14. BÖLÜM

6.3K 429 49
                                    

    Sabah belimin ağrısıyla uyandım. Tek gözümü açıp etrafa baktım. En son koltuğun yanına yere oturmuştum ve anlaşılan uyuyakalmıştım. Üzerimde ince bir örtü vardı. Salonda benden başka kimse yoktu. Yavaşça kalkıp kendime gelmeye çalıştım.

"Yiğit?" diye seslendim. Beni tek bırakıp gitmemişlerdir diye umuyordum. Ses gelmeyince salondan çıkıp mutfağa geçtim.

"Ada. Günaydın." dedi Yiğit elindeki bardağı tezgahın üzerine bırakırken.

"Günaydın. Beni bırakıp gittiniz sandım." dedim. Güldü.

"Aybars benim için izin almış. Sen de uyuyunca uyandırmak istememiş." dedi. Kafamı salladım.

"Nasılsın?" dedim. Sesi biraz kötü geliyordu ama düne göre daha iyiydi.

"İyiyim iyiyim. Seni de gecenin o saatinde uğraştırmışız kusura bakma." dedi mahçup bir şekilde.

"Saçmalama istersen. Bir şey yapmadım zaten ben de uyumuşum baksana." dedim gülerek.

"Çorba falan yapmışsın. Bir de duşa sokmuşsunuz." dedi. Bu duygusallığını hastalığına bağlamıştım.

"Aybars giydirdi merak etme." dedim sırıtarak.

"Sen git salona yat. Ben bitki çayı falan yapıyım sonra eve giderim." dedim.

"Uğraşma boşver. İyiyim ben zaten bak ilaç da getirmişsin." dedi masanın üzerindeki torbayı işaret ederek.

"Of Yiğit uğraşmayacağım zaten. Git içeriye." diyip kolundan çektim. Gülüp sallana sallana salona gitti. O gittikten sonra ıhlamur yapmaya başladım. Dün akşam çorbayı biraz fazla yapmıştım zaten onlara yeterdi. Ihlamuru demledikten sonra içine biraz bal koyup Yiğit'e götürdüm.

"Kahvaltı yaptın mı?" dedim bardağı önüne koyarken.

"Yaptım. Gerçekten iyiyim bir şeyim yok. Yarına tamamen geçer." dedi. Emin olamamıştım.

"Bir serum falan mı yaptırsan?" dedim.

"Gerek yok. Düzelirim yarına görürsün. Benim hastalıklar böyle oluyor. Bir günde geçer." dedi. Kafamı salladım.

"Sen bilirsin." dedim. Bir süre bana baktı.

"Ada ben teşekkür ederim. Gerçekten. Dün uğraşmışsın o kadar. Bir de gecenin bir saati-" derken sözünü kestim.

"Yiğit kim olsa yapardı. Lütfen artık rahatsız ettim, zahmet oldu diye düşünme ve teşekkür etme." dedim tebessüm ederek. Kafasını sağa sola salladı.

"Herkes yapmazdı. Yapmaz yani. Annemden biliyorum." dedi. Kaşlarım çatıldı. Ailesini araştırmıştım. Babası şehit olmuştu ama annesi hakkında bilgi yoktu. Yiğit derin bir nefes aldı.

"Araştırdın ama onun hakkında bir şey bulamadın değil mi?" dedi.

"Evet." dedim. Buruk bir tebessüm etti.

"Babam şehit olduktan sonra bizi terk etti. Daha doğrusu başka bir adamla evlendi. Adam bizi kabul etmeyince de onu tercih etti." dedi. Şu anda bana bunları neden anlattığını anlamamıştım.

"Demek istediğim ben 12 yaşımdan beri tek başıma hasta olurum, tek başıma iyileşirim. Kardeşime bakmaya çalışırım. Bana 20 yıldır kimsenin yapmadığını yaptın Ada. Uzun zaman sonra uyandığımda biri başımda beklerken yorgunluktan uyuyakalmıştı. Uzun zaman sonra hastayken hazır çorba dışında bir çorba içtim. Annemin bizimle yaşarken bile yapmadığını yapıp gecenin bir vaktinde başımda ateşimin düşmesini bekledin." dedi. Yutkundum. Anlattıkları çok özel şeylerdi. Ailesi yanında değildi bir de yetmezmiş gibi kardeşine aile olmaya çalışmıştı. Zor şeyler yaşamıştı.

GÖREVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin