"Dursun Letonun tek varisi Yavuz Leto! Özlettin be kendini, hoşgeldin!"
-
"Hoşbulduk enişte bey!"
"Kaç kere dedim bana enişte deme diye. Yarın öbür gün evleceksin hâlâ benle uğraşıyorsun."
"Huyumuz bu, ne yapalım. Ee diğerleri yok mu?"
"Armanç bugünlük yok. Abim de birazdan gelir."
"Tamam, bir an önce bulup gebertmek istiyorum her kimse."
"Senin aklında birisi var mı?"
"Var. Kenan Kiran."
"Yok artık. Ne alaka?"
"Nişanda da gelmişti şerefsiz. Herhalde Damlayla Tarığın ilişkisi olduğunu duymuş."
"Ne? Damlayla Tarık mı? Hiç beklemezdim."
Yavuz kafasını sallayarak onayladı.
"Faruk da gelecek mi?"
"Gelecek, abimle işleri vardı."
"Ne işi?"
"Bilmiyorum. Kimseye söylemiyorlar."
Bu sırada kapı açıldı. Mehmetle Faruk içeri girdi. Yavuzla selamlaştıktan sonra hepsi masaya geçti.
"Oğlum, Tarık ölmemiş miydi?"
"Abi, Karasu ailesi vardı ya hani. Cevat Kayetan Ahmeti öldürmüştü. İşte onun oğlu Halil İbrahim İstanbula gitmişti, kızı Yasemin de Dervişin yanında kalıyordu. Rızvan babalar Tarığı uyuşturucuya bulaştırdığında Yasemine takılmıştı. Tarık kendine geldikten sonra kız hamile kalmış sevgilisinden. Bunu Tarığın üzerine yıktı. Biz de Halil İbrahim buna birşey yapmasın diye öldü gösterdik. Gerçekler anlaşıldığında da ortaya çıkardık işte."
"Peki Tarığın vurulmasıyla ilgili birinden şüpheleniyor musun?"
"Kuzeni Kenan Kirandan şüpheleniyor abi."
"O mikrobun Tarıkla ne alakası var?"
"Damlayla Tarık sevgili. Onu duyduğu için yaptırmış olabilir."
"Tamam, anladım. Faruk sen bir Trabzondakileri yokla."
"Ee başka ne var ne yok kayınço? Kayınçon erteletti ha düğününü."
"Ferzan, benim tepemin tasını attırma, büyüksün filan dinlemem dalarım."
"Ablanı merak-"
"Benim ablam yok, Ferzan. Anladın mı? Benim ablam yıllar önce annemin sözünü dinlemeyip, kaçtığında öldü."
"Onunla konuşmuyorsun, onu sildin, ama benimle, ailemle iş yapıyorsun, bana enişte diyorsun. O nasıl oluyor?"
Yavuzun gözleri dolmaya başladı. Ablasının, karşısındaki can dostu dediği adamın kaderine bir kez daha üzüldü.
-
Asiyenin evi.
"Baba, hoşgeldin."
"Hoşbuldum, güzel kızım. Annen yok mu?"
"Yok, dünden beri hastanede. Tamer de okulda, sınavı varmış bugün."
"Tamam, kızım. Hadi bize bir çay koy, bahçede içelim."
"Olur baba."
Garipsemiştim. Babam belkide ilk kez karşılıklı çay içmek istemişti. Çayları da götürüp bahçeye çıktım. Babam düşünceli gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF •YavLey•
Fanfiction"Sen benim zaafımsın işte neden anlamıyorsun. Ben burada senin için yanıp tutuşuyorum görmüyor musun?"