4. Bölüm

4.1K 67 8
                                    

Sonunda pazartesi olmuştu. Pazar günü o kadar monoton geçmişti ki tüm günümü sadece kitap okumakla geçirmiştim. Şu anki dersimiz felsefe ve ders boş, sınıfı susturup Emre hocaya gidip dışarı izini almam gerekli. Ayağa kalktım ve elimi sıraya vurdum, ardından yüksek sesle konuşmaya başladım. "Arkadaşlar eğer o çenenizi kapatıp sessiz durursanız Emre hocaya gidip dışarı çıkmak için izin isteyeceğim. O yüzden şu sesinizi kesin!" Sınıf tekrarına kalmanın en kötü yanı buydu. Herkes üniversiteye giderken ben sınıfta kalmıştım. Sınıfta sonunda sessizlik oluşunca Emre'ye gitmek için sınıftan çıktım. Aşağı indim ve kapıyı tıklayarak içeri girdim. "Merhaba hocam."  Gülümsedim, biraz tatlılık yapmanın kimseye bir zararı dokunmaz sonuçta. "Merhaba Nefesciğim bir problem mi var?" "Yo hayır, sadece ilk 2 dersimizin boş olduğunu ve dışarı çıkmak istediğimizi söylemek için geldim." Gözlerime birkaç saniye baktı. Ardından ayağa kalktı ve yanıma geldi. Ne yapmaya çalıştığını çözemiyordum. "Pekâlâ gidelim o hâlde." Kapıdan geçerken yan dönmek zorunda kaldım. Bu seferde kalçamı sürtündü bacağına. Hay ya! Neden bu kadar dar ki bu kapı? Emre bu temastan fazlasıyla etkilenmiş olacak ki gözlerini sıkıca yumduğunu ve tekrar açtığını gördüm. Bundan rahatsız olmadım, hoşuma gitmedi fakat rahatsız olmadım. Birlikte sınıfa geldiğimiz de herkes ayağa kalktı ben ise yerime oturdum. O gelince sınıfta bir sessizlik hâkimdi. Sık sık bana bakıyordu, sürekli göz göze geliyorduk. Bir daha göz göze gelmemek için başımı eğdim ve kitap okumaya başladım. "Biraz daha sessiz olup, sesinizi alçatmayı öğrenin. İlla ki azar mı çekelim?" Sınıfta çıt yoktu. "Başkan kim?" Yavaşça kafamı kaldırdım, ardından da el kaldırım. "Benim." Bana bakıp derin bir nefes verdi. "Susturmaya çalıştım, sessiz olmalarını söyledim aslında. Fakat susmamakta ısrarcılardı." Hepsi benden nefret ediyordu, emindim. "Yoklamanızı 2. Saat alacağım. Çıkabilirsiniz. Nefes sen de odama gel." O bunu söylediğinde nedensizce utandım çünkü 'odama gel.' benim fesat aklımda kötü şeyler uyandırıyordu. Herkes çıkarken sınıfta Emre ve ben kalmıştık. Herkes çıkınca o da yürümeye başlamıştı. Ben ise onu takip ediyordum. Birlikte odasına girdiğimiz de odasında benim kokum vardı. Çikolata kokum öyle etkiliydi ki her zaman kendini belli ediyordu. Ben bunları düşünürken Emre sandalyesine oturmuş bilgisayardan bir şeyler açıyordu. Ben ise onu izliyordum. "Nefes devamsızlığın 10.5 gün olmuş." Ne? Nasıl ya? Yine mi of? Geçen sene sırf bu lanet şey yüzünden sınıfta kalmıştım! 97 ortalama ile devamsızlık yüzünden sınıfta kaldım çok ironik değil mi ama! Eğilip ekrana baktım Emre bana dönmüş başka bir yere bakıyordu. Bir saniye, göğüslerime bakıyordu! Hiçbir tepki vermemeye çalıştım fakat elim yakama gitmişti bile. Emre hafifçe sırıtmıştı. "Dikkatli ol." Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim. "Devamsızlığını silebilirim ancak kimseye söylemezsen yaparım bunu." Böyle bir şey kimseye söylenemezdi zaten. "Tabii söylemem hocam." O devamsızlık işini hallederken ben ise duruşunu dikleştirmiştim. "Hallettim." "Teşekkürler. Çok iyisiniz." Diyebilecek başka bir şey bulamadım evet. Bu onun aklına bir şeyler getirmiş olacak ki festça güldü. "Biliyorum, teşekkür ederim." Ardından yine güldü. "Bu kadar komik olan neydi onu anlamamıştım. Uyuz adam!

Eğer bunu gerçekten okuyorsan lütfen görüşlerini belirt, buna ihtiyacım var. Vote vermeyi de unutma lütfen. İstediğim tek şey biraz da olsa kitleye sahip olup insanları okumaya teşvik etmek. İnsanların keyif alacağı, okurken heyecanlanacağı ve kendini hikâye de hissedeceği şeyler yazmak. Bu arada daha başlangıç da olduğumuz için yavaş ilerliyorum ki hemen oldu bittiye gelmesin iş. Vote verip görüşünü belirtirsen harika olur keyifli okumalar. 💋🎀🫶🏽

Zaaf // VPN ile erişim sağlayın! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin