8. BÖLÜM

1.2K 101 4
                                    

8

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8. Bölüm: Gizli saklı

Nefes de öldürür. Dudakları dudaklarımdayken.

Bazen bir kelimesi, bir bakışı öldürmeye yeter demiştim fakat dudakları başkaydı. Bütün nefesimin aslında bitip tükendiği nokta tam olarak buydu. Hem ölmem hem yaşamam böyle oluyorsa, nasıl dayanılırdı.

Hassas olmayı çabuk beceren dudaklarıma karşı naif olmak yerine sertçe abandığında çoktan çatlamaya başladığını anlayabiliyordum. Baskısı karşısında nutkum tutulurken geri çekilmek için boşta kalan ellerimi harekete geçirmek istedim. Ellerimdeki kan akışı sanki durmuştu ve hareket etmeme engel olmak ister gibiydi.

Şaşkınlık.

Şuanda içimde bolca hissettiğim duyguydu.

Ellerim sonunda yukarı kalktığı için onun göğsüne dokunmayı becerebilmişti. Küçük ve ince parmaklarım dokunduğu bedeni ittirmeye çalışırken adı üzerinde sadece çalıştı. Sanki sinek dokunmuş gibi bir etki bırakırken, bu sefer parmaklarım bambaşka bir yere gitti. Çenesine dokundum ve geriye itmeye çalıştım ve duraksamasıyla geriye çekilmesi aynı anda oldu.

Kirpiklerim kıpraşarak kahve gözleriyle göz göze gelmemi sağladı. Göz bebeklerindeki siyah noktanın kocaman olduğunu gördüm. Tıpkı korktuğum anlarda verdiğim tepkiye benziyordu. Ama o korkmaktan çok korkutmak ister gibi bakıyordu.

Manalı gözleri gözlerimdeyken sıcak nefesi dudakları gibi sertçe tenime çarptı. "İstemiyor musun?"

Aslında bu soru çok daha önceden sorulması gereken bir soru iken şimdi sorması bile nedense şaşırmama neden oldu. Merak dolu gözlere bakmaya devam ederken onun aksine nefesimi kontrol etmeye çalışıyordum. Bir anda yaşadığım bu an kolay anlatabileceğim bir şey değildi. İlk defa da yaşadığım için bocalamıştım.

Her gün bir adamın dudakları dudaklarıma değmiyordu.

"Neyin olarak beni öpüyorsun?" Diyerek kelimelerimi sıralarken kaşlarım ortada birleşmek ister gibi çatılmıştı. Gerginlik ise bir bulut misali üzerime çökmüştü.

Sırayla döngüye giren kaş çatmamızın sırası ona gelmişti. Dilinin kıvrak bir şekilde dudağının üzerinde kısa bir süre gezinmesinin ardından başını biraz daha eğdi. "O ne demek şimdi?"

"Gerçekten bunu soruyor musun?"

Başını olumlu anlamda belli belirsiz salladığında yüzümü buruşturdum. "Odunsun." Diyerek yanından geçip gittiğinde kolum bedenine de çarpmayı unutmamıştı. Şaşkın gözlerini sırtımda hissederek mutfaktan ayrıldığımda seri adımlara odaya çıkacaktım ki çok geçmeden vazgeçtim ve banyoya girdim. Kapıyı ardımdan kapatarak sırtımı kahve renkteki kapıya yasladım.

KİRAZ DUDAKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin