Yavaşça merdivenlerden inmeye başladım. Dedem benimle konuşması gerektiğini ve kahvaltıya gelmem gerektiğini söylemişti. İstemiyor da olsam indim aşağı. Kahvaltı masasına doğru ilerledim, sandalyemi çekip oturdum. Dedem ve annem kahvaltıya başlamışlardı bile. Umursamayıp ben de bişeyler yemeye başladım. Dedem sonunda çatalını bırakıp konuşmaya başladı- Düğünün için her şeyi hazırladım. O kızın ailesi ile de konuştum. Yarın, annen ile babanın evlendiği düğün salonunda olucak düğün. Pek büyük bişey olmucak bir kaç tanıdık sadece. Burada oturmak istemezsiniz diye sizin için bi ev bile aldım. Düğünden sonra oraya gidersiniz ama beğenmezsen yenisini alırsın tabii. Kıyafetin zaten hazır saç makyaj için yarın birkaç çalışan gelicek seni hazırlıcak haberin olsun. Hepsi bu kadar.
Piç herif her şeyi hazırlamış bide kendi evimden kovuyor beni.
Dedeme cevap bile vermeden yavaşça sofradan kalktım. Dedem arkamdan "Bir gün bana teşekkür ediceksin juliet." dedi. Arkamı dönüp "Sana değil mia' ya teşekkür ediyorum. Beni bu evden, bu aileden kurtardığı için." dedim. Bir an önce odama gitmek istiyordum. Annem arkamdan 'nankör' diye bağırdı. Merdivenlerden çıkarken yanağımdan birkaç damla yaş aktığını hissettim. Hemen elimin tersiyle sildim yaşları. Ağlamanın sırası değildi.
—
Sabah tess' in sesiyle uyandım. Bugün düğün sabahıydı. Hiç heyecanlı değildim. Tamam, biraz heyecanlıydım tabi ama azıcık. Tess' in ince sesini daha fazla duymamak için yatağımdan kalktım. Banyoya girip yüzümü yıkadım. Of bütün yüzüm şişmişti. Tam da günüydi bu şişliğin zaten. Üstümü çıkarıp duşa girdim. Dün iş yerimi arayıp bi kaç gün için çekimleri iptal ettirdim. Mia ile aynı evin içinde bütün gün hiç sıkılmazdım ama galiba biraz korkuyordum. Yok yok öyle bişey olmucak biz gerçekten evlenmiyoruz deyip kendimi rahatlatmaya çalıştım.
Mia' dan;
Gece zar zor uyuyabilmiştim. Çok heyecanlıydım. Cidden bütün her şeyi denemiştim uyumak için. Tabii en son koyunları sayarak uyuyabilmiştim. Sabah da erken kalkıp gerçek olmucak bi evlilik için hazırlanmaya başladım. Uzun bi duşun ardından odama bırakılan kahvaltımı yapmaya başladım. Daha kahvaltım bitmeden bir kaç çalışan gelmişti bile. Bunlardan bi tanesi gelinliğin terzisi, diğeri makyajımla ilginecek birisi, diğeri ise saçımı hazırlıcaktı. Kahvaltımı mecburen yarım bırakıp makyaj masama oturdum. İlk makyaj ve saçım hazırlanıcaktı.
Saat 18.02
Her şeyim hazırdı. Aynada gelinlikli halime bakıyordum. Sabahtan beri pek bişey yiyememiş olmanın verdiği mutsuzlukla Mike'a döndüm. Onun da suratı beş karıştı. "Mike bana yiyecek bişeyler getir yoksa bayılıcam ben" dedim. Yüzü hemen tedirgin bi hal aldı merdivenlere doğru koşmaya başladı. Arkasından ufak bi kahkaha attım. Mike bu evdeki tek dostumdu.
Ayakkabıların verdiği rahatsızlık yüzünden yatağıma oturup topuğu iki metre olan ayakkabıyı çıkardım. Başka ayakkabı kalmamış gibi bu kadar yüksek bi ayakkabı seçmelerine gıcık olmuştum. Kalkıp ayakkabı dolabımı açtım. İçinden beyaz topuklumu çıkarıp giyindim. Bu daha rahattı. Az önce kalktığım yere tekrar oturdum. Bi süre sonra mike gelmişti ama eli boştu. Bişey getiremediği için özür diledikten sonra 'efendim düğün 19.00 da başlayacakmış. Babanız 5 dakika içinde inmenizi söyledi.' dedi. İşte beklenen zaman gelmişti hem aç hem uykusuzdum. Yavaşça ayağa kalkıp derin bi nefes aldım. Mike' a dönüp 'bana şans dile' diye mırıldandım. 'Bol şans efendim. Bugün en güzel gününüz.' dedi. Bunları söylerken mike' ın sesi titremişti ama pek umursamadan merdivenlere doğru yönelip inmeye başladım.
—
Büyük bi salona getirilmiştim. İçeri girip beklemem söylendi. Saati de bilmiyordum ki. Duvarlara bakıp saat aradım ama yoktu. O anda arka kapı açıldı. Karanlıktan kimin çıkacağına merakla baktım, gelen kişi juliet' ti. Siyah kıyafetinin içinde çok zarif duruyordu. Saçlarını arkaya doğru sabitleyip koluna ve boynuna birkaç takı takmıştı. Yanıma gelip 'sen de mi buradaydın' dedi.İki tane sandalye getirip yan yana koyduktan sonra oturup benim de oturmamı bekledi.
Biz daha konuşmaya başlamadan salonun arka kapısı bi daha açıldı. Merakla kim gelicek diye bakarken takım elbiseli bi adam girdi. Kim olduğunu bilmiyordum. Yanımıza gelip "hazırsanız vakti geldi." deyip arkasını dönüp yürümeye başladı. Tabii biz de arkasından gittik ama bu sefer ön kapıya gitmiştik. Kapıyı açmadan önce bize döndü. Benim elimi ve julietin elini birleştirip " el ele girin ve bolca gülümseyin lütfen." dedi ve kapıyı açtı. Juliet ile birbirimize baktık. İkimizde çok heyecanlıydık.
—
- Siz mia hanım, juliet hanımı eşiniz olarak kabul ediyo musunuz?
Kulaklarım çınlamaya başlamıştı. Çok fazla stres olmuştum. Juliet durumu anlamış olacak ki kulağıma yaklaşıp 'iyi misin' diye sordu. Julietin sesi ile kendime az da olsa gelmiştim. Masada ki sudan bi yudum alıp sorulan soruya geri döndüm.- Evet
Salonda alkış sesleri yankılanmaya başlamıştı. Derin bir nefes alıp Juliet e göz ucuyla baktım. O da çok stres olmuş sürekli elleriyle oynuyor ve bacağını sallıyordu. Alkışlardan sonra aynı soru juliet' e de yöneltildi.
-Siz juliet hanım, mia hanımı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
Juliet bacağını daha sert bi şekilde sallamaya başlamıştı. Onun bana yaptığı gibi onu sakinleştirmem lazım diye düşündüm. Elimi julietin bacağına atıp yüzüme hafif bi gülümseme kondurdum. Juliet hemen bana baktı, 'napıyosun' der gibi bakıyordu. Sessizce "sakin ol" deyince önüne döndü ve cevap verdi.
-Evet
-Ben de sizi eş ilan ediyorum mutluluklar dilerim.
Bitmişti işte. Artık evlenmiştim
Bölüm sonu..
Ayy evlendiler sonunda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duman (gxg)
Teen FictionKendisine asılan adamdan kaçmaya çalışırken gazetecilere yakalanan Mia, Juliet ile tanışır