6. Bölüm

3.6K 53 3
                                    

Zilin çalmasına 4 dakika vardı. Bundan sonraki ders fizikti. Ah! Hayır olamaz. Emre girecek dersimize ve ben o adamdan korkuyorum. Bana karşı bir öğretmen değil tıpkı bir sapık gibi davranıyor. Ağzının ortasına bir tane çakasım geliyor ama biraz da hoşuma gidiyor. Bu ne kadar doğru bilmiyorum ama kendimi durduramıyorum. Onun öğrencisi olabilirim fakat ben reşitim. Çok bir problem görmüyorum...
Zil sonunda çaldığında Sedefle birlikte kantine indik. "Ne alacağız?" Birkaç saniye göz gezdirdim. Kantine en sevdiğim çikolatadan gelmiş! Aslında ben bütün çikolataları severim, ama Caramio benim için bir başka. "Ben Caramio alacağım." "Ben de bir poğaça alayım bari aşırı acıktım. Ve eve gitmemize daha 2 ders var." "Ben de aşırı acıktım ya, acaba bize gelsen de bir şeyler mi yesek birlikte?" Sedef'in gözlerinin parladığını görebiliyordum "Harika olur. Dur da bir istediklerimizi söyleyim. Abi bir Caramio bir peynirli poğaça Nefes sen istiyor musun?" Hayır anlamında kafamı salladım. "Bir de su abi." Kantinci dediklerini verirken ben de parayı uzattım fakat Sedef kabul etmedi. Dostluğumuzun en güzel yanı asla para lafı olmamasıydı. Sedef bana çikolatamı verdi. Kendisi de poğaça yiyordu. Biz bahçe de turlarken Emre dahil birkaç hoca da bahçeyi turlayıp gülerek sohbet ediyorlardı. Hissetmiş gibi ben ona dalınca benim olduğum yere baktı. Ardından bana göz kırptı. Gülümsedim ve utanarak başımı eğdim. Hoşuma gitmedi desem yalan olur. Yanımdaki Sedef fark etmiş olacak ki ağzı açık bana bakıyordu. "Ne? Ne yani hocam bana göz kırpamaz mı?" Sedef güldü. "Nefes Emre hocanın sana Zaaf'ı olduğunu biliyorum." O öyle söyleyince ona her şeyi anlattım. "Nefes bu normal değil! O bir sapık! Seninle bir mesafesi olmalı buna nasıl izin veriyorsun?" Derin bir nefes verdim. "Sedef ben 18 yaşımdayım. Ayrıca 1 ay sonra 19 olacağım hatırlatayım canım!" Sedef başını ovdu. Tam bir şey diyecekti ki zil çaldı, biz de sınıfa çıktık. Herhangi bir şey olmaması için susacaktık. Öğretmenler zili çalmadan göğüsümden sakladığım telefonumu çıkarıp anneme mesaj attım. "Anne çıkışta Sedef bize gelebilir mi?" Çok geçmeden cevap geldi. "Gelebilir tabii, ne yapacaksınız??" "Yemek yiyip ders çalışacağız." "Tamam kızım, yalnız evde içecek yok ben evde değilim siz çıkınca 1 saat uğrayıp gideceğim bugün nöbetçiyim." "Tamamm." Telefonu uçak moduna alıp aceleyle göğüsüme sıkıştırdım. Tam o sırada Emre girdi. Herkes ayağa kalktı. Fakat ben hala telefonla uğraşıyordum. Bunu ayakta yapıyordum. Biraz dikkat çekiyordum. Emre de görmüş olacak ki bana merakla bakıyordu. Ne bakıyorsun be adam? Başkasına baksana! Hay Allah'ım. Sonunda bakışlarını benden çekip konuşmaya başladı. "Herkese merhaba çocuklar, beni zaten tanıdığınızı biliyorum O yüzden çok uzatmadan hemen dersimize geçelim. Bu arada 1. sınavlarınıza baktığımda rezalet olduğunuzu gördüm sınavınıza bu kadar az kalmışken çok vurdumduymaz davranıyorsunuz." Haklıydı adam. Ama okulun en kötü şubesinden ne beklersin ki? Emre ders anlatırken dikkatle onu dinliyordum. Diğer hocadan kat kat kat guzel anlatıyordu. Onu bir kez süzdüğümde göz göze gelmiştik. Hafif dar siyah bir gömlek altına ise kumaş pantolon gitmişti. Kasları çok belli ediyordu kendini. Hay maşallah kıçı da çok güzeldi ve bacakları kalındı. Esmerdi, el ve kol damarları ayrıca uzun boyu onu çok çekici yapıyordu. Onun için deli olan kız öğrencileri ona hayrandı. Şu an ben de ona hayran kalmıştım ama sürekli adamın dibinde dolanmıyor, hatta uzaklaşıyordum. Hayat işte, onlar sadece biricik çok yakışıklı öğretmenlerinin hayalini kurar ben yaşarım. Aslında yaşamıyorum, biraz abarttım sanırım. Kendi kendime güldüğümde Emre bunu fark etmiş olacak ki o da güldü. Herkes yazı yazarken o oturmuş beni seyrediyordu. Bu biraz rahatsız hissetmeme neden oluyordu, hatta sınıftaki birkaç andavalın Emre'nin bana olan ilgisini fark ettiklerini söyleyen konuşmalarını duymuştum. Açıkçası ben reşitim, ve bu benim son yılım. Pek giren çıkan olmaz bana. Tahtadaki yazıyı yazdım. Emre ayağa kalkıp örnek bir soru yazdı. Yaklaşık 5 dakika boyunca soruyu çözmeye uğraştım. Sedef zaten umutsuz vakaydı. Sayısal olmasına rağmen fiziği berbattı. Ben ona defalarca kez senin alanın sözel desem de dinlemedi eşit ağırlık seçti. Ben dahil bir kişi soruyu çözememişti. Emre ona yardım ediyordu. "Soruyu çözemeyen var mı?" Yavaşça el kaldırdım. O ise seve seve yanıma gelip dibime kadar eğildi. "Sana özel ders vermem gerek anlaşılan, bu kadar basit bir soruyu bile çözemediysen fazlasıyla ihtiyacın var demektir. Bir ara odama gelirsen hallederiz." Bunu sadece benim duyabileceğim bir şekilde söylemişti. "Pekâlâ ama sizi delirtebilirim." Güldü. "Ben zaten sana deli oluyorum Nefes." Sınıfta herkes kendi arasında bir sohbete dalmıştı. Emre de bana soruyu anlatıyordu. Soruyu çözünce geri çekildi. Bir dersi bu şekilde bitirmiştik. Teneffüste sadece kitap okudum. Sedef ise uyudu. Tekrar derse girdiğimiz de Emre bize sınava hazırlık testleri getirmişti. Herkese kağıtları dağıttıktan sonra soruları çözmüştük. Birkaç soruyu ben çözmüştüm. Ona dersinde iyi olduğunu kanıtlamıştım böylece. Ne var yani basit değil de zor soruları çözebiliyorsam? Bir ders de böyle geçince sonunda çıkış zili çalmıştı. Anahtarım çantamda mı diye kontrol ettim. Çantamdaydı. Anahtarı elime aldım Sedef'in koluna girdim. "Uyuyor rolü yaptığımda konuştuklarınızı duydum Nefes." Pis pis sırıttı. Ben ise birazcık utanmıştım. Hem de en yakın arkadaşımdan! "Bana olan ilgisi hoşuma gitmiyor değil, ama biri öğrenirse rezil olurum." Sedef ters ters baktı. "Saçmalama Nefes, sen reşitsin. Evet ilk yargıladım ama mantıklı düşününce gayet normal geldi. Üstelik üniversiteye gideceksin! Bir şey olmaz bunu dert etmemelisin. Ha eğer reşit olmasaydın problem teşkil ederdi fakat yaşlarınız o kadar uzak değil." Yine haklıydı. Sedef her zaman haklıydı. Çok mantıklı konuşmuştu yine. Ama gerçekten öyle. Benim korktuğum şey o bana yanlış bir şey yapar veya söylerse ve bunu biri görürse ne olacağıydı.

Zaaf // VPN ile erişim sağlayın! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin