-16-

179 2 0
                                    

Multimedyada Sarah'ın giydiği elbise var.

Günlük
Evet.Gecenin bir yarısında Oğuz'un gelmesine çok şaşırmıştım.Ailesinden gizli bir şeyler mi yapıyordu?Bilmiyordum.Ama bu tuhaftı.Hem de çok tuhaf.
Mine'nin dediği doğru olabilirdi.Belki de hurdacıların olduğu o pis sokağa gidiyordu.İyi de ne için?
Burada yaşayan herkes o sokağın ne kadar berbat ve ürkünç bir yer olduğunu bilir.
Orada serseriler,fahişeler ve onun gibi insanlar takılırdı.
Ve normal olan insanlar o sokağın yanından geçmeye bile korkardı.
Onun için o kadar çok endişeleniyorum ki...
Elindeki yara derindi ve etrafı morarmıştı.Yarayı gördüğümde içim cız etmişti.
Sabah uyandığımda üstümdeki örtüyü fark edince sırıttım.
Hatta mutluluktan yerimde dans ettim.
Kalkıp yatağıma baktığımda boştu.Yatağa oturdum.Elimi çarşafta gezdirdim.Burada uyumuştu.
Açık olan pencereye baktım.Çoktan güneş yerini almıştı ve hayat kaldığı yerden devam ediyordu.
Getirdiğim eşyaları geri taşıdım.
Mutfağa geçtim ve kahvaltı hazırladım.Çay,yumurta,zeytin,peynir ve reçel.Vişne reçeliydi.En sevdiğim!
Haftasonu olduğu için babam on gibi kalkardı.Ve uyanmıştı.Banyoda duş alıyordu.
Ben de keyifle parmağımı vişne reçeline daldırdım.Ve parmağımdaki reçeli yaladım.
Babam karşıma oturdu.Yüzümdeki neşeyi görünce gülümsedi.
"Hayrola çok mutlusun."
"Hiç.Sadece ingilizcem biraz daha iyi gibi geliyor."
"Rehber hocan çok ilgili.Ama aynı asyalılara benziyor."
"Evet.Kendisi Japon."
Babamın kaşları şaşkınlıkla kalktı.
Ekmeğini bölmüş ve haşlanmış yumurtayı yiyordu.
"Öyle mi?İlginç.Burada ne işi var acaba?"
"Bilmem.Buraya birini bulmak için gelmiş.Ama Türkçeyi güzel konuşuyor."
"Güzel."
Kahvaltı bitince masayı toparladım.Bulaşıkları yıkadım.Ve odamda resim çizmeye verdim kendimi.
Kursta öğrendiğim teknikleri uygulamaya çalışıyordum.
Dudağımı ısırdım.Her zaman ki gibi onu çizmiştim.Ama bu sefer yanında ben vardım ve bambu vardı.Yan yanaydık.Benim odamda.
Aklıma Sarp geldi.Aylardır beni umursamayan insan aniden dün beni aramıştı.Ne harika bir erkek arkadaştı!
Benimle okulda genelde görünce selam verirdi.Okuldaki kızlarla takılırdı.Bu kadardı.
Bugün ise birlikte randevumuz olacaktı.Kesin bir çıkarı olmalıydı.
Beni sevmediğini bildiğim için araması garibime gitmişti.
Tabi ya!Bugün Oğuz'un maçı vardı.O yüzden beni aramıştı.Maça gitmeyecektim ve onunla dışarı çıkacaktım.
Acaba bunu beni önemsediği için mi yapıyordu?Yoksa kampta olanlardan sonra beni Oğuz'dan kıskanmaya mı başlamıştı?
Maça gidemeyeceğim için hayıflandım.Hatta üzüldüm.Benim gitmeme gerek yoktu.Sonuçta sevgilisi Maral'dı.O gelirdi.Değil mi?Bana gerek yoktu.
Kalemi masaya bıraktım.Canım sıkılmıştı.
Babamın bana aldığı kırmızı bisikletimle biraz gezmeye karar verdim.
Sahil kenarında bisikletimi sürdüm.Saçlarım rüzgarda uçuşuyordu.Ve soğuk havanın tenimi dokunması hoşuma gidiyordu.
Spor yapan insanların yanından geçtim.Çocuklar sahil kenarındaki oyun parkında oynuyordu.Burası sakin ve huzurluydu.
Mavi bir gökyüzü.Tertemiz bir hava.Özgürlük.
Kalbimde bir sakinlik vardı.Ve hep böyle olmasını diledim.Düşüncelerimi durdurdum ve sadece deniz ve gökyüzüne odaklandım.
Yorulunca deniz kenarında oturdum.Bol bol denizi izledim.İrili ufaklı kayalara çarpan dalgaları...
Arada bir yalnız kalmak ilaç gibi geliyordu.Kendimle baş başa kalmayı seviyordum.
Biraz böyle sakin bir şekilde oturdum.Ama çalan telefonum bütün huzurumu bozup içine etti.
Telefonun ekranında "SüperSarp" yazıyordu.
Kendi ismini böyle kaydetmişti.Sinir oldum.Onu "Fakeboyfriend" diye kaydetmek istedim.
Sonuçta biraz İngilizcemi ilerletmiştim.Ve hayatta uygulamak gerekirdi.
Ekrana öyle baktım.Telefonum çalmaya devam etti.
Kendimi açmaya zorladım.Telefonumu kulağıma götürdüm.
"Alo?"
"Saat neredeyse üç buçuk!"dedi Sarp heyecanla.
"Eee ne var?"
"Dışarı çıkacaktık unuttun mu?"
"Doğru.Dışarı çıkacaktık."
"Hazırlan.Seni evinin ordan alayım.Ara beni."
"Tamam."
Ve kapandı.
Hayatımda hiç randevuya çıkmamıştım.Nasıl giyinmem gerektiğini bilmiyordum.
Eve canım sıkıla sıkıla gittim.Bisikletimi koydum.Eve girdiğimde babam yoktu.
Pantolon giydim.Ve üstüme bluz geçirdim.Üstüme de hırkamı giydim.Saçımı taradım.
Çiçek kokulu parfümünden sıktım ve Sarp'ı gelmesi için aradım.
Can sıkıntısıyla gelmesini bekledim.Yirmi dakika sonra korna sesi duydum.Çantamı alıp evin önüne çıktım.
Yine pahalı bir araba.Hondaydı.
Yanına oturdum.Benim sıktığım parfümün on katı parfüm kokuyordu.Heralde bütün şişeyi üstüne boşaltmıştı.
Sırıtarak bana baktı.Ben de onu inceledim.
Klasik giyinmişti..Yeterince pahalı görünüyordu.
Ve inceleme sırası gelince beni süzdü.Yüzü memnuniyetsizlikte buruştu.
"Gerçekten bu modası geçmiş kıyafetlerle bir randevuya çıkacağını mı sandın?"
"Evet.Moda zenginler içindir."
"Hmm.İlk önce seni hayati bir yere gotüreceğim."diyip arbayı çalıştırdı.
Ve geldiğimiz hayati yer bir giysi mağazasıydı.
Mağazada türlü kıyafet giydim.Ama hiç birini beğenmedi.
En son baharlık bir elbise giydim.Siyahtı.Askılıydı ve çiçekli desenleri vardı.
Bunu beğenmişti.Ve aldı.Elbiseyi giydim ve öyle çıktık.
Bir sonraki durağımız bir güzellik salonuydu.Ve bana biraz lüks gelmişti.
Duvarlarda ünlü ressamların tabloları asılıydı.
Sandalyeye oturduğumda benimle ilgilenen adam saçlarımı elleriyle yokladı.
"Normalde en az bir hafta önceden randevu alman gerekir.Ama Sarp bizim için önemli.Babası benim arkadaşım olur."
"Teşekkür ederim."dedim kibar bir şekilde.
"Evet.Başlayalım."
Saçlarımı maşayla kıvırdı.Anlamadığım bir şeyler sıktı.
İşi bittiğinde aynaya baktım.Güzel görünüyordum.Ama başıma geleceklerden habersizdim.
Arabaya geri bindik.Beni Oğuzların evine getirmişti.
Kapı kolunu sıkıca kavradım.
"Buraya neden geldik?"
"Oğuz'a maçının iyi geçmesi için şans dileyeceğim."dedi
Keyifle arabadan çıktı.Bana "Hadi in!"dermiş gibi baktı.
Umutsuzlukla arabadan çıktım.Sırf Oğuz'a nispet olsun diye köşke getirmişti.Arabadan çıkmamayı bile düşündüm.Ama sonra bunun çocukça bir davranış olacağını fark edince vazgeçtim.Ve teslim olarak arabadan çıktım.
O sırada Oğuz köşkten çıkmıştı.Spor çantasını omzuna takmıştı.Kapşonlu bir ceket giymişti.Ve kapşonu başındaydı.Kapşondan buz mavisi gözleri gözüküyordu
Bize doğru yürürüp durdu.Beni şöyle bir süzdü.Yüzü ifadesizdi.
Başımı başka bir yöne çevirdim.Sarp ile tokalaştı.
Oğuz "Bir yere mi gidiyorsunuz?"dedi buz gibi bir sesle.
"Evet.Sarah'a söz vermiştim.Bugün dışarda takılacaktık.Bilirsin işte.Klasik sevgili gezmesi."diye karşılık verdi Sarp.
Ne?Bana mı söz vermiş?Yalancıya bak!Öfkeyle yerimde kudurdum.
Sarp gıcık bir gülümsemeyle Oğuz'a bakıyordu.Yanıma gelip kolunu omzuma attı.Başka gövde gösterisi için ne yapacaktı acaba?
"Harika."dedi Oğuz.
Ama gözleri berbat bir fikir olduğunu düşündüğünü gösteriyordu.
"Kusura bakma Oğuz.Maça gelemeyeceğim.İyi şanslar."dedi Sarp Sanki maça gitmek istiyormuş ama benim yüzümden gidemiyormuş gibi yapmıştı
"Olsun.Önemli değil."
"Oğuz ben-"
Lafımı tamamlayamadan kesti.
"Size iyi eğlenceler."dedi ve gitti.
Arkasından bakakaldım.Sarp'ı pataklamak istedim.Keşke onu reddetseydim.
Bahçeye Gökçe elinde laptopuyla çıktı.Bizi görmeyi beklemediğinden şaşkınca bize baktı.
Laptobunu bahçedeki masaya bıraktı.
"Selam."dedi.
Önceki davranışlarına göre gayet uysal davranıyordu ve sesi ilginç gelmişti.Çünkü uzun süredir sesini duymuyordum.
Sarp"Biz de tam Sarah'la çıkıyorduk."dedi.
"Nereye?"
"Süpriz."
"İyi.Tamam.Napalım ben de Sarah'dan dinlerim."diyip bana göz kırptı.
Şok olmuş bir halde Gökçe'ye bakakaldım.Sarp'la dışarı çıkacağız diye Oğuzla aramda bir şey olmadığını mı düşünmüştü?Kesinlikle evet.
Bir şey demeden arabaya geri oturdum.Benimle küs olan bir insanla vedalaşamazdım.
Sarp Gökçe'ye bir şeyler dedikten sonra arabaya bindi.
Gökçe'nin bize doğru baktığını hissediyordum.Ama hiç ondan tarafa bakmadım.
Sarp beni bir at çiftliğine getirmişti.Ben ise daha normal bir yer düşünüyordum.Sahilde gezmek,sinemaya gitmek,bir kafede oturmak gibi sıradan şeyler.
"Burası babamın çiftliği.Binicilik klübümüz var.İstersen seni de ata bindiririm."
"Elbiseyle mi?"
"Elbiseden bir şey olmaz.Çok rahatsız olursan pantolonunu geri giyersin.Yanında sonuçta.Hadi gidelim."dedi ve arabadan çıktık.
Baya büyük bir çiftliğe benziyordu.Beni büyük bir kulübeye benzeyen bir yere getirdi.Bir kafeydi.Kulübe şeklindeki kafe enlemesineydi.Buraya at sürmeye gelene insanların dinlenmesi için yapılmış olmalıydı.
"Seni babamla tanıştıracağım."dedi heyecanla.
Ben de heyecanlandım.
"Olur."
Beni bir masaya götürdü.Beş tane adam oturuyordu.Onlardan çekinmedim diyemem tabi.
"Baba."
"Ah!Tamam.Ben geliyorum.Şurdaki masaya geçin."
Onun dediği masaya oturduk.Burası güzel dekore edilmişti.Masalar meşe ağacından yapılmaydı ve koyu kahverengi rengindeydi.
Ve biz kafenin dış kısmındaki masaya oturduk.Ayrı kapalı bir mekan da vardı.
Sarp ile konuşan adam beş dakika kadar sonra yanımıza oturdu.Saçları ailenin diğer üyelerine nazaran düzdü ve kumral saçlıydı.
Ve Sarp'ı babasına benzetemedim.Saçları kıvırcık olmadığı mı içindi?Hmm ama gözleri babasınınki gibiydi.Keskin ve kendinden emin.
Babasının gözleri cidden çok etkileyici bakıyordu.Ve bininici olduğunu belli eden sağlıklı bir vücudu vardı.Yaşına göre yakışıklıydı.
Bana bakıp gülümsedi.
"Sen Sarp'ın kız arkadaşı olmalısın."
"Evet."
"Ben Kemal.Tanıştığıma memnum oldum."dedi sevecen bir sesle.
"Ben de Sarah."
"Sarah?Daha çok bir İngiliz ismi gibi doğru mu?"
"Evet.Ben yarı İngilizim.Annem İngiliz."
"İlginç.Ama ismin güzel.Kendin gibi güzel ismin var."
Annemle ilgili bir soru sormaması beni rahatlatmıştı.
Gülümsedim.
"Teşekkürler."
"Sarp kız arkadaşına belki sen söylemek istersin diye düşünüyorum.Ne dersin?"
Sarp geri sandalyesine yaslandı.Soru sorarmış gibi ona baktım.
"Seni binicilik klübümüze yazdırdım.Artık sen de bizimlesin."dedi.
Ve ben bugün ikinci bir şok daha geçirdim.
Şaşkınlıkla ağzım açık kaldı.
"Gerçekten mi?"
"Sahte."
"Sarp!"diye heyecanla bağırdım.
Babasının yanımızda olduğu aklıma gelince sustum.Ama babası bu hareketime sadece güldü.Eğlenmişe benziyordu.
Sarp"Ne?Ata hiç binmedin mi?"diye sordu.
"Ben hayatımda hiç at görmedim ki!"
Sarp gözleri yerinden pörtleyecekmiş gibi bana baktı.
"Oha."
Babası"Öhöhö"diye öksürdü.
"Tamam.Afedersin baba.Sana bir süprizim daha var."
"Sarp biraz yavaş ol.Sarah nefes alsın.Siz de bir şeyler için.Ne istersiniz?"
"Ben bir buzlu çay alayım."dedi Sarp.
Ben de limonata istedim.
Babası bizden izin isteyip ayrıldı.
Kulübün bir ücreti olmalıydı.Ve pahalıydı muhtemelen.
"Sarp kulübe üye olmak paralı değil mi?"
"Evet.Öyle bakma.Benden hediye.Para sorun değil."
"Kabul edemem."
"Hadi ama!Merak etme.Bizim için sorun değil.Ben senin mutlu olman için yaptım.Sen de mutlu olmamı istiyorsan kabul et."
"Peki."
İçeceklerimizi bitirdik.
"Beni atların yanına götürmeyecek misin?"dedim merakla.
"Şimdi gidelim işte."
Biraz ilerimizde birkaç kişi at sürüyordu.Onları görünce heveslenmiştim.
"Baban demek burayı işletiyor."
"Evet.Damızlık at satıyoruz.Birkaç yerde daha yerimiz var."
O zaman durumları baya iyi olmalıydı.Düşününce gerçekten zengindiler.
Sarp elimden tuttu ve yeşil çimenlere basarak beni büyük ahıra götürdü.
Atlar ayrı bölmedeydi.Ve biraz kokuyorlardı.Tamam gül kokmalarını beklemiyorum ama ahırın ağır bir kokusu vardı.
Gözlerimi elleriyle kapattı.
"Ne yapıyorsun?"
"Süpriz."
"Yürü bakalım!"
"Gözlerim kapalıyken yürüyemem."
"Sen gözlerini kapat."
"Tamam."
Ellerini çekti.Ben de gözlerimi kapattım.Ve beni kucakladı.
Ödüm patlamıştı.
"Gözleri açmak yok.Yürüyemem demiştin.Ben de seni taşıyorum işte."
Gözlerimi geri kapattım.Bir süre yürüyüp durdu.
Beni indirdi.Karşımda bembeyaz bir at duruyordu.Hayranlıkla ata baktım.
"Bir aygır.Yani erkek at.Lipizzan türünde ve safkan.Nadir bulunan bir hazine ve çok değerlidir."
"Çok güzel bir at.Adı ne?"dedim atın burnunu okşayarak.At burnunu okşamamı sevmişti
"Ben ona Recep diyorum."
"Recep mi?Güzelim ata bula bula Recep adını mı buldun?"
"Havalı Recep nasıl?"
Boğuluyormuş gibi yaptım.
"Berbat."
"Sence ne olsun?"
"Bence Neymar koyalım ya da Messi."
"Atı futbolcu mu yaptın?Demba ba filan.
"Niye Recep oluyo da Neymar mı olmuyor?"
"Neymar.Neyin var gibi."
Sarp'ın omzuna gülerek yavaşça vurdum.
"İyi espriydi."
"Recep Neymar.Neymar Recep.İyi oldu."
"Haha."
"Hadi çıkaralım Neymar'ı."
Atın bölmesindeki kapıyı açtı.At çoktan beri bunu bekliyormuşcasına kişneyip dışarı çıktı.Sarp ata eyerini yerleştirdi.
Recep'i binmek için uygun bir yere götürdük.
Bana kask verdi.Kaskı bana kendi taktı.
"Hadi bin."
"Ben binmeyi bilmem ki."
Sarp bana basamak gibi bir şey getirdi.
"O zaman ilk ben bineyim."diyip ata rahatlıkla oturdu.
Korkuyla bir ata bir de Sarp'a baktım.
"Korkulacak bir şey yok.Recep kolay kolay binicisini üstünden atmaz.Hadi gel.Ben seni tutarım."
Basamağa basıp ayağımla üzengiye bastım.Sarp'ın da yardımıyla ata bindim.
Çok heyecanlanmıştım.Çünkü ilk defa bir ata biniyordum.Sarp'ın beline kollarımı sardım.
Sarp dizginleri tuttu.
"Sarah gidiyoruz."
"Tamam."
Ve atı hareket ettirdi.Neymar normal adımlarla yürüyordu.O yavaş yürüse de korkudan Sarp'a sıkıca sarılmıştım.
"Kendini çok sıkma.At hisseder."
"Hadi ya."
"Evet.Atların duyuları bizden daha gelişmiştir."
Sarp çiftlikten dışarı doğru sürüyordu.Şimdi dörtnala gidiyorduk.Kendimi kovboy filmlerinde gibi hissettim.
Gözlerimi kapatmıştım.
"Sarp yavaşla!"
"Korkma.Bir şey olmaz."
Yeşillik bir yere gelmiştik.Burada çeşitli ağaçlar vardı.Bir ağacın gölgesinde durduk.
Sarp atı durdurdu.Gözlerim halâ yarı kapalıydı.
"Durduk mu?"
"Evet."
Ben gözlerimi tam açacakken dudağımda bir sıcaklık hissettim.Gözlerimi şaşkınca açtım. Sarp öpmüştü.Beklenmedik zamanlarda öpmekte çok iyidi.
At bizim romantikliğimizden hoşlanmamış gibi kıpırdayınca Sarp beni bıraktı.
Attan indik.Recep'i ağaca bağladı.Sarp atı okşadı ve ona küp şeker verdi.Recep şekeri kütür kütür ses çıkartarak yedi.
Ben de ağaca yaslanıp oturdum.Sarp da yanıma oturdu.Kaskımı çıkarıp yanıma yere bıraktım.
"Ben atları çok seviyorum.Özellikle de hayvanları.Bu yüzden veteriner olmak istiyorum."dedi
"Ne güzel.Hem çiftliğinizde var.Seviyorsan güzel olur."
"Evet ve benim Oğuz gibi babamın bir şirketi yok.Yani çalışmak zorundayım."
Oğuz'dan bahsetmesi beni rahatsız etti.Sonuçta konumuz o değildi.
Bir cevap vermedim.Birden yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
Beni hayatında ilk defa görmüş gibi yüzüme bakıyordu.Kendimi geri çekilmek zorunda hissetmiştim.
Bakışı bir erkeğin bir kadına bakışı gibiydi.Eskisi boş bakışlarından farklıydı.
"Biliyor musun Sarah?"
"Neyi?"
"Seni sevdiğimi."
"..."
"Artık senden hoşlanmaya başladım.Güzelsin,tatlısın ve diğer kızlar gibi paraya düşkün değilsin."
"Beni biraz geç fark ettin Sarp."dedim içimden.
Ama ona"Güzel.Beni sevmen iyi bir şey."dedim
Saçma bir cevaptı.Ama söyleyecek uygun bir şey bulamamıştım
Bu sefer de yanağımdan öptü.Bugün için kotayı aşmıştı.Benden uzaklaşması için omzundan geri ittim.
"Sarah beni ne zamana kadar itekleyip duracaksın?"
Bu hareketimden rahatsız olmuştu.
"Sarp beni ilk önce sevmediğini söyledin.Şimdi de sevdiğini söylüyorsun.Kusura bakma ama sana güvenmiyorum."
"Bana güvenmen için ne yapabilirim?"
"Bilmiyorum."
İkimizde sustuk.
Sadece at ses çıkarıyordu.Ve ağacın etrafında dolaşıp yerdeki otları yiyordu.
Oğuz'u düşündüm.Şimdi elinde basketbol topuyla hayal ettim.Bir sürü seyirci vardı.Ve karşı takımdan topu kurtararak basket atıyordu.Ve takımı kazanıyordu.Gülümsedim.
Kalbim acıyla sızlamıştı.Şimdi bile o anda kalbimin acısını hatırlıyorum...

SARAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin