17.bölüm"Birgün mutlaka."

155 6 79
                                    

Angel gün boyu ofisten çıkmamış, kafasında beliren uygunsuz sorularla boğuşmuştu. O kadar düşünmüştü ki zihni çınlamaya ve yeşil gözleri yaşarmaya başlamıştı. Ağırlaşan gözkapakları gerisin geri kapanıyor küçücük kaldığı koltukta yarı uyukluyordu. Pavel'e güveni böyle bir konuda tamdı. Ancak Veronika emin konuşmuştu. Angel'i asıl yıkan şey ise bunun gerçek olabilme olasılığıydı. Kendi içinde fena düşünüyor, konduramıyor ve yakıştıramıyordu. Öte yandan kalbi acıyor, acaba mı demeden edemiyordu. Pavel'in varlığını bilmediği bir oğlu olabilir miydi? Bu düşünce onu yerle yeksan ediyordu.

Hâlâ bir telefon almadığı için ofisin telefonu üç kez çalmıştı. Pavel'le Veronika gelmeden hemen önce konuşmuşlardı. Fakat şimdi ne telefona bakıyor ne de konuşacak ve soracak cesareti gösteremiyordu. Yaklaşık iki saattir koltukta uzanıyor boş boş desensiz, düz duvar kağıtlarını seyrediyordu. Hava kararmıştı. Burnuna dolan okyanus-yağmur ormanları kokusuyla gözlerini kırptı. "Bebeğim, uyuyakalmışsın." dedi Pavel ipek gibi naif bir sesle. "Uykucu." diyerek parmaklarını etli yanaklarına kondurdu.

Angel elini yavaşça kaldırdı. Sağ yanağına uzatmak için parmaklarını kıvırdı. Yeşil gözleri titrek yaşlarla doluştu. "Bugün bir kadın geldi. İsmi Veronikaydı." Kalkmak için başını yastıktan çekti. Pavel ona yardımcı olduktan sonra koltuğa oturup onu kolunun altına aldı. "Bana senden bir oğlu olduğunu söyledi." Pavel şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. "Bebeğim, rüya görmüş olabilir misin, ne zamandır uyuyorsun?" Bir eliyle muayne edercesine ateşine bakıyor, diğeriyle gözbebeklerini kontrol ediyordu.

Angel mutsuzca iç çekti. "Rüya görmedim. Kızıl saçlı, benden uzun ve senin yaşlarındaydı." Tek omzunu silkti. "Birde büyük göğüsleri vardı." Omuzları hüzünle çökerken Pavel yanaklarından tuttu. "Bebeğim, tarif ettiğin biri kim inan bilmiyorum. Hatırlamıyorum da. Ayrıca bir oğlum olması imkansız çünkü senden önce ne evlenmeyi ne de çocuk sahibi olmayı hiç düşlemedim."

Angel koluna elini koydu. Yanağının üstünde gezinen uzun-ince parmakları pak tenine gömüldü. "Haberin olmadığını ima etti."

Pavel onu tamamen göğsüne çekip saçlarının üstünden başını nazikçe okşadı. "Bir çocuğum yok. Tarif ettiğin kişiyi çalıştığım ekip arkadaşıma anlatmalısın. O bize yardımcı olacak, tamam mı? Muhtemelen o herifin işidir."

Angel başını kaldırdı. "Senden şüphe etmedim." dedi açıklamak istercesine. "Sadece buna hazır hissetmedim." Hıçkırdı. "Eğer bir oğlun olsaydı-" Pavel baş parmağıyla yuvarlak çenesini ovuşturup dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Bu ani öpücük Angel'in başını döndürmüştü. "Birgün bir oğlum ya da kızım mutlaka olacak."

Angel ona sinesine sokuldu. Parmaklarını seyrek uzatarak gömleğinin hafif kumaşına asıldı. Burnunu çekti. Göğsü sarsıntıyla inip kalktı. Pavel, "Bu durum artık canımı sıkmaya başladı. O herif hâlâ hayatıma müdahale ediyor. Şimdi ise telefonun yokken bir başkasını tutup aklını bulandırıyor! Çok üzgünüm bebeğim. İnan bana ruh sağlığı eminim ki yerinde değil."

İri elleriyle küçük yüzünü kendine doğru çevirdi. "Bana mesajlarda anlatmadığın herhangi bir şey var mı? Biliyorsun erişim engeli yüzünden hâlâ mesajlara ulaşamadı teknik ekip. Atladığın herhangi bir detay bile işlerine yarayacaktır."

Angel düşünür gibiydi. Eliyle bilinçsizce dudağını kaşıdı. "Sürekli seans gönderdi. Senin hakkında ithamlarda bulundu." Pavel başıyla onaylarken Angel ona kaçamak bakışlar atıyordu. "Bana ilgi duyduğunu söyledi." Pavel'in ela irisleri bir anlığına büyüdü. Sırtını sıvazlayan eli durdurduktan sonra tekrar ileri-geri hareket etti. "Birde bana küçük tilki diyor."

Sadece SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin