BÖLÜM 11

78 7 0
                                    

"Gel zaman, yaşa zaman, ölme hiçbir zaman. Yenile ruhunu. Kaç şeytandan ve düşmandan. Ölümün ne demek olduğunu göster onlara. Ve sonra...şıp şıp şıp. Kan damlaları doluyor canavar. Saklandığın delikten çıkma vaktin geliyor."

Prom Queen - Molly Kate Kestner

                                    BÖLÜM 11

Karanlığın ateşli zincirleri; ellerimi, kollarımı bağlamış beni bir kukla gibi şekillendiriyordu. Atacağım adımı o belirliyor, söyleyeceğim kelimeleri o seçiyor aciz ruhumu ölüm terazisinde tartıyordu. Onun hoşuna gitmeyen olay örgüsü olduğunda beni cezalandırıyordu. Ateşte harladığı zincirini bedenime kırbaç etkisi yaratıyordu. Çığlıklarımla dışarıya feragat eden nefeslerim bir hortum gibi etrafımda çember oluşturuyor, benim sesim bana ızdırap veriyordu. Bağırmak, ağlamak faydasızdı. Kuklacım yavaştan bana sahip olduğunu bana gösteriyordu.

Ben ölsem bile.

Cehennem çukurundan yukarıya tırmanışlarım sonuçsuz kalıyordu. Bacaklarıma, kollarıma ve gövdeme sarılan zebaniler onlara arkadaşlık etmem için beni aşağı çekiyor, çamur alevlerin içine sokmak istiyorlardı. Alevli zincirin, kemikli deri parçası ellerin zulmünden kurtularak zafere ulaşacağım vakit ateş çamurundan bir el tutuyor omuzumu. Olayı idrak edemeden beni tutana baktığımda belirsiz bir gölgenin bu cehenneme tezat mavi gözleriyle bakışıyorum.

Efendilerini gören zebaniler dizlerinin üzerine çöküp ona itaat ettiler. Mavi göz bana yaklaştı. Tek dizimin üzerine çöktüm, boynumdan aşağı sallanan zincirin ucunu tutup havaya kaldırdım. O benim efendimdi, benim kuklacım, benim tanrımdı.

"Gün, senin ateşinin dans günü." Zincirimi tuttu, ucunu bir kez daha boynuma dolayıp başımı kaldırdı. "Ateşini harla ve cehennemi dünyaya sal. Çünkü cennet..."

Tanrımın elinde tuttuğu zincirin ucunda kızıllarımın parıltısını görüyorum.

"...bir ruh bile misafir edemeyecek"

Ve tanrı kabul etti kulunun sözlerini.

"Dünyayı cehenneme çevir Rose" kaba büyük elleriyle tüm yüz çevremi sardığında baş parmaklarıyla gözlerimi kapattı. "Tanrının gerçek kudretini onlara göster. Günahkarları cezalandır!"

"Tanrıda bir günahkâr mı?" dudaklarımdan dökülen fısıltılar tanrımın bana yaklaşmasını sağladı.

"En büyük günahkârlar tanrıdır, Rose"

Tanrı ve şeytan anlaşamayan iki sevgili. Biri düzen oluştururken bir diğeri düzeni bozmayı seviyor. Tanrı yaratmayı ve öldürmeyi severken şeytan ölümü seviyor. Peki o zaman asıl şeytan kim oluyor?

Ben mi, yoksa tanrı mı?

Ya da asıl tanrı kim?

O bendim.

...

Düşüncelerim, şeytanla yaraşır bir hale geldiğinde gerçekten ben bir şeytan mı oluyordum? Bir zamandan sonra ölümden zevk almaya başlarsam ona benzer miydim? Ya da bir tanrı gibi günahkarları cezalandırıp öldürmeli miydim? Rüyamda hayır rüya değil bilinçaltımda gördüğüm bir filim sahnesi gibi kısa kayıt bana neyi anlatmak istiyordu? Tanrı, ben ve şeytanlar bizler neyi döngüsünü yaşıyorduk ve daha da önemlisi ben bu olay örgüsünün hangi noktasındaydım.

Oradaki ben değildim. Kızıllarımın asıl sahibiydi. O tanrı diye itaat etti mavi gözlüye taparcasına bakan, zincirlerini onun eline veren kızıl gözlü şeytan... ben değildim. Ben tanrıda değildim ben o bedenin vücudunu saran alevli zincirdim.

BUL YA DA ÖLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin