Herkese merhaba. Uzun zamandır YavLey hikayesi bekliyordum fakat kimse yazmadığı için, ben yazayım istedim. Dizide olmasını istediğim, kendimden olaylar eklediğim şeyleri yazacağım, umarım beğenirsiniz 🫶🏽
4-cü bölüm, Leyla salondan ayrıldıktan sonra..
Ne hiss etmeliyim bilmiyorum. Ağlamalı mıydım, üzülmeli miydim yoksa normal mi karşılamalıydım bilmiyorum. Aklıma 18-ci yaş partimdeki anılar gelmeye başladı
04.11.2018 - Istanbul
Ablam zorla kolumdan tutarak arabadan indirmeye çalışıyordu.
"Leyloşum, hadi inatlaşma. Bugün senin en özel günün ya. 18 yaşın oluyor kızım. Anneni bilmiyorsun sanki, her zamanki hali işte. Hem senin için özel olarak bazı kişiler geldi."
"Şuan hiç keyfim yok, başka bir zaman kutlamaya geliriz abla. Hem bar filan ne işim olur benim. O gelen kişiler her kimse de söyleyin gitsinler."
Tarık abim konuşmaya başladı:
"Güzelim, gel hadi yapma böyle. Bak, ben annemle konuşurum, ikna ederim bir şekilde. Beni mi kıracaksın abisinin gülü?"
Abimle ablamı kırmak en isteyeceğim şeydi. Aklımdakileri bir kenara koyup cevap verdim:
"Sizin hatrınız olmasa şuradan şuraya gitmezdim. Ayrıca benim için gelenleri de merak etmedim değil."
Ablamla abim kıkırdamaya başladılar.
"Gel bakalım, nazlı Leyloşum benim."
Içeri girdiğimizde gözüm etrafı taramaya başladı. En sonunda tanıdık simalar gözüme çarpınca gözlerim dolmaya başladı. Koşarak o tarafa doğru gittim.
"Abim, çok özlemişim seni."-ayrılarak-"Neden bana geleceğin konusunda yalan söyledin"
"Sürpriz yapmak istedim güzelim. Fena mı etmişim?"
"Hayır ama kalbimi kırmadın değil." -diğer tarafa dönerek- "Yavuz abi, bu ne güzel sürpriz."
"Doğum günün kutlu olsun prenses, Zeynep davet etti bizde gelelim dedik."
Meşhur göz kırpmasını yaptı ve sarıldı.
"Çok teşekkür ederim, iyi ki gelmişsiniz."
Ondan ayrılarak diğer tarafa döndüm:
"Damlacım, sen de hoş gelmişsin canım. "
"Hoşbuldum bitanem, iyi ki doğdun."
Ablam oflayarak:
"Hadi hadi bittiyse hoşgeldin-hoşbuldun faslınız geçelim şöyle. Eğlenmeye geldik arkadaşlar sıkıcı-sıkıcı konuşmaya değil."
bir kaç saat sonra:
Yavuz abi yanıma yaklaşarak:
"Pek iyi gözükmüyorsun, fazla kaçırdın gibi."
Elimdeki içkiyi bırakıp ona döndüm. Gözlerinin bu kadar güzel olduğunu farketmemiştim.
"Gözlerin çok güzel, biliyorsun değil mi?"
Başını eğip, güldü.
"Evet biliyorum, her gün söylüyorlar."
"Ukala mısın? Şurada bir iltifat edelim dedik, kendinden geçtin. Senin bana iltifat etmen gerekiyor, doğum günü kızı benim."
"Tamam. Peki böyle güzel sinirlendiğini biliyor musun?"
Sinirle ona taraf dönerek:
"Evet biliyorum, her gün söylüyorlar demeyi çok isterdim ama hayır. Ayrıca bu nasıl iltifat etme şekli. Sen evde kalırsın bu gidişle."
"Evde kalırsam sen alırsın beni, ne dersin?"
"Şaka yaptım şurada, abartma istersen."
Böyle bir şeyi beklemediğim için kalbim pır-pır atmaya başladı. Yanaklarım yanıyordu sanki.
Biraz bana bakıp, önüne döndü. Ne düşündü bilmiyorum ama bir süre sustu.
"Tamam."
-
Belki 1 saattir Yavuzla sessizce oturmaya devam ediyorduk. Yüksek sesten de yorulmuştum artık. Abimleri aramaya başladım, fakat gözüme çarpmıyorlardı. Yavuza dönüp:
"Ben eve gitmek istiyorum, abimler gitmiş sanırım. Eve bıraka bilir misin?"
Kafasıyla beni onayladıktan sonra etrafına baktı. Damlayı arıyordu sanırım. Barmeni çağırıp hesabı istedikten sonra kalktık. Iyi hiss etmiyordum.
"Koluma gir istersen, ayakta duramıyorsun."
Arabaya bindikten sonra, içerinin sıcaklığından dayanamıyordum sanki.
"Pencereyi açabilir misin çok sıcak."
Pencereyi açtıktan sonra torpidoyu açıp, ilaç çıkardı.
"Kapının cebinde su var, al şunu iç iyi gelir."
Ilacı içtikten sonra, gözlerimi kapatıp, şakaklarımı ovmaya başladım. Araba durduğunda etrafa baktım. Otopardaydık. Arabadan indikten sonra otoparka göz gezdirdiğimde abimlerin arabalarının olmadığını farkettim. Şuan bunu düşünecek durumda değildim. Yavuzla eve çıktık. Eve girdiğimizde çantamla ayakkabılarımı yere fırlatıp, içeri geçtim. Ikimizde koltuğa oturduk. Aklıma Artvindekilerle ilgili birşey geldiğinde ona döndüm, o da birşey diyecekmiş ki, aynı anda o da döndü. Dudaklarımız bir-birine değdiğinde çarpılmış gibi oldum. Gözlerimin içine bakıyordu. O an kendimi kaybettim. Kendime geldiğimde, susuz kalmış gibi öpüşüyorduk. Ellerimi göğsüne koyup:
"Durmalıyız. Bu yaptığımız yanlış."
"Neresi yanlış, öpüşüyoruz işte."
"Yanlış olan da bu ya işte. Ben sana abi diyorum. Abimsin sen benim."
Hayal kırıklığıyla bana baktı. Bunu beklemiyordu. Konuşmaya devam ettim.
"Bu yaşanmamış gibi davranıcaz, unutucaz. Bir kaç saat öncesine kadar bir-birimize nasıl davranıyorduysak öyle devam edeceğiz."
Konuşmadan biraz bana baktı. Sinirle kapıyı çırpıp evden çıktı.
13.10.2023 - Artvin
Odamdaki banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa su içmeye gittim. Yavuz da mutfaktaydı. Geldiğimi hissetmiş olmalı ki, arkasını dönmeden suyunu içmeye devam etti.
"Evde kaldım, sen de beni aldın. Abartmakta haklıymışım, ha. Ne dersin?"
"Çok ümitlenme derim. Ablam seninle evlenmeme izin vermez."
"Ablan gitsin kendi derdine yansın. Halil İbrahime yardım ettiği duyulursa, Rızvan Leto yaşatmaz."
"Ablam Halil İbrahime mi yardım ediyor? Nerden biliyorsun bunu?"
"Hani Zeynepte bir Leto ya, arabalardaki gpsler herkeste açılıyor ya. Damlanın arabasına bakacakken Zeynebin arabası açıldı. Her neyse konumuz şuan bu değil, benim yıllar önce dediğimin gerçekleşmesi."
"Ben sana o gün tüm yaşananları unutucaz demedim mi?"
"Ne yaşanmış bakalım sizin aranızda?"
İşte bu ses bittiğimin habercisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF •YavLey•
Fanfiction"Sen benim zaafımsın işte neden anlamıyorsun. Ben burada senin için yanıp tutuşuyorum görmüyor musun?"