-22-

52 0 0
                                    

Günlük
O gün endişeyle Oğuz'u bekledim.Kafam karışıktı.Bir yandan babamı düşünüyordum.Ya uyanmış ve beni odasında bulamadıysa?Bir yandan da Gökçe'yi düşünüyordum.Acaba çok korkup da polise haber vermiş olabilirler miydi?Oğuz başına gelenleri ailesinin bilmesini istememişti.Eğer şimdi onlara haber verirsem çok kızacaktı.En iyisi çıkmasını beklemekti.
Beyaz deri koltuklardan birine oturdum.Dirseğimi koltuğun kenarına dayadım.
Huzursuzca etrafına bakındım.Oğuz bu hale gelecek ne yapmıştı?O sokağa neden gitmiş olabilirdi?Hoşa gitmeyen gizli bir hayatı olmalıydı.Onun kötü bir insan olduğunu düşünmüyordum.Öyle olsaydı mutlaka hissettirirdi.Ama gizli bir şeyler yaptığı belliydi ve bu beni korkutuyordu.Düşmanları vardı.Onu dövmekten zevk alan insanlardı.
Sarp...Sarp böyle bir işe kalkışmazdı değil mi?Sonuçta ikisinde kuzendi.Aralarında bir kan davası yoktu.Biraz abartıyorlardı.
Kavga ettikleri kız ben olsam bile hiç iyi değildi.Gerçekten.Benim yüzünden tartışmalarından hiç hoşlanmıyordum.Çünkü bazı kızlar iki oğlanın kendisi için kavga etmesine bayılırlar.Ama ben rahatsızlık duyuyordum.
Oğuz'un fark ettirmemeye çalışsa da aralarının bozuk olmasından dolayı üzgün olduğunu adım gibi biliyordum.
Onun yeni bir huyunu öğrenmiştim.Üzüldüğü bir şeyden kesinlikle bahsetmezdi.Acısını içinde yaşayıp kendini çürütürdü.Ama onu dışardan bakınca dertsiz ve tasasız bir insan sanabilirdiniz.Ben de bu huyunu kırmayı deniyorum.
İşte bu yüzden olayı ailesinden saklayacaktı.Nereye kadar yaşadığı olayları saklamayı düşünüyor hiçbir fikrim yok.
Berbat geçen bir saat sonra odasına girdim.Burnuna tamponlar takılmıştı.
Doktor"Endişelenecek bir şey yok.Zamanında müdahale ettik.Çok geçmeden burnu düzelecektir.başına darbe almana rağmen Oğuz bir şey olmamış.Bu çok iyi.Morarmaların için merhem vereceğim.Bu iyiliğimi unutma sakın."dedi Oğuz'a gülümseyerek.
Oğuz da zoraki gülümsedi.Bitkin görünüyordu.Onu güçsüz görmeye dayanamıyordum.
"Şimdi çıkabilir miyim?"dedi yorgun bir sesle.
"Malesef hayır.Bugünlük burada geçireceksin.Sabah seni göndereceğim.Arkadaşının burada kalması sorun olur mu?"diyip doktor bana doğru döndü.
"Babamın dışarı çıktığımdan haberi yok.Gitmem gerek"dedim hiç bunları söylemek istemesem de.
"Babana bugün Gökçelerin evinde kalacağını söyledim."dedi doktor ve ben mal gibi adama bakakaldım.
"Babamı nerden tanıyorsunuz?"
"Birkaç kere bahçede karşılaştık ve sohbet ettik.Lazım olur diye numarasını almıştım.İyi ki de almışım.Benimle iki dakikalığına gelir misin Sarah?"diyip doktor odadan çıktı.
Adımı nerden biliyordu?Bu adam mesih filan olmalıydı.Merakla peşinden gittim.Koridorda bekliyordu.
"Sana burada durmanı rica ediyorum.Çünkü Oğuz'un sana ihtiyacı var.Bunu kim yaptıysa araştırıp buluncaya kadar bir sır olarak saklamalıyız.Değil mi?"
"Evet."
"Güzel.Bir ihtiyacın olursa odadaki telefonda numaram kayıtlı."diyip doktor beni koridorda yalnız Başıma bıraktı.
Oğuz'un yanına geri döndüm.Mışıl mışıl uyuyordu.Keşke ben de şu an onun gibi kendi yatağımda uyumuş oluyor olsaydım.
Aynı bir melek gibiydi.Sanki insan bedeninde sıkışıp kalmış ve şimdi o bedenden kurtulmuş gibi bir o kadar da cansız görünüyordu.
Onu izlemekten keyif alsamda bedenim yorgunluk alarmı vermeye başlamıştı.Gerinerek esnedim.
Onu izlerken sandaylede uykuya dalmıştım.Kolumu dürtükleyen ellerle uyanıp etrafıma baktım.
"Hey!Uyansana sandalyenin üstünde boynun kopacak gibi uyuyordun."diyerek Oğuz beni yarım yamalak uykumdan uyandırdı.
"Haklısın.Boynum tutulmuş.Acayip derecede ağrıyor."diyip boynumu tuttum.
Karşıya doğru bakıp gülümsedi.
"Oğuz?İyi misin?"
"Sürekli hastanelerde yatıp durmak dışında iyiyim."diyerek iç çekti.
Haklıydı.Geçen seferde kampta bayıldığı için hastanede kalmıştı.
"Bu bir işaret olabilir."
Meraklı gözlerle bana baktı.
"Ne gibi?"
"Yaptığın şeylerle ilgili düşünmelisin.Belki de yanlış olan bir davranışta bulundun."
"Evet.Ama bununla ne alakası var?"
"Olmaz mı hem de çok var.Her düştüğünde bile ben ne yaptım diye düşünmelisin.Çünkü hayatında verdiğin kararlar seni bir sonuca götürür.İyi ya da kötü olması sana kalmış."diyerek gülümsedim.
Oğuz sustu.İçinden derin sohbetlere daldığı belliydi.Ben de sustum.Kendi içimde hesaplaşıp konuşuyordum.
Aslında belli etmesek de hepimiz kendimizle tartışıyoruz.Yemek yaparken,kitap okurken,film izlerken veya ders çalışırken...Hepsinde kendimizle konuşuyoruz.Mesela yemeğin tuzunu şu kadar atmalıyım.Acaba tuzlu mu olur?
Bunun gibi pek çok şey.Tabi hızlı düşündüğümüz için farkına varmayız ve bize önemsiz gelir.
"Koç yeniden hastenede yattığımı öğrenirse beni potaya gömer."dedi Oğuz can sıkıcı bir sesle.
"Adam haklı.Sen sürekli yaralanırsan iyi olmaz."
"Sarah tersini söyleyip beni mutlu etseydin?"dedi mızmız çocuklar gibi.
"Seni kandırmamı istiyorsun.Olmayan bir şeye niye inanasın ki?"
"İnsanlar sadece istedikleri şeyleri duymayı isterler.Şu halime bakılırsa ben de istiyorum."diyip başını yastığa attı.
"Endişelenme.Geçecek ve sana bunu yapanları bulacağız."dedim kararlı bir sesle.
"Her kim yaptıysa benden ölesiye nefret ediyor olmalı."
"Ve senin nereye gittiğini bilecek kadar tanıyan birisi veya birileri."diyerek sözünü tamamladım.
"Kişileri sıralıyorum.Aklımda takılı biri var."
O birisinin onu rahatsız ediyormuş gibi hissettirmişti.
"Peki kim?"
"Maral'ın abisi."
"Abisi mi var?"
"Evet.Kendisi bir orangutan gibidir."dedi Oğuz suratını buruşturarak.
"Niye?"
"Korkunç.Dazlak kafalı ve çıldırmış.Manyağın teki."
"Açıklaman harika oldu."diyerek güldüm.
Bana doğru yan döndü ve gözlerime baktı.Kalp atışım hızlandı.
"Ne var?"dedim bedenimin verdiği tepkileri görmezden gelerek.
"Berbat bir sokakta, hatırlamıyor olsamda muhtemelen tekme tokat dövüldüm.Beni yerde o zavallı halimde gördün ve benden tiksinmedin mi?Ya da bana olan düşüncelerin yıkılmadı mı?"
Kaşlarım çatıldı.
"Ben seni gördüğümde ne hissettim biliyor musun?Acıma değil.Canım yandı.Kendim dövülmüş gibi hissettim.Bir diğer yarım kopmuş gibiydi.Kalbimdeki duygu seni kötü anlarında bırakıp kaçacak bir duydu değil.Seni her halinle seviyorum.Ne olduğu önemli değil.Sadece sen ol benim için."
Sözlerimden etkilendiği belliydi.
"Bana sarılır mısın Sarah?"diyip yatakta doğruldu ve kollarını açtı.
Gözlerim yaşardı.Sevgiyle sarıldım.Ağlıyordum.Nededini bilmiyordum ama içimden ağlamak geliyordu.
Saçlarımı okşadı ve derin bir nefes alarak kokumu içine çekti.
"Biz birbirimize aidiz.Sonsuza dek."dedi o yumuşacık sesiyle.
"Evet.Sonsuza kadar.Masallardaki gibi."
"Masallar gerçek değil ki."
"Ama bizim aşkımız gerçek."
Yaşadığım bu güzel an için kalbimdeki sessiz bir duayla Oğuz'a sarılmıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 29, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SARAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin