17

183 16 0
                                    

Şarkı önerisi: nerdesin - lotusx


Juliet sabah işe gitmek için erkenden kalktı. Mia hala uyuyordu. Yavaşça yanağına küçük bi öpücük bıraktı. Yataktan kalkıp banyoya doğru gitmeye başladı. Gözleri çok acıyordu. Esneyerek banyoya girip aynaya baktı. Gözleri kızarmış, yüzü gözü şişmişti. Suyu açıp soğuk suyu yüzüne vurdu. Bu uyanmasını sağlamıştı. Duşakabine girip duş almaya başladı. Sıcak su vücudunu yavaş yavaş ısıtırken duvara yaslanıp gözlerini kapattı. Kafasındaki sesler seneler sonra yine uyanmış ve susmuyorlardı.

Saçlarını havluyla kurularken yavaşça kapının kolunu aşağı indirdi. Hala uyuyan sevgilisini görünce rahatlamıştı çünkü onu uyandırmak istemiyordu. Dolabın kapağını açıp giyinmeye başladı. Beyaz bi bluz ve pantolon alıp dolabı kapattı. Diğer dolabı açıp içinden mavi ve lacivert desenli gömlek çıkardı.

Giyinirken aklına dün gece geldi. 'Her şey güzel ilerlerken gecenin içine ettim' diye düşünüyordu. O yıllar aklına gelince hala içi daralıyordu. Dün gece kriz geçirmişti ve bunu psikiyatristine söylemesi gerekti ama o polikliniğe gitmeyeli kaç yıl geçmişti ki? Ya yine ilaçlardan hayalet gibi gezersem, ya mia bunlara dayanamayıp giderse, ya bu sefer iyileşemezsem diye düşünüyordu. Masaya oturdu ve saçını taramaya başladı. Bir yandan da aynadan mia'yı inceliyor ona karşı ne hissettiğini düşünüyordu.

İşi bitince ayağa kalkıp masanın üzerine duran çantasını ve telefonunu alıp kapıya doğru ilerlemeye başladı. Bi anda durdu. Arkasını dönüp mia ya tekrardan baktı. Onu öpmeden gitmek istemiyordu. Yavaşça yatağın yanına adımlayıp mia'nın dudaklarına küçük bi öpücük bıraktı. Keşke işe gitmek zorunda olmasaydım diye düşünerek odadan çıktı.

Kapının önünde motor ile birlikte bekleyen iki yapılı adam görünce max'in hallettiğini anlayıp gülümsedi. Telefonunu çıkardı. Max'i arayıp teşekkür etmek istiyordu. Ama o arama yapamadan telefonu çaldı. Arayan annesiydi. Düğün gecesinden beri görmediği annesi şimdi arıyordu. Açmak istememesine rağmen telefonu açıp kulağına götürdü.

"Efendim anne."

"Alo, kızım nerdesin."
Sesi endişeli çıkıyordu. Juliet bişey olduğunu düşündü.

"İşe gidiyorum anne, noldu?"

"Kızım rüyamda seni gördüm. Lütfen dikkat et içimde kötü bi his var. Bak ne dicem bu akşam karını da alıp gelsene bize yemek yeriz.

"İşe gitmem gerek anne geç dönücem başka bi zaman geliriz. Kapatıyorum şimdi."

"Tamam kızım hoşçakal."

Sesi sıkıntılı çıkmıştı annesinin. Evde yüzüne bile bakmıyorken bi rüyadan etkilenip bu kadar yakın davranması garipti juliet için.

Juliet telefonu kapatıp cebine koydu. Kaskını takıp motora bindi. Annesi umrunda değildi. Aklı hala dün gece geçirdiği krizdeydi. Acaba mia, hakkımda ne düşündü diye sürekli kendine soruyor ama cevap alamıyordu. Derin bi nefes alarak gaza bastı ve evden çıktı.

Soğuk, vücudunun her yerinde geziniyor, vücudunu ürpertiyordu. İleride yanan kırmızı ışığı görünce sağa kırıp diğer sokağa girdi. Yolu  biraz uzatmıştı ama umrunda değildi.

Yol bomboştu. Juliet bu duruma sevinip gaza bastı. Aklındaki sesler bi türlü susmak bilmiyordu, sanki o ne kadar gaza yüklenirse sesleri de o kadar bastırıyordu. Biraz daha bastı gaza juliet. İşte o an olan oldu. Sol tarafındaki yolda bi yük kamyonu gördü. Her şey bir anda gerçekleşmişti. Julietin tek idrak ettiği şey korna sesleri olmuştu.

Juliet kamyonun çarpmasıyla motor ile birlikte cadde boyunca sürüklendi. Kaskı olmasına rağmen yaralar almıştı. Bilinci ise çoktan gitmişti. Sabah vakti cadde, korna sesleriyle yankılanmıştı. Sürüklenen motorun tekerlekleri hala dönüyordu.

Kamyon şoförü arabasından inip tedirgin bi halde gitti yerde yatan bedenin yanına. Ölmüş müydü? Katil mi olmuştu? Ama onun çocukları vardı katil olamazdı. Adam bu düşüncelerin içinde cebinden telefonunu çıkarıp ambulansı aradı.

Her şeyi anlattıktan sonra telefonu yere bırakıp titreyen bacakları üzerine çömeldi. Yerde kanlar içinde yatıyordu juliet. Kollarına camlar girmişti. Belki de bacakları, kaburgaları kırılmıştı. Adam yüzünü ellerinin arasına aldı sıkıntıyla ofladı. O anda çaldı julietin telefonu. Şoför gözlerini açıp etrafa bakınmaya başladı. Julietin bedeninin az ilerisinde duruyordu telefon. Adam telefonu alıp ekrana baktı. Mia. Arayan kişi mia idi. Olduğu yerde gidip gelmeye başladı şoför. En sonunda telefonu açmaya karar verip yeşil tuşa bastı ve kulağına doğru götürdü.

"Alo juliet, niye uyandırmadan gidiyosun ya?"

"Şey.. burda kaza oldu da."

"Ne..Ne kazası kim kaza yaptı. Juli iyi mi?"

"Telefonun sahibine çarptım ben ama gerçekten o çok hızlı gidiyordu benim suçum değil yemin ederim."

"Nerdesiniz siz adres ver bana geliyorum."

...

Mia, julietin elini tutmuş ağlıyordu. Ambulanstalardı, hastaneye gidiyolardı. Tam her şey düzeliyor gibi olurken yine boka sarmıştı. Mia karşısında yatan sevgilisini kaybetmekten korkuyordu. Her şey gibi aşkını da kaybetmekten korkuyordu. Bacakları ve elleri titrerken konuşmaya başladı:

"Juli hadi uyan juli. Sevgilim hadi uyan lütfen beni bırakma."

Ağlayarak yalvarıyordu mia. Gözlerini julietin üstünde gezdirmeye başladı. Kana boyanmış beyaz bluzu, yırtılmış ve bazı yerleri ambulanstaki hemşireler tarafından kesilmiş pantolonu ile yatıyordu juliet. Mia hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Aklından bir sürü düşünce geçiyordu. Hepsi de kötü düşüncelerdi. Mia hem korkuyor hem de kendine kızıyordu. O dağ evinde kalmak istemeseydi bu yoldan geçmiş olmazdı ve kaza olmazdı diye düşündü. İçine büyük bi pişmanlık oturdu.

"Özür dilerim sevgilim benim suçum. Sen bu haldeysen benim yüzümden özür dilerim."




Bölüm sonu..


Juliete nolucak sizce tahminlerinizi yazınnn



.

Duman (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin