Asiyenin birşey demesine izin vermeden Rızvan sırtını dönüp, gitti.
-
Akşam, Nedimenin evi.
"Rızvan bey, senin halin ne böyle? Tarığa birşey mi oldu?"
"Tarığa değil, bana birşey oldu Nedime. Sakine, Nedimemle bana bir çay koy. Dışarıda oturacağız."
"Allah Allah, hayırdır Rızvan bey. Senin şimdi hastanede olman gerekmiyor mu?"
"Anlatacağım Nedime, anlatacağım. Hadi otur. Ellerine sağlık Sakine, teşekkürler."
"Anlat hadi çatlatma insanı."
"Ben bugün hayatımdaki en büyük ihaneti öğrendim."
"Hiçbir şey senin ihanetinin üzerine çıkamaz da, kim ihanet etmiş sana?"
Rızvan utanç içinde başını aşağı eğdi.
"Nesimle Asiye."
"Ne yapmışlar?"
Rızvan nefes aldıktan sonra, Nedimenin gözlerine baktı.
"Tarıkla Tamer, benim değil Nesimin çocuklarıymış. Asiye hepimizi kandırmış yıllar önce. Nesim itibarı zedelenmesin diye istememiş ama Asiye de çocuğu doğurmak istemiş. Plan yapmış, eve gelecek olan ilk kişiyi tuzağa düşürecekmiş."
Nedimenin gözünden yaşlar akmaya başladı. O kadının yaptıkları yüzünden ikiz bebeklerinden birini doğumda kaybetmişti. Bunu can dostu Nergis bile bilmiyordu. Yıllarca acısını içinde yaşamıştı. Eliyle gözlerini silip:
"Peki, ne yapacaksın?"
"Tarık kendine gelsin, eve çıksın, Leylayla Yavuz da evlensin herkese söyleyeceğim."
"İyi düşünmüşsün Rızvan bey. Leyla çok üzülecek, kuzum benim. Tarığa çok düşkündür o."
"Orası öyle de, yapacak birşey yok."
Uzun süren sessizlikten sonra Rızvan sandalyesini Nedimenin yanına çekti. Nedimenin ellerini tutup, öptü.
"Ben senden özür dilerim, Nedimem."
"Özür dileyecek olan kişi sen değilsin Rızvan, o Asiye yılanı. Olanla, ölene çare yok."
Rızvan Nedimeyi kendine doğru çekip, göğsüne yasladı. Sevdiğiyle konuşmak herkese iyi geldiği gibi ona da iyi gelmişti.
-
Sabah. Hastane.
"Hemşire hanım, Tarık Letoyu göre bilir miyim?"
"Hastanın neyi oluyorsunuz?"
"Sevgilisi. Çok kısa, 5 dakika görmeye ihtiyacım var. Lütfen."
"Peki hanımefendi, sadece 5 dakika."
"Tamam, teşekkürler."
Hemşire içeri geçip Damlanın üzerine sterilize edilmiş kıyafetleri (doğru yazdım umarım.) giymesine yardımcı olduktan sonra Damla Tarığın yanına geçti. Elinin biriyle Tarığın elini tuttu, diğeriyle saçlarını okşadı.
"Çok özledim seni şapşal. Çabuk iyileş lütfen. Hatta uyandığın gibi abime de söyleriz. Bu haldeyken sana birşey de yapamaz."
Hafifçe güldü. Biraz daha saçlarını okşadıktan sonra kalkıp Tarığın dudaklarına bir öpücük kondurdu.
"Seni çok seviyorum marul kafa."
Odadan çıktığı gibi gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Kısa süredir birlikte olmalarına rağmen yıllardır birlikteymiş gibi bağlanmıştı. Bu sırada Leylayla abisinin sesini duydu. Hemen kolidorun diğer tarafına geçip, tuvalete gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF •YavLey•
Fanfiction"Sen benim zaafımsın işte neden anlamıyorsun. Ben burada senin için yanıp tutuşuyorum görmüyor musun?"