"Eren!" diyerek uyarmaya çalışan Aybars şu anda boşa çabalıyordu çünkü Eren cidden çok sinirliydi. Onu uzun zaman sonra ilk kez böyle görmüştüm.
Okuldan çıktıktan sonra karargaha gelmiştik. İfadesi alınan Rüya'yla beraber hepimiz dinlenme odasında otururken Eren susmadan Rüya'ya sitem ediyordu. Ben dirseklerimi dizime yaslamış, ellerimle yüzümü sıvazlarken Yiğit elini sırtıma koydu.
"İyi misin?" dedi gülümseyerek. O da çok gergindi. Herkesin üzerinde olan bu sinirin nedenini çok merak ediyordum.
"İyiyim. Bağırmasından başım ağrıdı artık." dedim. O sırada köşedeki camın önüne sandalyeyi çekmiş ve kollarını göğsünde bağlamış dışarıyı izleyen Oğuz dikkatimi çekti. Beril ve nişanlısını gördüğünden beri hiç konuşmamıştı.
"Rüya bana mantıklı bir açıklama yapar mısın artık?!" dedi Eren yüksek bir sesle.
"Dinlemiyorsun ki!" diyerek ayağa kalkan Rüya sinirden olsa gerek ağlamaya başlamıştı. Derin bir nefes aldım.
"Mantıklı bir açıklama değil çünkü!"
"Mantıklı ya da değil. Olayın açıklaması bu. İfademi de verdim benim işim bitti burda. Git kime bağırıyorsan bağır ama artık yetti Eren!" diyerek çantasını alan ve hızla odadan çıkan Rüya'nın arkasından Eren elini masaya vurdu.
"Saçmalıyorsun artık sinirinden." dedim sakince. Eren bana döndü.
"Sana da gitmeden önce sordum değil mi?! Ne oldu diye sorum ve bana bir şey yok dedin!"
"Hesap mı vereceğim lan ben sana?" dedim ayağa kalkarak. Artık ben de sinirlenmeye başlamıştım. Karşısında kimin olduğunu unutuyordu ve kontrolsüz sinirinin de etkisiyle hata yapıyordu.
"Vereceksin!" dedi Eren bana yaklaşırken. Yiğit ayağa kalkıp önüme geçti ve Eren'i omzundan ittirdi.
"Kendine gel Eren! Bu sinirin bir işe yaramaz."
"Ada'yla konuşuyorum Yiğit." dedi Eren gözlerini benden ayırmazken.
"Konuşmuyorsun. Sen sadece bağırıyorsun ve verilen cevaplardan memnun olmuyorsun. Git sakinleş."
"Ada bir şey söyle ben seninle konuşuyorum." dedi Erem dişlerini sıkarak.
"Sesini ayarla asker! Karşında komutanların var!" dedi Yiğit sinirle.
"Ben anlamıyorum nasıl bu kadar sakinsiniz? Bu kız daha birkaç saat önce-" diye söze başlayan Eren'i Oğuz susturdu.
"Lan tepkini zamanında göstermiyorsun sonra gelip kafa sikiyorsun! Ada ordayken ağzını açmadın, bir kere adam akıllı 'Rüya' dışında bir şey demedin! Şimdi gelip burda böyle rollere girme!" diyen Oğuzla gözlerimi yumdum ve birkaç saniye sakinleşmeyi bekledim.
"Ne diyorsun oğlum sen?!"
"YETER!" diye bağırınca herkes bana döndü.
"Çıkın gidin bugün görev yok! Herkes evine gidip kendine gelsin!" herkes ayağa kalkıp odadan çıkarken önümden geçen Oğuz'u durdurdum ve evin anahtarını ona verdim. Kaşlarını çatıp bana baktı.
"Bu salak Eren susmaz şimdi. Sen git benim evde kafanı dinle, benim işim var gelirim yarım saate." dedim. Oğuz buruk bir şekilde gülümseyip kafasını salladı.
"Sağol." diyip anahtarı aldı ve çıktı. Yiğitle ikimiz kalmıştık.
"Albayın yanına mı?" dedi Yiğit.
"Celladımın yanına." dedim gülerek. Mehmet albay çok kızacaktı ve bunu bile bile odasına gitmek zorunda olmak canımı sıkıyordu ama akıllanmış mıydım? Tabiki hayır. Yine olsa yine giderdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV
AcciónBiz adımız gibi özgür bir timdik. Hür Timi. Kendi kurallarımızı koyardık. Bu askeriye işleyişine ters olduğu için de sürekli azar işitirdik. "Hangi tim geliyor komutanım?" "Sancak timi." kaşlarım havalandı. O sancak timinin komutanıydı. Kapı çaldı...