelebilecek bir sürü kötülük var.Savaş,Açlık,Susuzluk,Doğal afetler...Daha birçok şey.Ama bir adamın kalbini kıran şey iftiradır.Yapmadığı halde yaptırılmış gösterilmek insana koyar.Hele eşi de inanmışsa adamın kalbi çok kırılır."
Oğuz sert bir sesle"Yanıma kendini suçsuz,masum gibi göstermek için geldiysen yanıldın."dedi
"Biliyorum.Kendi doğrularına inanacaksın.Aynı annen gibi...Annen beni sevmediyse de ben onu sevdim.Ama bir yere kadar.Şimdi sizlerin ve doğacak olan kardeşiniz için geri döndüm."
"Annemin ne kadar yıkıldığını göremiyor musun?Yani onun için gelmedin öyle mi?Git o zaman.Bir daha gelme."
"Oğuz ben öyle demek istemedim."
"Konuştukça batıyorsun."
"Oğuz!Ağzından çıkanı kulağın duysun.Ben babanım.Karşında arkadaşın durmuyor."
"Biliyorum.Seni de biliyorum.Annemi istemiyorsan uzatma.Git karşılıklı sevdiğin kadına.Benden tavsiye.Annemi daha fazla üzme!İyi geceler."diyip Oğuz geri yatağına yattı.
"Biliyorum bana kızgınsın.Ama seviyorsunda.Hem seviyor hem de kızıyorsun.Ve çabuk öfkeleniyorsun.Sana da benden bir tavsiye:Öfke zayıflıktır.İnsanlara zayıflığını gösterme.Dostun bile zayıflığından mutlu olabilir.Ve belki de büyüyünce evliliğin ne demek olduğunu anlayacaksın."diyip odadan çıktı.
"Bir senin aptalca öğütlerin kalmıştı zaten."diye Oğuz mırıldandı.Bir an önce uyumak ve dünyadan kurtulmak istedi.
Pazartesi günü öğleden sonraki son derste Sarah'ın dersi İngilizceydi.
Bu hafta cuma sınavları başlıyordu.Yani onu bir çalışma maratonu bekliyordu.Ama Ingilizcesi halâ diğer arkadaşlarına oranla kötüydü.
Hikaru Yamashita ders bittikten sonra Sarah'ı yanına çağırdı.
Gökçe sınıftan çıkarken Sarah'a baktı ve gitti.
Onunla bütün gün konuşmamıştı.Çünkü Sarah'ın gelip kendisine özür dilemesini istiyordu.Ona durumu anlatacak ve abisiyle arasında hiçbir şey olmadığını söylemeliydi.Yoksa Gökçe'nin içindeki kırgınlık geçmeyeceğe benziyordu.
Sarah'ın canı sıkkındı.Sınavlar başlayacaktı,Oğuz okula gelmiyordu,İngilizcesi kötüydü,Gökçe onunla konuşmuyordu.Halbuki ona mesaj atmıştı.Niçin konuşmadığını anlayamıyordu.Bunun gibi pek çok nedeni vardı.
Bütün kötülükler kara bulutlar gibi etrafını sarmıştı.
Hikaru defterine bir şeyler not etti.Öğretmenler masasına oturmuştu.Pencereden vuran ışık koyu kestane saçlarını parlatıyordu.
İşini bitirince Sarah'ı gözden geçirdi.Kızın suratını asmış olduğunu fark etti.
"Sarah yüzünden düşen bin parça.Ne bu hâl?"
"Bir şeyim yok hocam.İyiyim."
"Dünyada en çok söylenilen yalanlardan bir tanesi "iyiyimdir."Yani değilsin."
Sarah gülümsedi.
"Evet.İyi değilim."
"Sanırım İngilizce yüzünden olmalı.
"Biraz."
"Biliyorsun ben senin sınıf öğretmeninim.İngilizcenin kötü olması benim yetersizliğim olur.Sakın itiraz etme.Bundan sonra her gün çıkışta bir saat ingilizce çalışacağız."
"Ama hocam ben-"
"Sarah itiraz yok demiştim.Sana özel ders vereceğim.Hem bir hayalin yok mu?"
"Var."
"Özel değilse bana da söyler misin?Sana hayaline ulaşmanda yardımcı olabilirim."
"İngiltere'ye gidip annemi bulmak.Orada bir üniversite okumak istiyorum."
"Hangi üniversite peki?"
Sarah düşündü.Geçen ay kütüphanedeki bilgisayardan İngilteredeki üniversiteleri araştırmıştı ve bu üniversiteye gitmek istemişti.Belki de annesini de orada bulabilirdi.
"City University London"
"Güzel.Şimdiden hedefini koy.Belirle ve odaklan."
"Sağolun."
"İşin yoksa şimdi başlayalım olur mu?"
"Peki."
Bir tane sıraya geçtiler.Hikaru bir ingilizce gramer kitabı çıkardı.Sarah'ı çalıştırmaya başladı.
Sarah onun parfümünün kokusunu alabiliyordu.Hafif vanilya kokuyordu.
Ders bitince evine gitti.Yemek yedi ve derslerine çalıştı ve yattı.
Cuma günü gelip çatmıştı.Sınavlar bugün başlıyordu.
Oğuz artık iyileşmiş ve okula gitmekteydi.Arabanın içinde oturmuş notlarını inceliyordu.
Gökçe sabırsızca"Sarah o gün dışarda seni görünce yürümeyi teklif etmiş sen de kabul etmişsin.Sonra da kaybolmuşsunuz doğru mu?"
Oğuz duyduklarını sindirmeye çalıştı.Demek ki Sarah onun için yalan söylemişti.
Maral gerçeği öğrenirse çok kızacaktı.Gerçi diğerleri öğrenince de kızacaklardı.
Sarah'a özel bir ilgi beslediğini düşüneceklerdi.Ama o dürüst olacaktı.Bir başkasının onun hakkında ne düşündüğü umrunda değildi.
"Sarah'a ben söyledim."
"Ne?İnanmıyorum."
Gökçe şaşkınlıkla abisine baktı.
"O beni düşünerek öyle söylemiş.Sizin bana değil de ona kızmanız için."
"Abi yoksa bir şey mi hissediyorsun ona karşı?"
Oğuz bu soruya nasıl cevap vereceğini bilemedi.
"Arkadaşça duygular o kadar.Maral başımı o kadar çok döndüyor ki ondan başkası gözümü görmez."
Evet.Kabul etmeliydi.Bu sefer durüstçe olmamıştı.
"Harika."
Oğuz hastanede bir gün yatmıştı.Devamında iki gün evde yatmış ve bir basketbol antremanını kaçırmış ve arkadaşlarıyla sınavlardan önce son bir kere bile takılamamıştı.
"Hepsi Sarah'ın suçu."diye kendi kendine söylendi.
"Efendim?"
"Sana demedim Gökçe."
Oğuz arabadan her zamanki havalı haliyle indi Sarah'ı kırmızı bisikletini kilitlerken gördü.Gökçe de fark edince bakmıyormuş gibi yaptı ve sınıfına gitti.
Maral'ı filan unutmuştu.Halbuki her gün birlikte içeri girerlerdi.
Maral bahçeye geldiğinde kimseyi göremeyince binadan içeri giren Sarah'a laf etmeye karar verdi.
Hızla Sarah'a yetişti.Hatta onun önüne geçti.Koridorda saklandı ve tam Sarah geçerken ayağıyla çelme taktı.
Sarah ayağını burktu ve yere düştü.
Maral önünde durdu.
Alayla"Doğru düzgün yürümeyi bile beceremezken Oğuz'u ayartmayı düşünme."dedi
Sarah sabah sabah Maral'ı görmeyi hiç istememişti.İşte karşısındaydı.Onu kızdırmak istiyordu ama bu sefer başaramayacaktı.
Duvara tutunarak ayağa kalktı.Aksayarak sınıfına gitti.Kitaplarını çıkardı.
Artık kimseyle uğraşacak gücü kalmamıştı.Ne Gökçe ne de Maral ile.
Okul çıkışı Gökçe ,Oğuz ve Sarp birlikte okul binasından çıktı.
Oğuz Sarah'ın bisikeltinin hala durduğunu fark etmişti.Çünkü okul dağılalı on beş dakikayı geçmişti.Sarah zil çalınca hemen bisikletine binerdi.Bu durumu garip buldu.
"Sarah'ın bisikleti neden burada duruyor?"diye ilgisizce sordu.
Gökçe iç çekerek"Japondan okul çıkışında özel ders alıyor."dedi.
Sarp şaşırarak"Gerçekten mi?Ben bilmiyordum."dedi.
Gökçe hiç şarşırmamış gibi"Siz zaten birbirinizin bir şeyini bilseniz gider kutlama yaparım."diye dalga geçti.
Sarp kaşlarını çatarak"Hiç komik değil Gökçe.Sarah'a hesabını sorarım."
"O senin sevgilin.Azarlayacağın çocuğun değil."dedi Oğuz.
"Geçmişteki olayları hatırlatmak istemem.Bu yüzden bana karışma kuzen."dedi Sarp ve bisikletine bindi ve onlardan ayrıldı.
Oğuz sinirlendi.Ama belli etmedi.Bora arabayı önlerinde durdurdu.
Gökçe"Abi ne dikiliyorsun geçsene."dedi.
Oğuz"Benim biraz işim var siz gidin."
"İyi.Sen bilirsin."diyip Gökçe arabaya bindi ve gitti.
Oğuz okul binasından geri içeri girdi.Okul boş olduğundan ayak sesleri yankılanıyordu.Islık çalarak koridorlardan geçti ve ses duyunca sınıfın kapısının yanında durdu.
Vücudu görünmeyecek şekilde açık kapıdan sınıfın içine baktı.
Hikaru ve Sarah aynı sırada oturmuştu.Hoca ingilizce pir parça okuyordu.Sarah da defterine not ediyordu.
Oğuz memnuniyetsiz bir tavırla hocayı süzdü.
"Neredeyse kızın içine düşecek!"diye düşündü.Tabi sinirli olduğu için biraz abartmıştı.
Yaklaşık bir saat orda öyle durdu.
"Finished."lafını duyunca başka bir sınıfa aceleyle daldı.
Kapıdan başını çıkarıp ikisini giderken izledi.
Bahçeye çıktılar.Hikaru Sarah'ın omzuna hafiçe dokundu.
"Görüşürüz Sarah."
"Görüşürüz."
Sarah bisikletine bindi.Hikaru da otobüs durağına yöneldi.
Oğuz Sarah'ın arkasından koştu.
"Sarah dur!"
Sarah bir ses duydu.Frene bastı.Arkasına döndü.
"Oğuz!"
Günlerdir Oğuz'u görmediği için heyecanlandı.
"Benim için yalan söyledin.Teşekkür ederim.Yalan iyi bir şey değilde bazen işe yarıyor."
"Ben gerekeni yaptım.Başka düşünecek bir şey yok."
"Öyle mi?"
Oğuz Sarah'ın bu cevabına içerledi.
"Evet."
"Bakıyorum da Japon balığından özel ders alıyorsun."
"Onun adı japon balığı değil.Hikaru."
"Tamam."
"İyi.Ben gidiyorum."diyip Sarah bisikletiyle gitmeye hazırlandı.
"Dur.Beni eve götür."
Sarah anlamamışcasına Oğuz'a baktı.
"Gördüğün gibi motorsiklet filan kullanmıyorum.Bisikletim çift bisikleti de değil."
"Bisikletten in."
"Niye?"
"İn işte."
Sarah bisikletten indi.Oğuz bisiklete oturdu.
"Ne yani benim bisikletimle mi gideceksin?"
Oğuz sırıtarak "Evet"dedi.
Sarah onun gülümsemesiyle kalbinin eriyeceğini sandı ama bunu sesine yansıtmamaya çalıştı.
"Arkama otur."
"Ne?"
"Arkama oturursan birlikte gidebiliriz.
"Asla olmaz.Bisikletimi geri ver çabuk."diye itiraz etti Sarah.
"Hayır."
"Evet."
"Oğuz lütfen bisikletimi ver!"
Oğuz başını hayır anlamında salladı.
"Ben gidiyorum.Bora bisikleti sana geri getirir."dedi ve bisikleti sürmeye başladı.
"Tamam dur!"
Oğuz direk durdu.Sarah Oğuz'un arkasına geçti.Kollarını Oğuz'un beline doladı.
Oğuz gülümsedi.
"Evet.Yolculuğumuz başlıyor."diyip bisikleti sürdü.
Sarah Oğuz ile bu kadar yakın olmamıştı.İkisinin kalbi neredeyse yan yanaydı.
Sarah bir an Oğuz'un kalbinin atışını duyduğunu zannetti.
Oğuz bisikleti sahil tarafından sürdü.Deniz kenarından gittiler.Bazı insanlar spor yapıyorlardı.
Deniz kenarında her çeşit insan bulunuyordu.Gençler,yetişkinler,çocuklar...
Bahar güneşinin sıcaklığıyla ikisi de sıcacıktı ve mutluydu.
Oğuz köşkün biraz gerisinde durdu ve bisikletten indi.
"Görüşürüz Sarah."
Oğuz ingilizce öğretmenin taklidini yapmıştı.
"Oğuz!Bir daha hocayla dalga geçersen-"
Oğuz Sarah'ı yanağından öpmeye çalışınca Sarah onu iktirdi.
Oğuz buruk bir şekilde gülümsedi ama Sarah ona bakmadı.
"Bu arada yarın saat altıda maçım var.Gelirsen sevirim.Gökçe de gelecek."
Oğuz Sarah'ın cevabını beklemeden yürüyerek yoluna devam etti.
Sarah aceleyle bisikletini eve doğru sürdü.

SARAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin