GÖLGELERİN DIŞINDAN

54 9 7
                                    

YENİ SEZON- GÖLGELERİN DIŞINDA

İmparatorluğun başına gelen kıyametten sonraki ikinci gündü ve saldırılar hala devam ediyordu. Yetkililer arasında halihazırda savaşın içinde olduğumuz (veya olup olmadığımız) konusu tartışılıyordu ve imparatorluk kurumlarının hemen hemen hepsinde bir telaş kendini göstermişti. Eğer bu saldırılar savaşı başlattıysa, İmparatorluk harp süresi boyunca alabileceği en derin yarayı zaten harbin ilk bir kaç saatinde beklenmedik bir şekilde almıştı. Bakanların neredeyse tümü bu yüzden henüz bir savaşın içinde olunduğunu en azından halka açıklamamanın gerektiği konusunda hemfikir olmuşlar ve tüm dikkatlerini arda kalan ekonomik ve askeri güçlerini çıkabilecek olan isyanlar üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanma fikrini geliştirmişlerdi çünkü saldırılarını gösteren ama kendini göstermeyen düşmanların nerede olduklarını bile bilen yoktu, İmparator dahil.

Henüz iki gün önce İstihbarat amirinin kellesini savaş oturumunu yaptığı masada hiç düşünmeden almıştı, bu beklenmedik ve ayarsız hareketinin sonucunda da istihbaratın başına birisini geçirememişti. İşte tam bu noktada, babam Amir Al Fluxar olaya dahil oluyordu; yeni istihbarat başkanı olarak...

Babam galaksi içindeki en zengin iş adamıydı ve bana kalırsa Vekil'den sonraki ikinci en zeki adamdı. Ne babasından bir miras almıştı ne de bir soygun planlamıştı, tüm servetini satranç oynar gibi piyasalarda hamleler yaparak kazanmıştı ve her zaman mirasyedi olmaması ve soygunculuğa başvurmaması ile övünürdü. Ben anne ve babamın tek oğluydum ve bana her zaman gençlik hikayelerini anlatırdı. İşin doğrusu onun bu serveti böylesi kısa bir gençlik döneminde kazandığına inanmıyordum ama bunu annem onayladığında aklımda hiçbir soru işareti kalmamıştı, annem benim için dünyada güvendiğim tek kişiydi.

Babamı çocukluğumda çok severdim ama asla güvenmezdim, Robb'a da öyle. Annem hakkında ise böyle bir şeyi bile hiçbir zaman düşünmedim. Şimdi, babamın şirketi Astroflux'taydım, en yetkili dördüncü kişi olarak... Birinci derece yetkili olan tabii ki babamdı, ikinciyse Aeliana Vega ve üçüncü olan ise onun gizli sevgilisi Malik Solis.

Bu ikisinin sevgili olduğunu bilen tek kişi bendim. Şirkete gelip gittiğim neredeyse her günün rastgele bir anında ve rastgele bir odasında onları iş üstünde yakalıyordum. Bu benim dikkatimin çok yüksek olması ile alakalı değil onların çok dikkatsiz olmasıyla alakalıydı ama aynı zamanda onları sadece benim yakalıyor olmam da sanırım kaderin espri anlayışıydı.

Şirkete Vekil'in ısrarı, aslında daha doğrusu emri, ile girmiştim ve babamı buna ikna etmek çok kolay olmuştu çünkü o her zaman beni şirkette istiyordu. Kendimi bu zamana kadar tüm bu zenginlikten soyutlamamın tek nedeni babamın günahlarına ortak olmak istemememdi çünkü vicdanım bu yükü asla kaldıramazdı. Babam, tüm o köle haline getirilen halkların Nivalis denen buz cehennemine götürülmesi fikrini ortaya atan kişiydi ve bu sayede serveti piyasada yaptığı işlerin etkisinden kat ve kat daha fazla olacak şekilde arttı, ben ise ondan hep nefret ettim. O, mirasyedi olmamakla övünürken servetini sivillerin kanı ile inşa etmekten gurur duyan ahlaksız bir adamın tekiydi. Bugün tüm gün böyle saçmalıkları düşünüyordum çünkü burada tam olarak ne yapabileceğimi bilmiyordum ve Vekil henüz bana yeni bir görev vermemişti. Bir süre sonra düşüncelerime son vermek için bu beyaz ve parlak şık odamın ortasındaki konforlu beyaz sandalyeme oturdum ve cam yapılı siyah masamın üzerine benim için bırakılmış olan gazeteleri incelemeye karar verdim, iktisat mezunu olduğum için genellikle ekonomik yıkım ile ilgili haberler önüme getirilse de aradan daha siyasi olayları buldum ve onları okudum.

Bouphon adlı adını bile hiç duymadığım küçük bir gezegendeki Etherbank saldırısı ile ilgili bir havadis merakımı çekti ve okumaya başladım.

Yıldızlar Altında DevrimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin