Angel eve geldiğinde Kenan peş peşe sorularını sıralamış, endişeli bir şekilde peşine takılmıştı. "Neler olduğunu anlatacak mısın artık?" Angel'in omzundaki baget çanta yerle buluşmak üzereyken eliyle gümüş-zincirli kulpu tuttu. "Baba, çok yorgunum." dedi düşük bir sesle. "Uyumak istiyorum." Odaya geçtiklerinde Angel yatağa oturdu. "Seans falan mı geldi?" diye sordu Kenan. Angel başını onaylarcasına saladı. Sorgu sualden bir an önce kurtulmak istiyordu.
Kenan gözlerini şüpheyle üstüne dikti. "Onu yolladığına göre sen de nasıl biri olduğunun farkındasın, değil mi?" Angel'in yeşil vadilerinden uyku akıyordu. "Baba lütfen." Kenan başını anlayışla salladığında Angel ayakkabılarını çıkarıp yatağa girdi. Kenan başını okşarken biraz daha sakinleşmiş görünüyordu. "Sadece iyi olmanı istiyorum."
"Biliyorum."
Alnından öpüp odadan çıktığı esnada cebindeki telefonu titredi. Ekrana baktığında gözlerini devirdi ve çağrıyı yanıtladı. "Odasında, dinleniyor." dedi pürüzlü bir sesle. "İlaçlarını henüz almadı. Ben biraz dinlensin tekrar yanına çıkacağım." Kenan salona geçtiğinde turuncu fon perdelerinin olduğu alandaki köşe, geleneksel motifli koltuğa yerleşti. "Kızım seni yollamamı istedi, Pavel." dedi tepeden bir ifadeyle. "Benden rica etti." Uzun-derin bir soluk aldı. "Düşünmek istiyor, canı sıkkın. O yüzden günübirlik değil. Bir süre gelme, ortaya çıkma. İnan bana biraz uzaklaşmak ikinize de iyi gelecek." Aniden telefon yüzüne kapandığında göz devirdi. "Manyak herif!"
Bir süre çalışma odasında, makale yazarak kafasını dağıtırken kahve tüketmeye devam etti. Yaklaşık bir saat sonra telefonu çaldığında ekrana göz ucuyla baktı. "Ne var?" diye sordu kaba bir üslupla. Pavel onu duymazlıktan gelerek, "İlaçlarını aldı mı?" diye sordu. Sesinde ilgi ve merak vardı.
"Evet."
Pavel saatine baktı. "Uyumuştur." diye mırıldandı. "Odasına çık." Kenan derin bir iç çekerek yerinden kalktı ve ahşap merdivenleri ağır adımlarla çıkmaya başladı. Pavel direksiyonu tutan diğer elini ritmik hareketlerle kıvırıyordu. "Üstünü açar sürekli, hafif, terletmeyecek bir örtü olsun." Kenan odaya girdiğinde Angel'i derin bir uykuda buldu. Diğer yastığa sarılarak uyumuş ve üstünü alışkanlıkla açmıştı. Kenan telefonu ahşap, aynalı şifonyerin üzerine bırakarak dolaptan daha ince bir nevresim çıkardı. Üstüne yavaşça, dikkatle örttüğünde Angel yorganın altına sokuldu.
Telefonu kavradığında Pavel'in cılız sesi kulaklarını çınlattı. "Ateşini kontrol ettin mi?" Sesinde yorgun, kırgın bir tını vardı. Kenan bir kez daha mavi gözlerini devirdi. "Pavel o benim kızım. Ayrıca ben hekimim. O yüzden kızım güvende ve iyi."
"Kontrol ettin mi?"
Kenan parmaklarını alnında yavaşça gezdirdikten sonra elini yumuşak teninden ayırdı. "Normal."
"Kalın perde kapalıysa yarısına kadar kenara çek." Kenan sormadan ne dediyse uygulamaya koyuldu. Ona söz geçiremeyeceğinin farkındaydı. "Bahçenin ışığı odaya dolsun. Karanlıkta yatmaktan hoşlanmaz." Sesi düşük bir tonlamadaydı. "Saçında tel toka falan varsa bile çıkar. Dönerken başına baskı yapmasın."
"Yok."
"Tamam." dedi Pavel rahatlamış, kuvvetli bir nefes vermiş şekilde. Kenan odadan çıkar çıkmaz boğuk sesinin ayarını toklaştırdı. "İyi geceler, Pavel." Arama sonlandığında Pavel ela gözlerini kapattı. Telefonu aracın içine düşerken titrek-kaba nefesi burun deliklerden dışarı fırladı. Çocuk onu süzdü. "İyi misin?" diye sordu. Yan koltukta oturuyor, endişeli görünüyordu.
"Bir ihtimal." dedi Pavel. "Belki o değildir, Kenan'ın işidir diye düşünüyordum." Hıçkırdı. "Ama öyle değilmiş..." Neredeyse hüngür hüngür ağlayacaktı. "Beni gönderdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sen
Aktuelle Literatur"Kiminle evli olduğunu biliyor musun, küçük tilki?" Angel alayla güldü. "Bir dahiyle." dediğinde hattın ucundaki adam histerik bir gülümsemeyle mırıldandı. "Ben." dedi donuk bir sesle. "Şeytan demeyi tercih ederdim." Angel 4 senedir bir peri masalın...