4. Bölüm: Odama Gel.
"Keşke sen ben olsan; Seni sevmenin ne kadar zor olduğunu anlasan. Keşke ben sen olsam; Bu kadar sevilmenin tadını çıkarsam."
Hissettiğim tedirginlik bir urgan gibi boynuma dolanmış canımı yakmaya başlamıştı. Gözlerimdeki korkuyla ona doğru döndüğümde bana bakmıyor, yola bakıyordu. Trafiğin çok yoğun olmadığı bir yoldan ilerliyorduk, yolun sakinliği ayrı bir tuhafken ondan daha önemli olan meseleye döndüm. Seni kaçırıyorum demişti. Anlayamıyordum. Tam şuanda ne yapıp ne yapmak istemediğini anlayamıyordum. Sinir etmek buysa eğer bunu çok iyi başarıyordu.
"Şakaysa hiç komik değil. Bugün size yeterince katlandığımı düşünüyorum."
Sinirle mırıldandı. "Şaka mı değil mi göreceğiz." Dediğinde arkasına rahatça yerleşmesi sinirimi bozdu. Tek elle sağladığı direksiyonun hâkimiyetini ustalıkla yapmasına şaşırmamıştım. Sözleri gibi kendisi de rahat bir insandı. Bu rahatlık bolluk içinde büyümesinden dolayı mıydı bilmiyordum ama dışarıdan sinir bozucu bir adam gibi göründüğünü biliyordum.
"Bakın Atahan Bey." Diyerek ona doğru döndüğümde gözlerinin sinirden dönmekte olduğuna şahit oldum. Elini sertçe direksiyona geçirmesiyle yerimde zıpladım. "Sikeyim beyini de, benim asabımı bozma kızım. Bu kadar yakınındaki adama bey mi diyorsun sen?" dediğinde bana haklıymış gibi çıkışması beni dellendirdi.
"Sen ne hakla bana bağırıyor, emir veriyorsun? Sen kimsin ya. Sanırım etrafınızdaki kızların peşinizden koşmasına alışmışınız, ben böyle yapınca mı suç oldu? Kusura bakmayın ama ben bir hata yaptığımı düşünmüyorum. Üstelik evinizdeki aşçının kızına yakınlaşan sizsiniz."
Uzunca söylediğim kelimelerin ardından derin bir nefes verdim. Yönüm koltukla hala ona dönüktü. O ara sıra kızgın bakışlarını üzerime çeviriyor sonra yola tekrardan dönüyordu. Arabada yüksek sesimiz haricinde hiçbir ses yoktu.
"Ne olmuş lan çalışanımızın kızına yakınlaşmışsam, ne bok yemişim amına koyayım ben böyle ya."
Çok haklısın. İyi bok yemiştin.
"Ne olmuş lan mı? Şaka mısınız? Benim tarafımdan baktığınızda olayın nerelere geleceğini bilmiyorsunuz tabi. Sizin için her şey bir sözle, bir adımla bu kadar basit hale geliyor."
"İyi gizli saklı olmaktan mı kokuyorsun, iyi o zaman söylerim anneme babama, söylerim annene rahat rahat görüşürüz."
"Uygun olmaz." Diyerek kestirip atmak istedim fakat öyle olmadı. Onun bu meseleyi kolay kolay geçeceğini sanmıyordum ama bir ümit şansımı denemek istemiştim.
"Sabır. Allah'ım sen şu kuluna sabır ver."
"Aynen aynen." Dedim sinirle.
Bütün damarları ortaya çıkmış yüzü kızarmıştı. Bu adamla iki laf bile konuşulmazdı ya. Şimdi ne kadar süre bunun yanında kalacaktım? Daha doğrusu katlanacaktım. Sık sık aldığı nefeslerle sakinleşmeye çalıştığını anladığımda bakışlarımı ondan çekerek cama çevirdim. Kollarımı karnımda birleştirdiğimde bütün yolun bitmesini bekledim. Bir an önce konuşup eve dönmek istiyordum. Nereye gittiğimizi de bilmiyordum. Ki sormak da istemiyordum. Soramadığım için gelene kadar içim içimi kemirmişti. Arabanın yavaşlamasıyla bakışlarım merakla etrafa kaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRAZ DUDAKLI
Chick-Lit"Kirazın mevsimi değil ama tatmam lazım." diyerek dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Sıklaşan nefeslerim onun sakin nefeslerine karışırken, belime sıkıca sarılan parmaklarla tedirginliğim gittikçe artmaya başladı. Birisinin görecek olması korkuma...