-16-

120 16 10
                                    


Selam! 

Yeni bölüm geldi biliyorum geç geldi ama yazmaya vaktim olmadı kusuruma bakmayın 🙂

Oy ve yorum desteği bekliyorumm 


İyi okumalar... ⭐


Barış'la Beyza ablanın evinden ayrıldık ve ona babaannemin ev adresini verdim. Eve gitmek istemiyordum daha günlüğü bile okuyamamıştım. Öğreneceklerim beni korkutuyordu. 

Dalgın dalgın etrafa bakan gözlerim arabanın ilerlemediğini fark edince doğrulup etrafıma baktım. Gelmiştik babaannemin evine. Beni bu hayatta gerçekten seven tek insanın evinin önünde duruyorduk. " Bahar eve dönmeyecek misin?" Beni izleyen gözlerine bakarak derin bir nefes bıraktım. " Oraya dönmek istemiyorum Barış bir süre burda, babaannemin yanında kalacağım. " dedim. Başını salladı. " Bir şeye ihtiyacın olursa yaz bana hatta ihtiyacın olmadığı zaman da yaz birbirimizi daha yakından tanıyalım."  Gülümsedim ve kemerimi açtım. Onunsa gözleri hâlâ yüzümdeydi. İlk defa bu kadar uzun süre bakıyordu bana, utanmıştım. " Olur yazarım görüşürüz." Kapıyı açtım ve indim. Benimle birlikte Barış da indi. 

" Allah'a emanetsin Baharım." 

" Sende Barış." 

Son defa tebessüm ettim ve arkamı döndüm ona, hiç gidesim yoktu. Barış'tan uzaklaşmak istemiyordum ama nedenini de tam anlamış değildim. 

Niye olacak seviyorsun diyen iç sesimi önemsemedim ve önümdeki apartmanın ziline bastım. Barış hâlâ gitmemişti içeri girmemi bekliyordu. Açılan kapı ile arkamı dönüp Barış'a son bir bakış attım gidebilirsin dercesine ve içeri girdim. 

3. Katta yaşayan babaannemin kapısını çaldım.

Kapıyı açan kısa boylu, kilolu minnoş ve tontiş babaannem oldu. Nasıl da özlemiştim. " Tontişim!" diyerek kocaman sarıldım bu hayatta en çok değer verdiğim insana. " Bahar'ım, güzel kızım hoş geldin." Beni içeriye doğru resmen sürükleyen ( yaşlı olabilir ama hâlâ çok güçlü ) babaannemle salona geçtik. " Oy benim güzel yavrum nasıl özledim torunumu, gel hele kız gel sarılayım şöyle sana." Beni kolunun altına çekip sıkıca sardı tontişim. İşte ev burasıydı. Ev bu kadının beni sıkıca sardığı kollarının arasıydı. 

Hayır ağlamak yok Bahar sakin ol..

 " Boğuldum tontiş yaşlı olabilirsin ama hâlâ çok kuvvetlisin maşallah." Sözlerimle ikimizde kıkırdadık. " Sende giderek küçülüyorsun sanki kuzum." Başımı göğsünden kaldırdım ve dolmuş gözlerimle tebessüm ettim. "Babaannişim benim uykum geldi uyuyalım mı?" Sözlerimle onun da gözleri doldu. 

Küçüklüğümden beri ona bunu hep söylerdim ve o da beni hep yatırırdı. Böyle söylediğim zaman üzgün olduğumu anlar ve üstüme gelmezdi. Soru sormazdı. Sadece uyuturdu beni. Saçlarımı okşaya okşaya, ninni söyleye söyleye uyuturdu. O günleri özlemiştim. 


" Gel yavrum odana gidelim..."  Sesi gittikçe kısıldı. Dakikalar sonra burdayım bu evdeki odamda. Çok sık buraya gelmeme izin vermezdi ailem, buna rağmen dedem öldükten sonra benim için bir oda yaptırmıştı babaannem.

Yatağa girdim tontişim de kenara oturdu eğilip saçlarıma öpücükler kondurdu, saçlarımı okşadı. O bana sevgi gösterdikçe gözlerim doluyor ve ağlıyordum. 


Neden kimse beni senin gibi sevmiyor babaanne? 


Ağlayarak yorganıma daha çok sarıldım. Uykum gelmişti. Gözlerimi açıp babaanneme kısa bir bakış attım. Gözleri dolmuştu. Daha fazla dayanacak güç bulamayınca derin bir uykuya daldım.  


 ⭐⭐⭐

Barış'ın anlatımıyla... 


Bahar'ı babaannesinin evine bıraktığım günün üstünden 2 gün geçmişti. Her an yazar diye telefonu gözümün önünden ayırmıyordum. Şimdi ise hep olduğu gibi yine klinikteydim. Burası benimdi 2 sene önce açmıştım kliniği ve çok popülerdi. Sandalyede oturmuş sessizliği dinliyordum. Baharımı özlemiştim.


Bahar'ı ilk gördüğüm yer kampüstü. O gün arkadaşlarım için gitmiştim oraya ve şimdi iyiki diyordum. İyiki gitmişim o kampüse. Onu ilk gördüğümde liseli küçük bir kız sanmıştım çünkü küçücük bir bedeni vardı ve çok tatlıydı. Etrafa şaşkın şaşkın bakışlar atıp ' benim burada ne işim var ya? '  der gibi başını sallıyordu. Onda ilk dikkatimi çeken şey ise kimseyle konuşmuyor ve göz göze gelmiyor oluşuydu. İlk başta utangaç olduğunu düşünsem de sonradan anlamıştım ki bakmamak için çaba gösteriyordu. Tesettürlü giyinmişti ve ben giyimini çok sevmiştim. Ablam da tesettürlüydü ve giyimine hep dikkat ederdi. O gün arkadaşlarımı orada bırakıp o genç ve güzel kızı izlemeye koyuldum. O kadar güzeldi ki bakışlarımı ondan alamıyordum adeta ama günah olduğu için de başımı eğip bekliyordum sadece. Ara da bir orada mı diye bakıyor sonra gene etrafı izliyordum. O günden sonra her gün kampüse gelmiş,o kızın kim olduğunu öğrenmiştim. 

Hayatını ise gün geçtikçe öğrenmiştim. Bakışları o kadar narin ve ürkekti ki kırılacak bir eşya gibiydi. Ailesinin ve çevresinin ona yaşattıklarını, yaşadığı zorlukları, piskolojik şiddetleri öğrenmiştim. O benim gözümde bir bebekten farksızdı hep. Ben daha önce hiç aşık olmamıştım ve kızlarla gönül eğlendirmezdim. Bu yüzden Bahar'ı koruma düşüncesinin aslında sadece merhamet olmadığını öğrenmem 1 yılımı almıştı. Onu sevdiğimi öğrendiğimde de ablama anlatmıştım işte o zaman da aşık olduğumu fark etmiştim. Hatta aşk bile benim sevgimin yanında hafif kalıyordu. Annem ve babamdan çok ablamla yakın olduğum için ilk ona sonra annem ve babama söylemiştim ve annemin ilk tepkisi ' gelinimi görmek istiyorum ' olmuştu.

  Yani Bahar bilmesede aslında bizim ailede herkes tanırdı onu

Duyduğum kapı sesiyle ' gel ' dedim. İçeri sekreterim Eda girdi. " Ah Barış bey, Yelda hanımın kedisi için istediğiniz raporları getirdim. " Yılışık bir tavırla izin istemeden sandalyeme yanaştı ve önüme eğildi. Bu kadını hiç sevmiyordum. " Tamamdır Eda hanım çıkabilirsiniz." Aramızdaki mesafeyi belirtmek için hanım kelimesine vurgu yaptım ama hiç de üzerine alınmadı.

 " Ama Barış be-" Eda'nın lafını bölen şey ise odama aniden giriş yapan Bahar'ın " Barış? " diyen sesi oldu...


Veeee son. Dırırırım :)) 

Yeni bölümü beğenmenizi umuyorum. Allah'a emanetsiniz. 






UmudumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin