33. Bu gece mühürle beni deltam

312 109 281
                                    

Bu gece mühürle beni deltam

Ensemdeki silahla Jimin'in gidişini izlerken hissettiğim tek şey kalbimdeki Jimin'in korkusuydu. Kokularından anladığım kadarıyla arkamda 3 alfa vardı. Biri tam arkamda diğer ikisi sağımda ve solumda olmalıydı. "Silahını bırak" diye uyardı arkamdaki alfa.

Jimin'le ruh eşi olmasak şu an durmazdım. Hepsine tek tek saldırabilirdim. Ama bana bir şey olursa ona da olacağı için duruyordum işte. Neyse ki burnuma gelen başka bir kokuyla rahatlamıştım. Keskin bir sedir kokusu geliyordu. Bu Namjoon'du.

Arkamda duyduğum 3-4 el silah sesiyle aynı anda bende eğilip arkamdaki alfanın kasıklarına dirseğimi geçirdim. Her şey o kadar hızlıydı ki yaklaşık on saniyede tüm sesler kesildi."Yaşlanmışsın Yoongi çevik değilsin" diye gülüyordu Namjoon arkamda. Önüme döndüğümde odadaki 3 alfayı da öldürmüştü. "Jimin'i götürdü, doğu yönüne ilerlediler" dediğimde eline hemen telefonu aldı.

"Genji ve Dongmin yakındalar" dedi telefonu kulağına götürürken. Hızla evden ayrılmak için kapıya yöneldiğimizde Namjoon, Dongmin'e ve Genji'ye olayı anlatıyordu. Telefonu kapatırken "Jimin aradığında zaten hazırdık. Telefonda konuşamadık ama silah sesleri gelince hızlıca organize olduk. Dongmin, Genji ve ben önünü kesecektik. Ama senden ses çıkmayınca önce sana bakayım dedim" dedi. Jimin'in korkusunu hissederken konuşamıyordum ki sadece başımı salladım.

"Nasıl bu kadar tedbirsiz olabilirsin?" Dedi Namjoon. "Başkanlık korumaları yeterli olur diye düşündüm. Ben kalabalık gelmedim zaten" diyebildim. Namjoon'un adamları bizi karşılayıp arabaya bindiğimizde etrafa baktım. Önce kapıda benim adamlarımı öldürüp sonra içeri saldırdıkları belli oluyordu. "Jimin'i almasının amacı ne ki?" Dedi Namjoon kendi kendine konuşur gibi etrafına bakınırken.

"Pazarlık yapmak" dediğimde Namjoon bana döndü. "Ne isteyecek?" Dedi. Hiç bir fikrim yoktu. Neresinden bakarsam bakayım mantıklı gelmiyordu. Şimdi istediğini versem de sonra onu öldürürdüm. Namjoon'un çalan telefonuyla dikkatim dağılmıştı. "Sıkıştırın orada, Jimin arabada ateş etmeyin " dedi. Bana döndüğünde "Helikoptere binmek için boş bir araziye gidiyormuş. Kore'den çıkarmak isteyecek" dedi.

Demek şantajı uzun vadeli düşünüyordu. O anda anladım Jimin'i öldürmemesinin sebebi onu yaşatıp bana işkence yapacaktı. Onu canlı tutup konseye ve bana her istediğini yaptıracaktı. Jimin'in ölüsü bir işine yaramazdı. Ama eğer onu Kore'den çıkarırsa bulmam çok zor olacaktı.

"Hızlı ol" diye önümdeki şoföre bağırdığımda Namjoon koluma dokundu "Hyung yeri belli zaten merak etme, Dongmin orada" dedi. Ama içim içime sığmıyordu. O an farkettiğim şeyle iki kat strese giriyordum. Bugün Jimin'in ne ilk kaçırılması olacaktı ne de çocuklarımız için endişelendiğimiz ilk gün olacaktı. Biliyordum bunun devamı gelecekti. Çünkü bu hayatta güç herkesin almak istediği tek şeydi. Zaten bu yüzden Jimin'le çocuk yapmayı en başında istememiştim.

Boş arazi gibi bir yere geldiğimizde "Öfkeyle yanlış bir şey yapma Jimin'in canını tehlikeye atarsın" dedi Namjoon. Ama onu dinlemeden arabadan fırladım. Dongmin, kaçış için hazırlanmış helikopterin önünde duruyordu. İleride Genji'nin de arabasından indiğini görebiliyordum. Hızla o tarafa gittiğimde arabadan inen Lau Chin Wan'ı görebiliyordum. Jimin yoktu.

Yaklaştığımda herkes birbirine silah doğrultmuştu. "Yaklaşırsanız arabayı havaya uçururum" dedi Lau Chin Wan. Silahını arabanın benzin deposuna tutan bir adamı vardı. "Silahlarınızı indirin! Helikopterin önünden çekilin" dedi.

O sırada arabaya baktığımda Jimin'in arka koltukta sarı saçlarını gördüm. Hareket etmiyordu, ona bir şey yapmış olabilir miydi? Yaşadığını hissediyordum ama hareketsiz olması beni korkutuyordu. Kendi kendimi sakinleştirmeye çalışırken Lau Chin Wan'ın  tam karşısına geçtim. "Gitmene izin vereceğimi mi sanıyorsun orospu çocuğu?" Dedim tam gözlerine bakarken.

Faith • YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin