Faith • Yoonmin

5. Dikkat et de altımda yalvaran sen olma vita.

Dikkat et de altımda yalvaran sen olma vita.

Başkanla görüşmemiz sandığımdan iyi geçmişti. Otelin alanlarını gezdirdikten sonra hazırlattığım ofiste yemek yemiştik. Jimin, sanki geçtiğimiz tüm hafta benimle beraber çalışmış gibi Başkan'a gösterisini yapmıştı. Bir de sanki kediyle köpek gibi kavga etmiyormuşuz gibi benim çalışkanlığımı övüp durmuştu. Ben ise onu övmeyip telefonlarıma dönmediği ile ilgili dalga geçtiğimdeyse gülümseyip masanın altından bana bir tekme atmıştı. Başkan bunu fark etmemiş iyi anlaştığımız için mutlu olup gülümsemişti. Sonra da oldukça memnun olduğunu ikimizle de gurur duyduğunu büyükbabam gibi çalışkan olduğumu söylemişti.

Başkan'ı uğurladığımız sırada Jimin'in kalacağını ve sabah ki kesilen anımıza döneceğimizin hayalini kursam da Jimin başkanla birlikte gideceğini söylemiş akşam davette görüşürüz demişti. E bana da avcumu yalayıp eve dönüp hazırlanmak düşmüştü.

Eve döndüğümde hala evimde olan Taehung'un yanına Jungkook, Jin ve Namjoon eklenmişti. Kapıyı kapatıp salona girdiğimde sanki kendi evleri yokmuşçasına hepsi salonumdaki koltuklara yayılmış yemek yiyip gülüşüyorlardı.

"Yoooongiiiiii hoş geldin. Bizde az önce döndük tatilden" dedi Jin ve hemen kalkıp boynuma atladı. "Sana sevdiğin viskiden aldım. Hadi otur yemek ye." diyerek devam etti. Daha merhaba demeye fırsat kalmadan Namjoon'da hevesle kalkıp sarılmıştı bana. 

Arkadaşlarım böyleydi işte, hepsine zaman zaman kötü davransam da her zaman beni düşünürlerdi. Benim göremediğim yumuşak kalbimi gördüklerini söylerlerdi. Yanlarına katılıp Jin'le Namjoon'un tatil hikayelerini dinlemeye başladım. Birkaç saat sonra saati fark edip ayaklandım.

Yardım yemeğine, Namjoon ve Taehyung'un da konsey işlerinden dolayı katılması gerekiyordu. Akşam arkadaşlarıyla takılacağını söyleyen Jungkook'un kıskanç sevgilisi Taehyung, hemen gitmek istemediği üzerine boş bahaneler sunumunu yapmaya başlamıştı. Aklınca gelmeyecek ve Jungkook'un arkadaşlarıyla buluşmasını baltalayacaktı. Ama tabi Namjoon kuzeninin kafasına bir tane geçirmiş, çabuk kalkmasını yoksa ailesine durumu açıklayamayacağını söylemiş ve sürükleyerek onu evden çıkarmıştı. Sonra Jin'le Jungkookta arkalarından çıkmıştı.

****

Yardım gecesi, Seul'un eski tarihi binalarından birinde gerçekleşiyordu. Ülkenin saygın iş adamları ve konsey üyeleri, bağışlarını yapmak için bir araya gelmişti. Otelin ihalesini aldığımdan beri Jimin sayesinde hiçbir yere katılamamıştık. Benim içinde iyi bir fırsattı.

Mekana Taehyungla beraber adımlarken delta babam yanımıza gelmişti. Jimin görünürde yoktu. Kim ailesi ve Min ailesi için bir masa ayrılmıştı. Masamıza geçerken gözümle sürekli mekanda onu arıyordum. Kurdum onu görmek için hevesliydi. Taehyung yanımda oturmuş somurtuyor, Namjoon yeni eşi Arinle tebrikleri kabul ediyor ve sahte gülücükler saçıyordu. Jimin'in yanımda oturup benimle kameralara görünmesi ve basına röportaj vermesi gerekiyordu.

Bir süre sonra basın bir anda kapıya yöneldi. Flaşların artmasıyla başkanın geldiğini anlamıştık. Dikkatlice kafamı kapıya yönelttiğimdeyse gördüğüm manzara yine kanı beynime sıçrattı.
Başkan önden yürürken arkasından Jimin ve Lee Dongmin geliyordu. Elimdeki bardağı sıkarak patlatmama az kalmıştı.

Alfa Lee Dongmin, Lee ailesinin varisiydi. Babası gibi safkan bir alfaydı. Kendisiyle çocukluğumuzdan beri düşmandık. Konseyde her işimi baltalar, sürekli benim hakkımda yanlış haberler yaptırarak gözden düşmem için elinden geleni yapardı. Ailelerin tek varisi olmamız nedeniyle de ileride muhtemelen başkanlık için yarışacaktık. Dongmin'in safkan Alfa amcası, Jimin'in halası Vita Park Harin ile evlendikten sonra güçleri çok artmasa da Jimin'in As üye delta babası öldükten sonra As üyelik Harin'e geçmişti. Park ailesi artık Leeler tarafından yönetilir hale gelmişti. Lee ailesi her yere sızıyordu. Harin'in kızı Arin'in Namjoonla evlendirilmesi de Kim ailesine sızmak içindi. Yavaş yavaş bütün ailelere sızıp gücü ele geçiriyorlardı. Jimin'de tabi Amerika'da fink atarken ailesinin kontrolünün Lee ailesine geçmesini pek umursamış görünmüyordu.