Tanrıların ülkesi Valinor'dan getirilen altın çiçek neredeyse hiçbir yerde yetişmezdi. Çünkü Orta Dünya'nın hiçbir bölgesinde o güzel fidana uygun toprak yoktu. Yine de elfler kadim krallığın hatırasını yaşatmak için tohumlarını alıp ülkelerinde ekmişlerdi.
Lindon kralı Gil Galad'da bunlardan biriydi. Büyük büyük ataları ona bir tohum vermişti ve canla başla o altın rengi güzelliği görmek için kolları sıvamıştı. Yine de çabaları sonuç vermeyince onu denize fırlatacaktı ki halası Galadriel onu durdurdu ve tohumu aldı. Kendi gözü gibi bakılan tohum Lorien kralı Amdîr'e takdim edildi.
Pek umutları yoktu gerçi ama yine de şanslarını denemeye karar verdiler. Nihayet yıllar yıllar geçti ve lorien çiçeği açtı. O gün aynı zamanda Lillian doğmuştu. O günden sonra ıssız topraklar diye anılan vadi gürleşti ve her yerinde lorien çiçekleri bitti. İşte ismini böyle aldı zarif diyar.
Yine de şimdi konuşulacak olanlar kulağa pek güzel gelmeyebilir. Yuvarlak mermer bir masada dördü kral biri danışman olmak üzere beş ellon, bir tane de danışmanın eşi noldor prensesi olan leydi Galadriel oturmuş düşünceli bir şekilde bakışıyorlardı.
"Bugün buraya acil olarak toplanma sebebimiz malumunuzdur beyler ve leydim."
Kral Amdîr toplantıyı açtığında bakışmalar sona erdi ve altın sarısı bir ağacın altında oturan ellona dikkat kesildi herkes.
"Orta Dünya'da eskisi kadar olmasa da büyük bir karanlık çöküyor. Morgoth'un uşağı Sauron bir şekilde Numenor'dan sağ kurtulabildi ve aldatıcı maskesiyle adımlıyor evimizi."
Herkes pür dikkat onu dinliyordu. Bazıları sinirli, bazıları düşünceli ve bazıları da sakindi.
"Siz de gördüğünüz gibi aramızda bir kişi eksik o da Kral Celebrimbor. Kendisini kesinlikle suçlamıyoruz ama Sauron'a evini açan birine ne kadar güvenebiliriz bilmiyorum. Alınmıyorsun değil mi Gil sonuçta bahsettiğimiz kişi kuzenin."
Gil Galad başını hayır dercesine salladı yine de bu durumda olmaktan hoşnut değildi. Bir şekilde kuzenini doğru yola sokmalıydı çok geç olmadan.
"Şu an bilgelikle yerinde oturuyor gibi görünse de çok büyük hamleleri de oldu. O yüzden daha fazla zarar vermemesi için bu toplantıyı ayarladım."
Oropher hışımla ayağa kalktı ve parmağını Amdír'e doğrulttu. Galadriel ve Celeborn telaşlı bir şekilde müdahaleye hazır ayağa kalktılar.
"O yılan az kalsın benim oğlumu öldürüyordu ama sen sanki bu hiçbir şey değilmiş gibi konuşuyorsun."
Amdír parmağını indirttirdi ve biraz geri çekilerek derin bir nefes aldı. Öncelikle herkes sakin olmalıydı ki bir çözüm yolu bulunabilsin.
"Oğluna olanlardan dolayı üzgünüm Oropher ve kesinlikle hafife almıyorum ama sözlerine dikkat etsen daha iyi olur."
Oropher kaşlarını kaldırdı ve ellerini beline koyarak Amdír'e meydan okur gibi başını dikti.
"Sen benim üstüm müsün ki bana emir verir gibi konuşabiliyorsun. Burada hepimiz eşitiz."
Glorfindel telaşlı bir gülümsemeyle geldi ve elini dostunun omzuna koydu. Bakışlarını ona çevirirken gözlerini belerterek sakin olmasını istiyordu.
"Mellon nin biraz sakin olur musun? Gören de seni koskoca Yeşil Orman kralı değil de Gondolin günlerindeki acemi ellon sanır."
Oropher elini salladı ve yerine oturdu.
"Oraları karıştırma."
Oropher homurdanarak yerine oturduğunda Glorfindel saygılı bir şekilde başını eğdi ve özür diler bir ifadeyle baktı herkese.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🍁Orman Gülü🍁|~|Thranduil
Fanfiction🧝🏻Sindar prens serisi ilk kitap🧝🏻 Bu kitapta Thranduil'in prenslik dönemlerinden şimdiki krala dönüşünü ve gizemli eşini göreceksiniz. "Ben Orta Dünya'nın tekrar ışığa kavuştuğunu göremeyecek olsam bile ion nin sen ve Legolas göreceksiniz Thran...