Yang Jeongin
**
Birkaç ayda öncesiyle ilgisi kalmayan hayatım tek sabahla tuz buz oluyor. Şimdiye kadar boyun eğdiğim, alıştığım her şey tek kalemde hiç oluyor.
Fazla mı dramatik düşünüyorum bilmiyorum fakat kalbimdeki yükü başka türlü ifade etmenin bir yolu yok.
Hyunjin'e gözükmüyorum. Her ne yapıyorsa içinden gelerek yapmadığının bilhassa farkındayım. Kahvaltılarına konuk olmuyorum. Kimsenin de gözü beni aramıyordur elbet.
Nasıl bir oyunun içine düştüğümü kavramam gerekiyor. Sıradaki hamlemi düşünmek zorundayım. Çekip gidebilirim, Kral Byungjae'yle görüşebilirim veyahut Hyunjin'le kaçmak gibi bencil bir seçeneği tercih edebilirim. Gerçi Hyunjin'in yaptığı planda bu yok sanıyorum.
Odama çıkıyorum. Bir kahvaltı masasıyla karşılaşmayı bekliyor değilim. Bin bir çeşitle donatılmış masaya yaklaşıyorum. Bir not var elbette. Hwang Hyunjin şöyle yazmış:
"Bana zaman ver, her şeyle ilgileneceğim.
Bugün odandan çıkmamanı rica ediyorum sevgilim.
Sana geleceğim.
Günaydın."Telaşının içinde bu jesti düşünmesi kalbimi ağrıtıyor. Yüzümü kızartıyor. Olanları görmezden geleceğim. Hyunjin'e kızmaya hakkım yok. Gördüğüm an her ne kadar ölecek gibi olsam da aklının bende olması içimi ısıtıyor.
Aşağıda olanları müthiş merak etmiyor gibi burada kahvaltı etmek zoruma gidiyor esasen. Sığıntı gibi hissettiriyor hatta. Bu saray bana yabancıymış gibi.
Alınganlığı bırakmalıyım sanıyorum.
Ediyorum kahvaltımı. Uzun uzun düşünüyorum, taşınıyorum. Şu an nasıl hareket etmem gerektiğini tartıyorum. Zira şimdi alacağım tavır bundan böyle tüm yaşamımı etkileyecek. Küstahlık etmek istemiyorum, hâlâ buraya geldiğim ilk günkü kadar saf niyetim. Ancak Hwang Hyunjin'i göz göre göre başka bir kadına öylece bırakamam. Aramızdaki şey bundan çok daha güçlü. Çok daha gerçek.
Olur da o kadına değerse gözü, olur da dokunursa tenine diye ödüm kopuyor. Henüz yeni birleşmişken benden gitmesine nasıl katlanırım? Ondan nasıl ayrılırım? Çözüm bu olmamalı.
Başımızda yeterince sorun yok gibi aklım Hyunjin'in dudaklarıyla dolu bir de. Elleriyle ve hatta onunla sevişmekle. İlişkimize ne olacak diye cevaplayamayacak kadar karışıkken nasıl olur da onunla sevişmekten başka bir şey düşünemem anlayamıyorum. Belki de ona dönüşmeye başlıyorum.
Kısa saçlarıyla birlikte olmak nasıl olurdu? Acaba o saçlarını çekiştirmek nasıl hissettirirdi?
Hyunjin'in canı sıkkın. Mütemadiyen bu meseleden kimse hasar almadan nasıl kurtulabiliriz, bunu düşünüyor. Tüm sorumluluğu üstleniyor ve muhtemelen de kendini suçluyor. Hayatının en mühim döneminden geçiyor olsa gerek. Ona destek olmam gerekiyor. Koşulsuz. Aklında her ne varsa onun yanında olmalıyım. Küsüp kıskançlık etmenin vakti değil.
Onu bekliyorum. Yazdığı gibi ona itaat ediyor, odamdan dışarı adım atmıyorum. Epey sıkılıyorum. Aklım bu denli dolu olmasına rağmen sıkılmaya vakit bulmam saçmalık.
Akşam yemeği de geliyor odama. Bu kez not yok. Herkesin odasına çekilmesini bekliyor belli ki. Benden ne yapmamı istiyor ya da nasıl tepki vereceğimi düşünüyor kestiremiyorum. Ancak bu gece için planlarımı tahmin etmesi mümkün değil. Bir seferliğine tüm sorunları unutalım istiyorum. Bugün için tek arzum bu. Hyunjin'i mutlu edeceğim. İşte bu kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adrelfia // hyunin
FanfictionHwang Hyunjin. Adrelfia'nın tek prensi. Siyah saçlarını bağlarken onu izlemeyen bir fani dahi yok. Gönülçelen. Sönmüyor ateşi. Akıl alıyor. Bir tek Yang Jeongin'e kaybediyor. Seve seve yeniliyor. Ona boynu kıldan ince. Aklını alıyor.