Dudaklarından çıkan tek bir kelime, onun peşinden gitmem için tek bahane.
Gökçe'nin yanaklarından süzülen damlaların nedenini anlayamazken Emrin'in gözlerinin içine bakmıştım. Cevapların orada olduğunu bildiğim için ona bakmıştım ancak baş başa kalana dek bana cevapları vermeyeceğini anladığımda ona teslim olmaktan başka çare bulamamıştım. Uzattığı elini tuttuğumda nasıl yapacağımı bilmediğim halde Gökçe'ye "Sana haber vereceğim." demiş ve onun beni gittiği yere sürüklemesine izin vermiştim.
O, Emrin.
Motorundaki tek kaskı kafama zorla takıp beni arkasına aldığında yaklaşık on dakika süren bir yolculuğun ardından bizi kampüsten çıkarmış ve sahil kenarına getirmişti. Motoru durdurduğu anda kafama yükselen ellerim kaskı çıkarmış ve yüzümü esen rüzgarla tekrar buluşturmuştu.
Motordan inip kendimi kayalıkların üzerine bıraktığımda o da aynısını yaptı ve yanıma geldi. Kolları omuzlarımı kavrayacağı sırada oturduğum yerden kalktım ve bana sarılmasını engelledim. Yüz ifadesi yaptığım hareket yüzünden şokla sarsılırken "Ne oluyor Emrin?" diye sordum.
Onun bir sevgilisinin olduğunu ve buna rağmen arkadaşlarımın yanında bana "Sevgilim." diye hitap ettiğini unutmamıştım.
Gözleri parlayarak bana baktığında bunun sebebinin gözlerinin içindeki yaşlar olduğunu yeni anlamıştım. Parmak uçları ellerimi kavramadan, sadece parmak uçlarıma değdiğinde "Neden?" dedi. Rüzgar, saçındaki tutamları dağıtarak alnına dökülmelerini sağladığında Emrin "Neden?" diye sayıkladı tekrardan. "Neden bana hiçbir şey söylemedin Balın?"
"Ne?" diye fısıldadığımda hiçbir şeye anlam veremiyordum. Beynimdeki tüm her şeyin uçup gittiğini hissettiğimde "Neyi?" diye sordum. "Ben anlayamıyorum şu an Emrin? Sen neden böylesin? Gökçe neden öyle tepki verdi? Sen neyden bahsediyorsun bilmiyorum."
Yaslandığı yerden kalkıp sırtını bana döndüğünde ellerini yüzüne çıkardı. Elleri bir süre yüzünde kaldığında yüzünü geri bana çevirdi. "O orospu çocuğundan," dediğinde derin bir nefes aldı. "Bana neden bahsetmedin Balın?"
Gözlerim yuvalarından fırlayacak kadar büyüdüğünde "Ne?" diye fısıldadım sadece. Senenin başından beri herkesten sakladığım ve bittiğine inandığım kabusum tekrar gün yüzüne çıktığında bacaklarımdaki kemiklerin kırıldığını, tuzla buz olduğunu hissettim.
"Neden seni yalnız bırakmama neden oldun Balın?"
"Ne?"
Onun dudaklarından çıkan birkaç kelime her şeye rağmen tekrar kalbimde kesikler açtığında "Ne diyorsun sen?" dedim. "Emrin bak. Anlamıyorum."
"Duydun beni." dediğinde gözlerimin içine bakamıyordu. "Neden?" diye tekrar sorduğunda aramızdaki mesafeyi azalttı ve o an üzerindeki o alkol kokusunun farkına vardım.
Daha erken niye fark edememiştim ki?
"Bütün gece telefonlarımı açmadın." dediğinde nefesini dudaklarıma üflüyordu. "Seni geri kazanmak istediğimde beni ittin. Seni yalnız bırakmama neden oldun Balın."
Kollarım ikimizin bedeninin arasına girdiğinde onu üzerimden ittirdim ve kenara çekildim. "Ne diyorsun ya sen?" diyerek sesimi yükselttiğimde ne yaşadığımın farkında değildim. "Suçlu ben miyim? Bunu mu diyorsun Emrin?"
"Eğer bilseydim-"
"Şu an biliyorsun." dediğimde göz yaşlarıma engel olmak istesem de olamıyordum. "Biliyorsun ama bana neler söylüyorsun." dedim. Derin bir nefes aldığımda önüme gelen saçlarımı geriye ittirdim ve anın içinde olduğumu hatırlatmak istercesine tırnaklarımı avuç içlerime bastırdım.
"Her şeyi düzeltmek istiyorum Balın. Artık yanında olmak istiyorum."
Kolları tekrar bedenime sarıldığında hareketsiz kaldım ve "Böyle mi?" diye fısıldadım kulağına doğru. "Böyle mi yanımda olacaksın Emrin? Bir anda ortaya çıkıp sevgilin olduğumu söyleyerek mi yanımda olacaksın? Her şeyden sonra mı?"
Bedenimi bir kez daha ondan ayırdığımda "Bu kadar kolay mı?" dedim. Yanağımda süzülen yaşı elimin tersiyle sildiğimde "Bu kadar kolay olacaksa ben neden o kadar zamandır-"
Nefes alma ihtiyacıyla sesim kesildiğinde "Ben neden?" diyerek devam ettim. "Neden o kadar acı çektim o zaman?" diye sordum.
Gözleri gözlerime kilitlendiğinde o tanıdık kahveler beni yine içlerine çekiyorlardı. Uzanıp ellerimi tuttuğunda "Emrin." diyerek adını fısıldadım. "Efendim," diyerek bana cevap verdiğinde "Ayıldığında." dedim. "Bunları konuşalım."
"Konuşalım bebeğim." diyerek gözlerimin içine baktığında ellerimi ellerinden çektim ve aramızda biraz mesafe açtım.
"Bebeğin değilim. Artık değil."
"Balın."
"Bu artık öyle kolay değil."
ay bu Emrin erkeklerin özeti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ocean eyes
Teen Fictionyourbiggesthater: Senden nefret ediyorum yourbiggesthater: O okyanusları andıran kahvelerinden yourbiggesthater: Her gözümü kapadığımda o karanlığın içinde beliren simandan yourbiggesthater: Ama biliyor musun, en çok da kendimden nefret ediyorum yo...