2

2.7K 349 285
                                    

Hi babyss nasılsınız?

Uzun olur mu bilmem ama aklıma yattı konusu, umarım hoşunuza gidiyordur.

Oy ve yorumlarınızı unutmayınız plss

Hadi başlayalımm




Jungkook'tan

Hyunjin'in doğum günüydü bugün, benim evimde yapmaya karar vermiştik. Felix onu oyalarken ben bütün hazırlığı bitirmiş ve onunda birkaç arkadaşını çağırmıştım. Birkaç dediğime bakmayın, salak insan dolu şuanda bahçem.. Her şey Hyunjin için Jungkook! Kapı çaldığında açtığım gibi Hyunjin hemen bana sarıldı.

"Ben geldim! Sana da tişört aldım biliyor musun? Çok g-bir dakika burası neden böyle?"

İlerletip bahçeye götürdük, herkes hep bir ağızdan doğum günün kutlu olsun diye bağırırken Felix hızlıca mumları yakarak pastayı getirdi.

"Doğum günün kutlu olsun"

"Ama ben ağlarım ki.. Ağlıyım mı ben şimdi?"

"Ağlama ağlama, üfle hadi"

Üfleyerek bana döndü büzülü dudağıyla ve sarıldı sıkıca.

"Dünyanın en iyi abisisin sen"

"Sende dünyanın en iyi minik kardeşisin"

Saçlarını karıştırıp geri çekilerek küçük kutuyu ona uzattım, ne zamandır istediği ayakkabıları almıştım. Gözlerini kocaman açıp omzuma vurdu.

"Yuh ama! Bende aldım bugün bunun beyazını, sağol!"

"O zaman geri ver?"

"Nah veririm! Benim o!"

Kahkaha attım ve geri çekilip diğerleriyle hediyeleşmesini izledim bir süre, gerçekten gurur duyuyordum onunla. Çok zor zamanlar geçirmişti, annesinin ölümünden iki gün geçmemişken babasınıda kaybetmişti. Şimdi iyi olması çok iyiydi, aynı kendi kardeşim gibi seviyordum onu. Kenarıda çekingence duran, kahve eşofman ve beyaz kazaklı bedene bakarak dudağımı dişledim. Hala kızgın mı acaba bana? Neden bu denli takılıyordum bilmiyordum, sadece bilmiyorum işte kızmasını ya da benden nefret etmesini istemiyordum.. Maskesini takmıştı yine, bu sefer kapşonu ya da şapkası yoktu ama. Sarı saçları bukleler halinde hafif kıvırcık bir şekilde alnına dökülürken düzelterek insanlara bakmaya devam etti ki yanına ilerledim.

"Merhaba?"

Bana bakıp kaşlarını çattığında kıkırdadım, korkutucu değil şirin duruyordu..

"Hala kızgın mısın bana? Özür diledim ama?"

"Kızgın değilim"

"Neden çattın o zaman kaşlarını?"

Omuz silkip tekrar çattığında kahkaha attım, gerçekten çok şirin!

"Korktun demi benden?"

"Ha? Kaşlarını çattın diye mi?"

"Hmhm"

"Evet korktum"

Kıramıyorum onu, belli ki gerçekten masum..

"Korkma tamam, kızmadım"

Kıkırtılarla saçlarını düzelttiğinde mırıldandım.

"Kaç yaşındasın?"

"23,sen?"

"25"

Gözlerini kocaman açıp şaşkınlıkla konuştu.

Love/Rain Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin