Baştan Çıkarıcı Evlılık - NOVEL

Bölüm 198

"İyi. Kendini iyi hissetmediğin için sana çay verdim, o yüzden içmeyi unutma."

Dinleyen hanımlar Cerdina'yı düşünceliliği ve dikkatinden dolayı överken, Leah da teşekkürlerini sundu.

"Ziyafetin tadını çıkar. Buraya kadar gelen misafirlerimizle konuşmam gerekiyor," dedi Cerdina, yakındaki ileri gelenleri gözlemlerken geniş bir gülümsemeyle. "Muhteşem bir düğün kutlaması istiyorsak bugün gayretli olmalıyız."

Ana Kraliçe, toplanan elçilerle konuşmak için Blain'in durduğu yere gitti. Rahatsız görünüyorlardı ama onunla konuştukça ifadeleri daha doğal hale geldi. Kurkanlar hariç.

Ziyafet salonunda bir ada gibi ayrı duruyorlardı. Ziyafete katılmak için gelmişlerdi ama yüzleri o kadar vahşi görünüyordu ki kimse onlara yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Cerdina bile henüz onlarla konuşmaya gitmemişti.

Leah'nın dikkati otomatik olarak Kurkanlara odaklandı. Blain'in onu onları izlerken yakalaması kötü olurdu; onlardan hoşlanmıyormuş gibi görünüyordu.

Hanımlarla bir süre konuştuktan sonra Leah gizlice Blain'e yaklaştı ve ona salonda dinleneceğini söyledi. Güney ülkelerinden gelen temsilcilerle konuşurken yüksek sesle gülüyordu ve belki de sarhoştu; yüzü kızarmıştı ve çok iyi bir ruh hali içinde görünüyordu.

"Ekselânsları."

"Ah, karım burada."

Henüz onun karısı değildi; henüz evlenmemişlerdi ama Leah bunu görmezden geldi. Blain onu herkesle tanıştırdı, ona sarıldı ve boynunu öptü. Leah huzursuzca omuz silkti.

Keşke bunu insanların önünde yapmasaydı...

Kurkanların önünde yanağını öpmesinden de hoşlanmamıştı. Ancak Blain sırf bundan hoşlanmadığı için durmayacaktı. Onu sevdiği için bu tür şeylere katlanmak zorundaydı. Bir süre buna boyun eğdikten sonra Blain'i yavaşça itti.

"Bir süre sonra döneceğim, salonda kısa bir molaya ihtiyacım var."

"Elbette."

Leah onun izniyle ziyafet salonundan hızla çıktı. Blain'le temasa geçince mide bulantısı daha da kötüleşti. Kontes Melissa onu takip ederek salona kadar eşlik etti.

Leah son zamanlarda nedimeleri yüzünden kendini yük altında hissediyordu. Resmi bir iş olmadığı sürece kendisine yalnızca Kontes Melissa'nın eşlik etmesini tercih ediyordu. Elbette Kontes de ona yük oluyordu ama onu yalnızca baş nedimesinin takip etmesi daha iyiydi.

Geçmişte hanımlarıyla yakın bir ilişkisi vardı ama artık onu rahatsız ediyorlardı. Herkesin kişiliği değişmiş gibiydi.

Şimdi düşündüğünde her şey çok tuhaf geliyordu. Şu ana kadar görmezden geldiği pek çok şey ortadaydı. Geriye dönüp baktığında tüm bunların ne kadar süredir devam ettiğini merak etti.

Aniden sarayına vardığını fark etti. Kontes Melissa'nın kapıyı açmak için öne çıkması gerekiyordu ama yapmamıştı. Leah arkasını döndü, gözleri genişledi.

Çığlık atmaya çalıştı ama hiçbir şey çıkmadı. Kurkanlardan biri büyük eliyle ağzını kapatmıştı, bronz tenli kadın sanki utanıyormuş gibi özür diledi.

"Ah, Leah, seni korkuttuğum için çok üzgünüm..."

Leah etrafına baktı. Zayıf bir Kurkan adamı baygın olan Kontes'i sürükleyerek uzaklaştırıyordu ve kontes onunla gözgöze gelir gelmez selamlamak için elini kaldırdı.

Kurkan kadın, Leah'ı sımsıkı tutarak, "Siz ikiniz sadece bir dakika konuşacaksınız ama bu yeterli olacaktır." dedi. Leah'yı yavaşça salona itti ve kapı arkasından kapandı. Leah'nın dudakları şaşkınlıkla aralandı.

Bu İshakan'dı. Adam cesurca prensesin sarayının salonuna girmiş ve bir koltukta oturuyordu.

"Merhaba" dedi kayıtsızca.

Yavaşça ayağa kalktı ve ona yaklaştı. Adam yaklaşırken kalbi küt küt atıyordu ve Leah sırtı kapalı kapılara çarpana kadar geriledi.

"Eğer bana küfretmeyi planlıyorsan...!" diye bağırdı, sesi titriyordu.

Ishakan'ın kaşı kalktı.

"Eğer niyetim olsaydı çeşmenin önünde yapardım."

"......"

Leah bu kaba sözler karşısında şoka uğrayarak eliyle ağzını kapattı. Adamın elleri onun iki yanından kapıya baskı yaparak onu sıkıştırdı.

Bir anda burnuna bir koku geldi. Hangi kokuyu sürdüğünü bilmiyordu ama ferahlatıcı koku o kadar hoştu ki midesindeki rahatsızlığın azaldığını bile hissetti. O kadar şaşırtıcıydı ki, tekrar konuşurken kadın gizlice burnunu çekiyordu.

"Senin yapmamı istemediğin hiçbir şeyi yapmayacağım, Leah."