BÖLÜM 8

70 5 1
                                    



"Yüzümüzdeki maskeler teker teker düşüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yüzümüzdeki maskeler teker teker düşüyordu. Perde tekrardan aralanıyor asıl oyuncular devreye giriyordu. Sahne 4: Rose Parker tehlikenin ana terimini anlat!"

Run Boy Run - Woodkid


Perla'nın dizlerinde yatarken -sahte- ormanda yaşadıklarımı zihnimden atamıyordum.

Victor'la hiç konuşmadan malikaneye dönmüştük. Buradan çıkış yolumuz gerçekten yoktu. Günlerce bu evden çıkmak için çırpınışlarımıza sesini çıkarmayan şeytanı daha iyi anlıyordum. Artık ona adam sıfatını kullanmaya dilim varmıyordu, çünkü o gerçekten şeytandı. Kapının önünde kimseyi bulamayınca açık demir kapıdan içeri girmiştik. Perla sessizdi. O lanet havayı bir tek onunla ben içimize çekmiştik. Kimse bize soru sormuyordu bizde anlatamıyorduk.

Olanları unutmak zorundaydım.

Artık canım daha önemliydi. Ve bu salonda duranların hepsi de bunun farkındaydı.

Perla dağılan örgülerimi okşayarak beni sakinleştirmeye çalışırken dudaklarının arasından kendi uydurduğu dualarını fısıldıyordu.

"Yolun sonuna geldik" dedi Otis sıkıntıyla.

Gözlerimi halıdan çekmedim.

Şu an yolun sonunda değildik. Ama olacaktık.

"Nasıl soktular bizi bu geçide anlamıyorum" dedi Leo. "Halbuki yolu izleyerek gelmiştim. Tabelalar hep duruyordu."

"Yolculuk ettiğin araç bir zaman sonra farlarını söndürmüş müydü Leo?" diye fısıltıyla sordum. O gün bindiğim araç bir zaman sonra arabanın farlarını söndürmüştü, bende yakınlaştığımız için söndürdüklerini sanmış konuyu irdelememiştim. Bazen keşke kelimesinden nefret ediyorum. Keşkelerimiz olmasaydı yaşar mıydık?

Leo'dan birkaç saniye ses çıkmadı. Düşünüyor olmalıydı. "Evet söndürmüştü" dedi "neden sordun?"

Gözlerimi yukarıya doğru kaydırdım. Uzandığım koltuğun kolunda oturuyordu. "Çünkü sığınağın kapısından geçtik." Kaşları havaya kalktı. "Görmemizi istemediler ve bu yer yerin altında değil ..." geri halıya baktığımda, "Buraya gelirken yokuştan inme hissiyatını hissetmemiştim. Sadece düz devam ediyorduk. Büyük ihtimal koca tuğla kapılı bir tünel veya sığınaktayız" dedim.

Bu kadar büyük bir alan nasıl inşa edebilmişti?

"Küçük iblislerim evinize tekrardan hoş geldiniz."

İğrenç sesi içimi ürperttiğinde Perla'nın dudaklarından korkunun nidaları dökülmüştü. Saçımı okşayan eli durunca bu sefer ben onu rahatlamak için dizini okşadım.

BUL YA DA ÖLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin