11.bölüm"Yangın."

156 7 0
                                    

Trevon ağzına tıkıştırdığı kuruvasanın paketini avcuyla buruştururken bir yandan yola bakıyordu. Üstünde kırmızı-beyaz bir kapşonlu vardı. İri elleri direksiyonun üstünde mekik dokuyor, ara sıra esniyordu. Arabanın kapısının açılıp kapanmasıyla söylenmeye başladı. "Nihayet, nerede kaldın?" diye sorduğunda başını sağa çevirdi ve gözleri yuvalarından çıkacakmışcasına büyüdü. "Siktir!"

Pavel gülümseyerek belindeki gümüş revolveri çıkardı. "Sür bakalım." Trevon şaşkınlığını atarak direksiyona döndüğünde yutkundu. Pavel küçümser-çarpık gözlerle onu süzüyordu. Üzerinde siyah-deri bir trençkot vardı. Kumral saçlarının lüleleri alnının üstüne süzülerek yumuşak bir görüntü oluşturmasına rağmen yüz hatlarındaki şeytani eda bu karizmayı ürkütücü bir havaya devrediyordu. "Ne kadarını biliyorsun?"

"Roshan ile ortak geçmişinizin tamamını." Omuzları hafifçe oynamış ve gözlerini yoldan ayırmamıştı.

Pavel silahı ileri-geri çevirdi. "Nasılmış?" diye sordu. "Geçmişimiz?"

"Ona zorbalık yapmışsın. Öldürmeye çalışmışsın yangın falan."

Pavel ela gözlerini kıstı. "Hikâyeyi eksik anlatmış." dedi imayla. "Ben ona kalacak bir yer verdim." Sesinde bariz bir küçümseme ve perdesiz bir kin vardı. "O ise hırsızlık yaptı."

Trevon ona yandan bir bakış attı. Aklında belindeki silaha yeltenmek ve seri bir şekilde hareket etmek vardı. "Annemin mücevherlerini çaldı." dedi donuk bir sesle. "Onlar annemden kalan son eşyalardı."
Kaşlarını-omuzlarını öylesine silkti. "O yüzden onu cezalandırmam gerekti."

Trevon gergin ve tetikteydi. "Ne istiyorsun, niye geldin?"

Pavel gözlerini silaha dikti. "O hırsız, hâlâ peşimde dolanıyor. Bu can sıkıcı-sinir bozucu olmaya başladı. Canım sıkılınca çekilmez olduğumu söylerler. O, beni bile geçti."

"Ne istiyorsun?"

Pavel sinsi-şüpheli bakışlarını üstüne konumlandırdı. "Ben ne isteyebilirim, sence?" diye sordu. "Tehdit oluşturmayacak-oluşturtmayacak bir yaşam."

Trevon aniden sağa çektiğinde emniyet kemerleri sayesinde hafif bir sarsılma geçirdiler. "Beni tehdit mi ediyorsun?"

"Senin eski kadının, ismi neydi Nina. Senin hakkında kötü şeyler söylüyor. 'Güvenilmez herifin teki, oğluna bile sahip çıkmıyor.' diyor. Ondan DNA testi istemişsin. O piçin senden olduğuna inanmıyormuşsun."

Trevon direksiyonu sıktı. Büyük-ön dişleri birbirine girdi. Pavel eğlenen bir edayla konuşmaya devam etti. "Ben de, bu adamı nasıl aydınlatsam diye düşündüm. Sonra neden ona belirsizliğini sonlandıracak bir gerçek vermeyeyim, dedim."

Arka cebindeki beyaz zarfı çıkardığında diğer eliyle silahı tutuyordu. "Al bakalım." Trevon anlamaz-kararsız bakışlar attıktan sonra zarfı aldı. Açtığında burnundan derin nefesler veriyordu. Gözlerini sayfada gezdirirken duraksadı. Pavel güldü. "O senin oğlun. Nasıl ihtimal vermedin anlamıyorum. Sana benziyor. Ama onun daha tatlı olduğunu söylemeliyim, uslu bir çocuk. Parlak bir gülümsemesi var."

Trevon uzun-kemikli parmaklarıyla kağıdı kıvırırken saydam halkalar oluşan acı-kahve gözlerini üstüne çevirdi. "Ne istiyorsun?"

"Neden benim küçük ayakçım olmuyorsun?"

"Seni zorba piç!" dedi belindeki silaha yeltenirken. Pavel silahın çıkık ucunu kalın-boğumlu ensesine bastırdı. "Yapma." diye uyardı. "Bu hata olur."

Trevon ellerini kaldırarak eski pozisyonunu tekrar aldığında burnundan soluyordu. Pavel ise rahat ve planlı hareket ediyordu. "Eğer karşımda durmak gibi bir hata yaparsan önce Nina'yı sonra oğlunu öldürürüm. Ve bunu senin gözünün önünde yaparım. Umrumda değil diyorsan iş attığın diğer kadını bulurum. Ve inan bana, ölmek için çok genç ve senin için fazla beyaz."

Sadece SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin