someone who cares

39 6 67
                                    

Günler, haftalar ve aylar birbirini kovalamış ve en sonunda ilk senenin ilk dönemi bitmişti , en azından Margaret için daha biteli iki saat olmuştu ve şuan dönemin son sınavını ,hazırlık olmasına rağmen, bitirmenin şerefine arkadaşlarıyla biraz dışarda vakit geçirmiş ve yanlarından ayrılıp yurda dönmek üzereydi. Gitmesi gereken bir saatlik yolu vardı sonuçta.

Margaret yurda doğru yol alırken gelin ben de size arada geçen üç ayda neler oldu onu anlatmaya çalışayım biraz.

Öncelikle Nathaniel ve Margaret, o günden sonra bir daha yüz yüze görüşemediler ama bu bizim vazgeçmek nedir bilmeyen çiftimizi yıldırmadı tabi.

İstisnai durumlar olmadığı sürece günde en az bir kere telefonda konuşuyorlardı , eğer ikisi de müsaitse görüntülü konuşuyorlardı ki bu da tahmin edebileceğiniz gibi çok sık olmuyordu ikisi de yurtta kaldığı için , ve gün içinde sayısını kendilerinin de bilmediği kadar sık yazışıyorlardı.

Şuanki durumu saymazsak tabi.

Dünden beri Margaret'ın içi içini yiyordu çünkü ne yaparsa yapsın Nathaniel'a ulaşamıyordu, mesajlarına da dönmemişti ki bu normalde asla olmazdı.

Kafasında türlü türlü senaryolar kurmamak için kendini zor dizginleyen Margaret ise başta bu durumu biricik sevgilisinin sınavlarının henüz bitmemesine yormuştu ve hatta fazla kafaya takmamak için arkadaşlarıyla fazladan vakit geçirmeyi kabul etmişti ama yine de işler istediği gibi gitmiyordu.

''Keşke ikimiz de aynı üniversitede okuyor olsaydık. Böylece hem seni görür içimi rahatlatırdım hem de bir sorun varsa seni rahatlatmaya çalışırdım.'' diye düşündü Margaret ama bu ilişkileri için en zorlu şey sayılmazdı. En zor kısmını birbirlerine itiraf ederek halletmişlerdi zaten.

Son aramasına da cevap alamayan Margaret artık Nathaniel'ın arkadaşlarından birine yazmayı düşünüyordu ki en sonunda kısa da olsa bir cevap alabilmişti.

özel sohbet

nathaniel: Aramalarını açamadığım için üzgünüm, meraklandırmak istememiştim ama her şey öyle apar topar oldu ki şimdi yazmaya fırsatım oldu.

margaret:
Şuan en önemli şey senin nasıl olduğun , dünden beri ulaşamayınca o kadar endişelendim ki aklıma gelmeyen şey kalmadı. Şuan müsait misin, ona göre arayacağım çünkü.

nathaniel: Sesini duymak bugün için başıma gelen en güzel şey olur. Gerçi,başıma gelen en güzel şey sensin zaten.

Bir yandan biraz rahatlamış ve bir yandan da meraklı bir şekilde aradı genç kız tekrardan sevgilisini.

Gerçi şu kelimeye tam olarak alışabilmiş değildi, böyle kelimeleri kullanmaktansa sevgisini davranışlarıyla , ses tonuyla ve gözleriyle ifade edebileceğine inanıyordu.

Bu sefer Margaret'ın araması tek seferde açılmıştı.

''Alo? Kiminle görüşüyorum şuan acaba?''

''Tüh,kusura bakmayın. Yanlış oldu galiba. Oysaki ben biricik sevdiceğimi arayacaktım. Kapat-''

''Yok yok, doğru aramışsınız. Ben de tam hayatımın aşkından telefon bekliyordum. Eee, ne zaman geleceğini bilemezsiniz sonuçta değil mi?''

Bu üç ayda konuştukları süre boyunca Margaret'ın iyice öğrendiği üç şey vardı :

Birincisi Nath'in alaycı konuşmayı çok sevdiği , ki bu yanını görmeyi sevdiğini inkar edemezdi.

street lamp | hawmitch Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin