-21-

148 1 0
                                    

Oğuz sahilde koştu.Çok öfkeliydi.Sarp'ı düşündükçe çıldıracakmış gibi hissediyordu.
Yorulunca kendini çimenlere attı.Gökyüzüne uzunca baktı.
Maral...Zor zamanlar atlatmıştı.Maral annesini kaybedeli üç ay olmuştu.
Oğuz gecenin bir yarısında Maral'ın evine geldiğini hatırladı.O gün çok yağmur yağmıştı ve şiddetli bir yağmurdu.Şimşekler çakıyor,gök gürlüyordu.
Maral ıpıslaktı.Ağlıyordu.Oğuz'un omzunda yığılıp kalmıştı.Oğuz onu kucaklayıp odasına götürmüştü.Zorla Gökçe'den pantolon ve uzun kollu bir tişört almıştı.Annesi Maral'ın üstünü değiştirmesine yardımcı olmuştu.
Saatlerce sarılıp onu teselli etmişti.Kollarında uyuyup kalmıştı.Oğuz o gün hiç uyumamıştı.
Yanlış yapmıştı.Bir sürü hataları vardı.Ama bir süre sonra anlamıştı.Oğuz Maral'ı Gökçe'yi sevdiği gibi seviyordu.Kardeşi gibiydi.
Belki de Maral ile hiç çıkmamalıydı.Ama olan olmuştu.Bir insanı kalbi kırık bırakıp gitmek kadar kötü bir şey yoktu.
Dinlenince Oğuz eve geri döndü.Annesi salonda her zamanki gibi bebek bakımıyla ilgili kitabını okuyordu.Oğuz annesinin bebeklerle ilgili kitap okumasını sevimli buluyordu.Gerçi zaten iki çocuk büyütmüştü.Kitabı okumasına çok gerek yoktu.
Ama annesi bildiği bilgiden daha iyisini okuyarak bulacağını düşünürdü.Birazcık karnı belirginleşmişti.
Oğuz annesini mutlu görmekten memnundu.
"Hoşgeldin hayatım."dedi annesi kitabından başını kaldırmayarak.
"Anne ben duşa giriyorum."
"Tamam benim kaplanım."
Oğuz gülerek merdivenlerden çıktı.Banyoya girdi.Kısa bir duş alıp çıktı.
Mutfaktan kendine kola doldurup salonda tv'yi açtı.
Annesi yanına oturdu.Kumandayı alıp sesini kıstı.
"Anne ya!The walking Death izliyorum nasıl sesini kısarsın!Kıyma oğluna."
"Zombileri bırakıp biraz senin hayatınla ilgili konuşalım."
"Yine klasik anne konuşması."diyerek Oğuz ofladı.
"Evet.Doğru bildin."
"Konumuz Maral hakkında.Bu aralar beni hiç aramıyor.Evimize de gelmiyor.Ondan hiç bahsetmiyorsun.Ne oldu?"
"Hayır."diyerek Oğuz mırıldandı.
Annesinin kaşları çatıldı.Oğlunun elini tuttu.
"Siz gençler ne dersiniz?Kanka.Evet.Beni konuştuğun bir kankan olarak düşün ve anlat."
"Anne yapma."
"Hadi ama!Sorunlarını susarak çözemezsin."
Oğuz pes etti.
"Tamam.Ayrıldım."
Işıl'ın gözleri büyüdü.
"Ah!Çok zor.Bana niye söylemedin ve Ayrılacak kadar ne yaşadınız?"
"Anne.Daha yeni oldu.Ona aşık olmadığımı fark ettim."
Annesi yeni bir şeyi hatırlamış gibi"Bir dakika yoksa Sarah'a elbiseyi alan sen miydin?Yani Sarah yüzünden mi ayrıldın?Yoksa-"
"Anne sakin ol.Yavaşla."
Işıl huzursuzca kıpırdandı.
"Doğru mu Oğuz?"
"Evet."
"Ona mı aşıksın?"
"Evet."
"Maral'ı bıraktın."
"Kaç kere evet demem gerekiyor?"
"Gökçe nasıl?"
Oğuz arkasına yaslandı.
"Yaşıyor."
"Dalga geçme!Onun için ne kadar zor olduğunu biliyorsun."
"Biliyorum.Böyle olmasını istemezdim."
"Tamam.O kızla arkadaş olabilirsiniz.Hadi elbiseyi de kabul edebilirim.Durumları iyi değil.Ama onunla çıkmak?Kesinlikle hayır.Oğuz o kız sana denk biri değil."
"Anne kalplerimiz denk.Yeterli değil mi?"
"Evlendiğinde sevmenin yeterli olmadığını göreceksin."
"Anne şu an evlenmeyi düşünmüyorum."
"Ben geleceğini düşünüyorum.Hevesin geçecek.Geçici.Macera arıyorsun.O kızdan çabuk sıkılırsın."
"Bütün maddeleri sıraladın.Ama anne ben parayı düşünseydim çoktan onu unuturdum.Beni tanımıyor musun?Ben heves aramıyorum.Dışarıda birçok hevesimi almam için kız var ama Sarah değil."diyip kalktı.
"Oğuz dur!Sarpla çıkmıyorlar mıydı?"
"Ayrıldılar."
"Ne güzel.O da Sarp'ı bırakıp sana geçmiş.Fakir ama açıkgöz demek."
"Anne ne saçmalıyorsun?Ben odama gidiyorum."diyip hışımla odadan çıktı.
Annesi arkasından"Sırf uyduruk bir kız yüzünden bir tanecik kuzeninle aranı bozduysan düzelt.Haftasonu beraber teyzenle pikniğe gideceğiz."diye seslendi.
Oğuz"Tabi.Beraber mangal yapacağız diye bana yumruk atmasını görmezden gelirim."dedi kendi kendine.
Sarp odasında ders çalışıyordu.Hırslıydı.Sınirliydi.Popusunun resmiyle arkadaşlarına rezil olmuştu.O yetmemişti Sarah ayrılmıştı.O da yetmezmiş gibi muhteşem kuzeni ayrıldığı kıza okulda aşkı ilan etmişti.
"Hayatıma gelip sıçacak başka bir şey var mı?"diyerek matematik sorusunu çözmeye çalıştı.
Bütün gününü neredeyse odasında ders çalışarak geçiriyordu.Bütün yaşadığı saçmalıkları hatırlamamak için elinden geleni yapıyordu.
Ders çalışmayı bırakınca pc başında oyun oynuyordu.Odasına kardeşleri giderse ikisini de bağırıp çağırarak odadan kovuyordu.
Telefonu çaldı.Yavuzdu.
"İyi.Beni hatırlayan bir canlı çıktı."diyip telefonu açtı.
"Naber asosyal çocuk?"dedi Yavuz neşeli bir sesle.
"Napalım be amip asosyalliğin dibine vurdum.Artık test kitapları sevgilim oldu."
"Bırak o kadar çalışmayı.Uzaya giden ilk Türk olmayı mı istiyorsun bu ne lan.Gel dışarı çıkalım terliksi hayvan."
"Hemen geliyorum.Benim senin gibi kıçımda pireler uçuşmuyor olum.Parlak bir çocuk olmak zor."
"Hehe.Hadi kapatıyorum"
Sarp ceketini alıp odasından çıktı.Annesi onu mutfaktaydı.Onu görünce şaşkınlıkla elinde soyduğu patlıcanı düşürdü.
"Oğlum sen yaşıyor muydun?"
"Evet.Anne.Nabzım hala atıyor.Ben çıkıyorum.Arkadaşla takılcaz."
"Tamam.Ama geç gelmek yok."dedi annesi uyaran bir sesle.
"Daha çıkmadım.Düşünürüm."diyip Sarp evden uçarcasına çıktı.
Kendini yolda yürürken dünyaya yeni gelmiş uzaylı gibi hissetti.
"Yürümeyi bile unutmuşum lan."dedi
Her zamanki buluştukları kafeye gitti.
Yavuz'u köşedeki masalardan birinde gördü.Yanında da Oğuz vardı.İçinden sövdü.
Yanlarına gidip oturdu.
"Yavuz bize tuzak mı kurdun?"dedi can sıkıcı bir sesle.
"Evet.Nasıl?"diyerek Yavuz güldü.
"Kötüsün."dedi Sarp.
Oğuz ise hiç cevap vermedi.Sert bir yüz ifadesiyle karşıya doğru bakıyordu.
Üçü de susmuştu.
"Çok konuştunuz.Biraz susun.Noldu size lan?Diliniz midenize mi kaçtı?"diyerek Yavuz ikisine baktı.
"Yavuz söyleyecek önemli bir şey yoksa ben gidiyorum."dedi Oğuz.
"Gidemezsiniz.İzin vermiyorum.Konuşup öpüşüp koklaşıp barışacaksınız."
Sarp ve Oğuz yüzlerini buruşturdu.
"Yavuz benim kanatlarımın olması kadar olmayacak bir şey."dedi Sarp.
"Unuttunuz mu?Siz kuzensiniz.Düşman değil."diyerek Yavuz karşı çıktı.
Sarp somurttu.
Oğuz bakışını başka bir yöne çevirdi.Garsonlardan bir kız dikkatini çekti.Daha dikkatli baktı.
İçtiği kola boğazına kaçtı.Öksürmeye başladı.O garson kız Sarah' dı.
Yavuz"Ne oldu kötü bir şey mi dedim?" Dedi ikisine öfkeyle bakarak.
"Hayır.Bizi buraya getirdin.Bari bir şeyler içelim."dedi Sarp.
"Tamam beyler.Bakar mısınız?"diyerek Yavuz garsonlara seslendi.
Sarah seslenildiğini duyunca yanlarına gitti.
Yavuz "İki kola bir tane gazoz.Ne bakıyorsunuz?"diyerek Oğuz ve Sarp'a döndü.
Sarah'ı görünce şaşırdı.Üçü de aval aval Sarah'a bakıyordu.Sarah da sessizce onları izliyordu.Utançtan kıpkırmızı kesilmişti.
Daha bu hafta babasını ikna edip işe girmişti.Aklının ucundan hiç Oğuz,Sarp ve Yavuz'un buraya geleceği geçmemişti.
Sarah sesinin kontrollü çıkmasına dikkat ederek"Hemen getiriyorum."diyip masalarından uzaklaştı.
Oğuz ayağa kalkıp Sarah'ı kolundan tuttu ve kenara çekti.
"Sarah burada mı çalışmaya başladın?"
"Evet.Sana söylemek aklıma gelmedi."
"Bir daha böyle yapma.Bazı şeyleri bilmeye benim de hakkım var.Onlar bilmeyebilir ama ben bilmeliyim."diyerek masadaki Sarp ve Yavuz'u işaret etti.
Sarah ikisinin konuşmadığını bildiğinden ikisinin birlikte kafede oturmaları garibine gitmişti.
"Siz Sarp ile konuşuyor muydunuz?"
"Şimdilik hayır.Uzun hikaye.Sana sonra anlatırım."
"Sarah ne oyalanıyorsun?"diyerek bir adam ona kızdı.
"Tamam.Geliyorum."diye Sarah seslendi.
Oğuz'un kaşları çatılmıştı.
"Kim bu herif?"
"Buranın sahibi.Oğuz gitmeliyim.Yoksa işimden olacağım."
"Senin başkalarının emirlerini yaparken görmekten nefret ediyorum."
"Biliyorum ama başka çarem yok.Hadi görüşürüz."
Sarah yürürken Oğuz onu durdurup kendine çekti ve dudağına bir öpücük kondurdu.Sarah gülümsedi.Koşarak diğer masalara yöneldi.
Sarp bu sahneyi görmüştü.Yumruğunu sıktı.Yavuz da fark etmişti.
Sessizce"Sakin ol kovboy."dedi.
Sarp gözlerini devirdi.
Yavuz"Sizi barıştıralım dedik.Daha da boka sarıyor."diyerek homurdandı.
"Sen eski sevgilinin kuzeninle çıkmasının nasıl bir duygu olduğunu bilmezsin."
"Sen de sevgiline kuzeninin asılmasının ne demek olduğunu anlamazsın."dedi Oğuz yerine oturarak.
Sarp korkunç bakışlarla Oğuz'a baktı.Oğuz da aynı umursamaz ifadesini takındı.
"Bence elimden bir kaza çıkmadan gidelim."dedi Sarp.
"Öyle mi?Çok korktum."dedi Oğuz alayla.
Sarp elinin eklem yerleri beyazlayıncaya kadar sıktı.Sabrı sınanıyordu.Öyle olmalıydı.
Sarah yanlarından geçerken konuşmaları duymuştu.Oğuz'un ayağına geçerken bilerek bastı.
Oğuz acıyla Sarah 'a döndü.Sarah dudağını sessizce oynatarak"Oğuz yine kavga çıkmadan git."dedi.
Oğuz omuz silkti.Onun da kavga çıkarmaya niyeti yoktu.
"Ben kaçar.Size iyi sohbetler."diyip kalktı.
Sarah'ı durdurup ona sarıldı
"Sen benimsin Sarah."diyerek kulağına fısıldadı ve gitti.
Sarah kendini işine odaklamaya çabaladı.İşten kovulmamak için dua etti.Çünkü müşterilerle bu kadar samimi olmamalıydı ama bir müşterisi bu kadar yakışıklıyken çok zordu.
Oğuz oradan çıktığı gibi caiz olmayan o harabe binada buldu kendini.Hemen bir cin tonik istedi.
Başı ağrıyordu.Bebekliğinden beridir birlikte olduğu kuzeniyle arasının bozulması sarsmıştı.Çocukluk zamanının çoğu da Sarp ile geçirmişti.Şimdi ise birbirlerine düşman gibi davranmaları ikisini de yıpratıyordu.
Hande elinde birayla yanına oturdu.
"Hani bana hayatıma çeki düzen vermem gerektiğini söylemiştin."diyerek konuşmayı başlattı.
"Evet."
"Sanırım biraz hayatımı düzelttim."
"Nasıl oldu?"
"Biraz zor oldu ama işe yaradı.Spora yazıldım ve bir adamla çıkmaya başladım."
"Güzel.İnsan hayatına yön verir ve şekillendirir.Hayatının güzel ya da kötü olması senin ellerinde."dedi Oğuz.
Hande gülümsedi.
"Doğru.Artık eskisi kadar hayatımın berbat olduğunu düşünmüyorum."diyerek birasından içti.
"Güzel.Keşke herkes hayatını düzeltebilse.Mesela ben."
"Ne oldu ki?"
"Çok şey oldu."diyerek Oğuz iç çekti.
"Olur geçer gider.Boşver"diyerek Hande kahkaha attı.
Oğuz da sarhoş oluncaya kadar içti.Bir saat sonra sallanarak binadan çıktı.
Karanlık sokakta yürüyordu.Başı çatlayacak gibi zonkluyordu.Eliyle başını tuttu.
Sokağın sonuna geldiğinde başının arkasından hızlı ve sert bir darbe alıp yere yığıldı.
Yiğit bir küfür savurup Oğuz'u yolun kenarına sürükledi.Yanına birkaç arkadaşını getirmişti.Kardeşini bırakıp mahveden bu çocuğu bir güzel benzetecekti.
"Kız kardeşimi hayattan koparan piç!Senin kökünü kazıyacağım."diyip yerde yatan Oğuz'u tekmeledi.
Yiğit iri ve uzun boyluydu.Üniversite üçüncü sınıf öğrencisiydi.Kafasında hiç saç yoktu.Ama o kel olmaktan memnundu.Sert ve haşin bir yapısı vardı.
Maral dün çok ilaç içmiş ve hastanelik olmuştu.Hastanede midesi yıkanmış ve zor kurtarılmıştı.Uyurken bile Oğuz'un ismini sayıklıyordu.
Yiğit kardeşinin sayıklamasından ilişkilerinde bir problem olduğunu anlamış ve Maral'ın arkadaşlarıyla konuşmuş ne olduğu sormuştu.Oğuz'un Maral'ı bırakıp başka bir kıza geçtiğini öğrenince öfkesinden kudurmuştu.
Histerik bir kahkaha attı ve arkadaşlarıyla Oğuz'u dövmeye başladı.Oğuz ise baygındı.Ölü gibi aldığı darbelere tepki vermiyordu.
Burnu kırılmış ve kanıyordu.Her tarafı yarık ve çürüklerle doluydu.
Soluğu kesilince Oğuz'u bıraktılar.Yiğit son kez Oğuz'un saçından tutup kafasını kaldırıma vurdu.Onu yerde bırakıp kaçtılar.
Gökçe dersaneden eve dönmüştü.Ders çalışmaktan ölmüş bir vaziyette yatağında yatıyordu.
Alarmı çalınca eliyle komidine uzanıp telefonundan alarmı kapattı.Oflayarak kalktı.Yüzünü yıkadı.Telefonun ışığı yanıyordu.
Yavuz'dan mesaj vardı.Açıp okudu.
"Kuzenleri barıştırma operasyonu fos çıktı."
Gökçe zaten böyle olacağını biliyordu.O iki hödük de barışmaya yanaşmazdı.
"Olsun sen yine de denedin.Teşekkürler canım."diye mesaj attı.
"Ne demek aşkım ben senin için her şeyi yaparım.Bu arada abin eve geldi mi?"
"Hayır."
Yavuz onu aradı.Telefonu açtı.
"Yavuz niye aradın?"
"Gökçe saat kaç?"
"Gecenin biri."
"Ve abin ortada yok.Arasana onu!"
"Doğru.Ben hemen gelmiş mi diye bakayım.Sana haber veririm."
"Tamam."
Gökçe telefonu kapattı.Abisinin odasına baktı.Bulamadı.Salona gitti.Mutfağı,banyoyu,diğer odaları gezdi.Bahçeye çıktı.Yoktu.
En son annesinin odasına gitti.
"Anne abim yok."
"Seni aramadı mı?"
"Hayır."
"Beni de aramadı."
Annesi de endişelendi.Oğuz'u aradı ama açmıyordu.İkisi de en az on kere aramıştı.Gökçe mesajda attı.Cevap alamadı.
Korkusundan ağlamaya başladı.
"Anne ya o maymunun başına bir şey geldiyse?"
Annesi Gökçe'ye sarılarak"Umarım başına bir şey gelmemiştir.Sarah'a da sor.Belki bir yerlere gitmişlerdir.Belki de telefonu sessizdedir."dedi.
"Tamam.Ben Sarah'ı bir arayayım."diyerek telefonundan Sarah'ı buldu.Aradı.İlk çalışında telefon açıldı.
"Sarah abim senin yanında mı?"
"Hayır.Bir şey mi oldu?"
"Abime ulaşamıyoruz."
"En son onu çalıştığım kafede gördüm.Oradan yalnız ayrıldı.Nereye gittiğini bilmiyorum."dedi Sarah endişeli bir sesle.
"Anladım.Yine de sağol."
"Önemli değil.Ona ulaşınca bana da haber ver."
"Tamam.Haber veririm.İyi geceler."
Sarah telefonu masasına koydu.Endişeden yerinde duramadı.
"Acaba gittiği o sokakta bir şeyler olduysa?"
Saat dışarı çıkmak için geç bir saatti.Ama Sarah kararını vermişti.Oğuz'u o iğrenç yerde aramaya gidecekti.
Bir kot giydi.Ceketini hızlıca kolkarından geçirdi ve sessizce evden çıktı.
Bisikletine binip son sürat gecenin sessizliğine bürünmüş yollarda gitti.Kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu.
Harabe sokağa gelince yavaşladı.Yanına getirdiği el fenerini yaktı.
El fenerini sokakta gezdirdi.Yanından birkaç tane travesti geçti.Sarah korkarak sokakta ilerledi.
Sokağın en ücra yerinde ara sokağın biraz ilerisinde bir şey fark etti.Buraya çöp yığınları bırakılmış ve pis kokuyordu.
Sarah burnunu bir eliyle kapattı.Çöp yığınlarını el fenerenin ışığını gezidirdi.Kan lekeleri gördü.Kan lekelerinin çoğaldığı yerde bir insan bedeni yatıyordu.Sarah çığlığını içinde zor bastırdı.
Hemen yerde yatan bedenin yanına koştu.El fenerini yüzüne tuttu.
Sarah'ın ağzından tuhaf bir ses çıktı.Oğuz'un başından kan akıyordu.
Sarah şok geçirdi.
"Oğuz ne oldu sana?Kim yaptı?Uyan!"dedi Oğuz'u sarsarak.Nabzı hala atıyordu.Oğuz'u kaldırmaya çalıştı ama ağır geldi.
Onu çöplerden uzak bir tarafa sürükledi.
Telefonundan tam Gökçe'yi araken Oğuz onu bacağından tuttu.Sarah korkuyla sendeledi.
"Sarah sakın annemleri arama."dedi Oğuz öksürerek.
"Ama çok kötü olmuşsun."
"Ben iyiyim.Bu halimi görürlerse onlar benden daha kötü olur."
Oğuz'un sesi zayıf çıkıyordu.Kendini zorlayarak doğruldu.Sarah aramaktan vazgeçti ve Oğuz'un yanına çöktü.
"Oğuz kim seni dövdü?"
"Bilmiyorum.Arkamdan birisi vurdu ve bayıldım.Yani kimin yaptığını görmedim."
"Hemen hastaneye gitmeliyiz!"
"Hayır.Ben hastaneye gidersem babam kesin öğrenir."
"Oğuz bu halde seni bırakamam."
"Benim tanıdığım bir doktor var.Onu ara."
"Tamam.Numarası ne?"
"Bana telefonu ver."
Sarah telefonunu Oğuz'a uzattı.Oğuz titrek elleriyle numarayı tuşladı.
"Benim Oğuz.Evet.Teşekkür ederim.Vereceğim adrese acil gelebilir misin?Tamam.Veriyorum..."
Yirmi dakika kadar sonra bir araba sokakta durdu.
Doktor Ahmet yanlarına geldi.Şaşkınlıkla Oğuz'a baktı.
"Oğuz bu ne hal?"
"Birileri tarafından bayıltılıp dövüldüm."diyip Oğuz kendinden geçti.
Doktor Oğuz'u kucaklayıp arabanın arkasına taşıdı.Oğuz'u muaynehanesine getirdi.Sedye getirtip Oğuz'u özel bir odaya taşıdılar.
Sarah doktora seslendi.
"Evet?"diyerek doktor Sarah'a döndü.
"Oğuz ailesinin bu olayı öğrenmemesi için sizi çağırdı."
"Dikkat edeceğim."diyip doktor gözden kayboldu.

SARAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin