5. BÖLÜM

1.7K 87 4
                                    

5

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

5. Bölüm: Telaş

okuduğunuz saati yorumlara alayım mı??

"Çabam sevilmek için değil, sevdiğim içindi."

Yazar'ın ağzından.

"Kirazım, baba seni çağırıyor bak. Bak baba da görsün, hadi göster bebeğim." Diyen sesi duyan küçük Mehru bugün ilk adımlarını atmıştı. Bir bebek için sürekli oturmaktan daha kötü ne olabirdi? Aslında bir sürü şey. Yemek istediğin yemeği bile senin için uygun olan neyse o verilirdi. Altına yaptığında ağlamaya başvurur acaba altına mı yaptın? diye sorarlardı. Çünkü o kadar ağlardın ki derdini sadece bu şekilde söylemen insanlarda tahmin yürütme işlemine yönlendiriyordu.

"Babam." Diyen ses Ali'ye aitti. Kızına dolu dolu seslenmesi bir nevi heyecanını belli ediyordu. Sesi bile titremişti. Bir evladı olmadan önce onların yaptığı her şey kıymetli olur diyenlerin abarttığını düşünmüştü. Fakat şimdi görüyordu ki kızının dudakları arasından çıkan her kelimenin bir değeri vardı. Kulağını açabildiği kadar açar ona kulak verirdi. Anlamayacağı şeyleri mırıldansa da dikkatini ondan çekmezdi.

Baba olmak buymuş.

Mehru sesin geldiği yöne doğru büyüttüğü gözlerle bakarken, kahveleri parıltı doluydu. İlk defa tatığı bu duygularda neyin nesi bilmezken ona cesaret veren sesleri duyduğunda adımlamaya çalıştı. İlk önce bocalasa da kimse endişelenmedi. Çünkü Mehru düşüp kalmayı tam bu zamanlarda öğredni. Babasına ulaşana kadar iki kez düştü ama ağlamadan ayağa kalktı ve yürümeye devam etti. Ona uzatılan parmaklara ulaştı.

Ona söylenen övgü dolu cümleler kulağına öyle hoş geldi ki kahkalarla gülmeye başladı. Babası küçük bedenini eleri arasına aldı ve sıkıca göğsüne bastırdı. Dudaklarına sıkıca saçlarına bastırdı. Kızının mis gibi kokusu burnuna doluştuğunda mutlulukla gülümsedi.

Kucağına oturduğu kıznın gözlerinin içine baktı ve dedi ki: "Bu hayatta o kadar düşüp kalkacaksın ki her düştüğünde bu hallerini hatırla. Düş ama tekrardan kalkmayı bil. Unutma kimse düşmeden yürüyemez."

...

Öksürmeye başladım. Boğazıma kaçan kekin parçaları nefes almamı engellerken zorlukla öksürüğümü durdurmaya çalıştım. Atahan hemen yanımda biterek eğilmişti. Elleri sırtıma ulaştığında hafifçe vuruyor ve "İyice öksür." Diye söyleniyordu. Tabi ki karşısında böyle yakalanmak yetmemiş gibi bir de yüksek sesle öksürseydim. Sonra ağzımdan çıkacak olanlar yüzüne fırlasaydı. Ay Allah'ım daha neler diye içimden geçirdim. Dehşet korkunç bir görüntüydü.

"İyi misin?" dediğinde öksürüğüm durulmuş derin nefesler almaya başlamıştım. Resmen iki dilim keki ağzıma atmıştım. Selin görse beni öldürürdü.

KİRAZ DUDAKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin