14. Bensiz yapamıyorsun sevgilim

682 112 431
                                    

Bensiz yapamıyorsun sevgilim

Monaco'ya gelmemin üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Geldiğim günden itibaren yoğun çalışmış ve organizasyonu eksiksiz ilerletmiştim. Her gün bir sebepten Jimin'le telefonda konuşsak da Kore'de onu yalnız bıraktığım için huzursuzdum. Babam açıkça onu ortadan kaldırmak üzerine tehdit etmişti. Bu yüzden onu yokluğumda Taehyung'a emanet etmeyi düşünmüştüm. Fakat Taehyung ve Jungkook'un ani tartışması ve sonrasındaki ayrılıkları planımı bozmuştu.

Taehyung ve Namjoon ben Kore'den ayrıldıktan bir gün sonra yanıma gelmişlerdi. Taehyung kafa dağıtmak için gelse de her gün içip içip sağda solda sızmasıyla pek yol kat edememişti. Jiminle bu sabah telefonda konuştuğumda Jungkook'un da pekiyi olmadığını öğrenmiştim.

Jimin bu gece Monaco'ya gelecekti ve yarın gece ki davette de nişanımız açıklanacaktı. Davet, Monte Carlo'daki otelimizde olacaktı. Her sene düzenlediğimiz bu davet, Formula 1 yarışlarının olduğu hafta düzenlenirdi. Yarış dünyaca ünlü zenginlerin katıldığı bir organizasyon olduğu için en büyük Casino'nun sahibi olarak ev sahipliği bizim olurdu.

Davetin bu sene ki en önemli olayı muhtemelen bizim nişanımızın duyurulması olacaktı. Babam nişanı istemediği, başkan ise konseye bilgi vermeden onayladığı için kimsenin haberi yoktu. Telefondaki kıkırdamalarına bakılırsa da kimsenin bilmemesinin yaratacağı şok etkisi Jimin'in çok hoşuna gidiyordu.

Jimin ile aramızda olan şeyin ne olduğunu hala çözememiştim. Buraya gelmeden önceki sevişmemiz için bir açıklama yapmamıştık. İkimizde kızgınlıkta değildik. Ama ikimiz de bunu durdurmamış ve vücudumuzda bir gram enerji kalmayana kadar birbirimizi tüketmiştik. Mutfakta yemek yapmaya çalışırken bile tezgâhta onu becermiştim ve az daha yangın çıkarıyorduk. Sonra da yine hiçbir şey konuşamadan yatakta sızmıştık. Sabaha karşı evden çıktığımda da uyuduğu için bir şey demeden çıkmıştım.

Buraya geldikten sonraki telefon konuşmalarımızda aramızda olanlardan bahsetmekten kaçınmıştık. Aramızdaki saat farkından dolayı pek konuşamıyorduk. Genelde nişan hazırlıklarını bahane ederek onu arıyor bir şeyler soruyor iyi olduğundan emin olmaya çalışıyordum. Onun beni hiç aramaması sinirimi bozsa da içimdeki onu arama dürtüsünü bastıramıyordum. Bunun anlamını bile bilmiyordum. Taehyung'un dediği gibi ondan hoşlanıyor muydum? Yoksa geçmişte ona yaptıklarımdan dolayı vicdan azabı çektiğim için mi iyi davranmak istiyordum?

Jimin'i karşılamak için otelin helikopter pistine yakın bir yerde puromu içip viskimi yudumluyordum. Monaco'un ışıklı manzarası eşsizdi. Ama ben asıl manzaramı bekliyordum.

Kurdum haddinden fazla heyecanlıydı. İndiğinde ona yüzüğü verecektim. Kore'de babamla tartışmamdan dolayı vakit bulamamıştım. Sonra evde çalışanlardan buraya göndermelerini istemiştim.

Annemin safir taşından aile yadigârı yüzüğünü verecektim Jimin'e. Nadide bir yüzüktü. Maviliği Jimin'in vitasının göz rengi gibiydi. Ona çok yakışacağına emindim. Helikopter piste indiğinde yerimden kalkıp yaklaştım. Birkaç dakika sonra Jimin, tüm ihtişamıyla tam karşımda bana gülümsüyordu.

Vitamız

Kurdumun sesiyle gülümsememi arttırıp ona yaklaştım. Yine o kadar zarifti ki tüm detaylarını saatlerce ezberlemek istiyordum. Üzerinde bol beyaz keten bir gömlek altındaysa krem rengi kumaş bir pantolon vardı. Benim siyahlığıma tam tezattı.
Helikopterden inmesine rağmen bozulmayan sarı saçları adeta parlıyordu. Boynunda ona aldığım zambak kolyesini taşıyordu. Yine kurdumu mest etmişti. Adımlarımızı arttırıp aramızda hiç mesafe bırakmamıştık.

"Min Yoongi"

"Park Jimin. Hoş geldin"

İkimizde karşılıklı sırıtıyor feronomlarımızı tutamıyorduk. Sanki o manzaranın yanında Jimin etrafı buğulaştırmış sadece gecenin karanlığında o görünüyordu. Sonra bir anda beklemediğim bir şey yapıp yaklaşıp dudağıma minik bir öpücük koyup geri çekildi.

Faith • YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin