Beni eldimden sıkıca tutup kendine doğru çekti. Vücudumuz birbirine yapışmıştı. O an sadece onun dudaklarına bakıyordum. Onun da öyle yaptığını düşünüyordum.
- Bana bir daha kocacım dersen dayanamaz öperim. Bu yüzden demeden önce iki kere düşün.
Buna cevap ne diyeceğimi bilmiyordum. Ama demeye devam edicektim. Çünkü insanları sinir etmek çok hoşuma gidiyordu. Öpeceğine de inanmıyordum zaten. Gökdeniz'in vücudundan ayrılıp kapının önüne gittim. Arkamdan bakakalmıştı. Arkamı döndüm ve göz göze geldik.
- Kızdın mı bana?
- Hayır. Ben kocama kızar mıyım hiç?
Kocam kelimesini yine bastırarak söylemiştim. Bi anda gülmeye başladı. Onun o halini gören ben de gülmeye başladım. Yanıma yaklaşıp konuşmaya başladı.
- İlla gel beni öp diyorsun yani.
- Alakası yok.
- Deme dememe rağmen devam ediyorsun. Neden?
- Hoşuma gidiyor.
- Bu kelime mi?
- Hayır sana demek.
Anlamsız bi ifadeyle yüzüme baktı. Ya ben gerçekten aptalın tekiyim ya. Sanki çocuğa yürüyor gibi oldu. Of Peri ya. İyi halt yedin şimdi.
- Gökdeniz beni yanlış anlama he. Hani sinir etmek hoşuma gidiyor o anlamda dedim.
- Sinir etmiyorsun ki.
- Tüh. Başka yol buluruz o zaman sinir etmek için.
- Ahahahah. Bence sinir etmemelisin. Güzel bi anlaşma yapmışken düşman olmak can sıkıcı olur. Şu sağdaki oda boş. Oraya gidip üzerine şunları giy.
Kafa sallayıp o tarafa doğru yürüdüm. Odaya girer girmez bi parfüm kokusu geldi burnuma. Çok güzel ama çok ağır kokuyordu. Burnumu kapatıp girdim odaya. Hemen tişört ve şortu giydim. Üzerime de hırkayı giyip odadan çıktım. Mutfak olduğunu tahmin ettiğim yerden sesler geliyordu. Hemen oraya yöneldim. İçeri girdiğimde Gökdeniz bir şeyler yapıyordu. Üstünde sadece bi şort vardı. Onu o halde görünce tam anlamıyla ağzım açık kaldı. Kendimi toparlayıp konuşmaya başladım.
- Oo kolay gelsin hamarat gelin. Ne yemek yapıyorsun.
- Kolaysa başına gelsin. Makarna yapıyorum.
- Ben de yicem mi?
- Yok. Vermiyorum sana.
- Ama ağlarım.
Orda bi ağlama taklidi yapıp sesimi ağlıyor gibi çıkardım.
-Gel nasıl seversen öyle yap sen.
Yanına doğru yaklaştım. Makarnayı haşlamıştı. İsteyen istediği sosla yiyecekti. Ben normalde makarna sevmiyordum. Ama şimdi burda misafirim ve yemesem çok ayıp olacaktı. Ayıbı geçtim çok fazla da acıkmıştım. Sade yemeyi tercih ettim.
- Gökdeniz yağ nerde?
- Sıvıyağ mı tereyağ mi?
- Makarna hangisiyle yapılır?
Elindekileri tezgaha bıraktı. Korkmuş gibi yüzüme baktı.
- Bilmiyor musun gerçekten?
- Biliyorum tabiki. Sadece seni denemek için sordum. Biliyor musun diye.
İnanmamış gibi yüzüme bakarak sırıttı.
- Eğer hayvan şeylerini seviyorsan, tiksinmiyorsan tereyağıyla yap. Ama sevmiyorsan zeytinyağı kullan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllenen Aşk (+18 )
Teen FictionYeni bir şehire taşınmak zorunda kalan Peri taşınır taşınmaz olumsuz şeyler yaşamaya başlar. İlk başta bunları pek umursamasa da işler iyice karışır. Yeni insanlar, rüya sandığı gerçekler ve imkansız sayılacak bir aşk...