"Gayet iyi görünüyorlar, sende çok sağlıklı görünüyorsun Minho. Böyle devam edelim, elinizden geldiği kadar beraber olun. Çocuklar böyle şeyleri hisseder. " yeji her hafta söylediklerinin aksine bu hafta tamamen olumlu konuştu, minho'ya her zaman ki egzersiz listesini verdi.
Minho listeyi aldı ve çantasına attı."Şey... Tatlı yemem hala yasak mı? "
Minho tatlı yemeyi birazcık sevdiği için yeji ona yasaklamıştı.
"Aşırıya kaçmadığın sürece sorun yok Minho. "
"Peki." ikili doktorun odasından çıkarken Minho, jisung'un kolunu çekiştirdi.
"Hadi, tatlı yemeye gidelim! "
Jisung hamile olanın heyecanına karşı güldü, çok tatlıydı.
Doktorun odasından çıktılar, arabaya binip eve giderken jisung'un telefonu çaldı. İlk başta ikiside aldırmadı fakat sonradan Minho zil sesine dayanamadı.
"Jisung telefonun çalıyor. "
"Kapat, daha sonra ben ararım. "
Minho aramayı reddetti, eve geldiklerinde Minho odasına çekilirken jisung gelen aramaya baktı.
Annesi aramamıştı.
"Jisung, ne yapıyorsun oğlum? "
"Eve yeni geldim anne. "Yaşlı kadın şaşırdı.
"Neredeydin? "
"Hastanede, Minho için. " jisung göz devirdi.
"Herneyse, yarın evleneceksiniz. Saat üç de nikah salonunda ol. "
Jisung derin bir nefes çekti içine, istemiyordu tabiki ama zorundaydı. Kendini hazırlamaya çalıştı, ne kadar derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışsa da olmuyordu. Olduğu yerde bayılıp kalacağını düşündü, tek başına olduğu salonda yere çöktü.
Eli sol göğsüne gittiğinde işlerin kötüleştiğini anladı, görüş açısına giren bedeni fark etti. Fakat kim olduğu anlayamıyordu. Omzuna konan el ile başını kaldırdı, bulanık görüyordu. Zorla ayağa kalktı ve yumuşak bir yere oturdu, ne yaptığını bilmiyordu. Bilinci bunları kavrayacak kadar yerinde değildi.
Terlemeye başlamıştı, sıcakladı. Birinin sesini duydu.
"Jisung? " kulakları tıkanmış gibi, duymuyordu. Birden kucağına bir beden yerleşti, elindeki yelpaze ile onu serinletmeye çalıştı. İşe de yarıyordu. Gözlerindeki karartı gittiğinde, minho'yu gördü. Kollarını hamile olana sararken Minho'nun yanakları kızarmıştı.
"N'oldu? "Merakla sordu hamile olan.
Onu hep Minho sakinleştirirdi, başkası bırakamazdı minho'nun bıraktığı etkiyi.
"Bir şey yok, sadece nefesim sıkıştı. "
Minho bir şeyler olduğunu biliyordu fakat bir şey demedi, hala sarılırken Minho acıktığını söyledi. İkili mutfağa gidip dolaptaki yemekleri çıkardı, yemekler ısınırken onlarda televizyondaki filme bakıyorlardı. Daha doğrusu sadece Minho bakıyordu, jisung ise düşünüyordu.
Evlenecekti evet, peki nasıl kendini koruyacaktı? Evde hayalet gibi kızdan kaçacak mıydı? Oh, bir dakika. Mükemmel bir çözüm bulmuştu.
Hyejin'i yatak odasına kilitlerse onu görmek zorunda kalmazdı, değil mi? Ya da sürekli uyku ilacı verip saatlerce uyuyabilirdi. Ya da kendisi için en geniş odayı seçer sadece ihtiyaçları için oradan çıkardı.
Evet bu mantıklıydı.
Minho ayağa kalkıp mutfağa ilerlediğinde kendine geldi, o da hemen arkasından ilerledi. Minho yemekleri tabağa koydu, ikili masaya oturdu.
Minho hızlı hızlı yemek yerken jisung oldukça yavaştı, bu minho'nun gözüne takıldı.
"Jis, bir sorun mu var? "
Jisung iç çekti.
"Hayır, sadece uykum var. " dedi gülümseyerek, minho'nun aklı onda kalsın istemiyordu. Bu yüzden önündeki yemeğe odaklandı, onu üzmek istemiyordu ama öğrendiğin de zaten üzülecekti.
Söylemek istiyordu ama söyleyemezdi.
Yemekler bitince ikili yatak odasına geçmişti, minho'nun kafa dinlemesi ve ikilinin beraber vakit geçirmesi için diğerleri kendi evlerine gitmişlerdi.
Minho telefonundan bir şeyler izlerken jisung onu izliyordu, korkuyordu. Minho'nun ona düşman kesilmesinden korkuyordu, bebeklerini görememekten korkuyordu. En çok ise, Hyejin'e aşık olmaktan korkuyordu.
Çünkü aşık olacağınız kişiyi seçemezsiniz, aşk hiç sevmediğiniz birinde başınıza gelebilir. Jisung da bundan korkuyordu.
"Minho."
"Hm? " hamile olan kafasını kaldırdı ve ışıldayan gözlerini jisung'a çevirdi.
"Sana çok aşığım. "
Jisung ellerini onun beline sardı, minho'nun şişmiş karnından fırsat buldukça sıkı sıkı sarıldı. Gözleri dolu doluydu.
"Tahmin edemeyeceğin kadar aşığım sana. "
Minho duraksadım, neden birden bire böyle demişti.
"Bir sorun var, değil mi? Jisung bunu bana söyleyebilirsin. " ikiside bir şey demedi, Minho uyuyunca jisung kalktı. Minho'nun aylar önce imzalamış olduğu anlaşmalı boşanma belgesini aldı eline.
Bakıyordu, sadece bakıyordu.
İki hafta önce boşanmışlardı, şimdi ise evlenecekti.
"Özür dilerim. "
Bu özür sadece Minho için değildi, karnındaki ikizlerden de özür diliyordu.
.
.
."Jisung hadi, bak insanlar bekliyor orada. Bekletme milleti. " annesi kapıdaydı, birkaç dakika sonra evlenecekti.
Aynada takım elbisesine bakıyordu, hiç güzel değildi. Gerçi dünyanın en iyi takım elbisesi de olsa, ona güzel gelmezdi.
Derin bir nefes aldı ve odadan çıktı, uzun kırmızı halının başında bekleyen 'eşinin' koluna girmesine izin verdi.
Pasta kesildi, şarkılar söylendi ve en sonunda yemin törenine gelindi.
Nikah memuru saçma sapan şeyler söylerken jisung en arkada bir beden gördü.
"... Kabul ediyor musunuz? " hyejin, jisung'un baktığı yere baktı. Gördüğü kişiyle sertçe vurdu ona.
Jisung derin bir nefes aldı ve
"E-evet." dedi.
Hayır diye bağırmak istiyordu, yapamadı. Sesler boğuk geliyordu ona. Sadece ve sadece en arkada ayakta dikilen, bir eli karnında, dolu gözleriyle ona bakan kişiye bakıyordu.
Eski eşi,
Lee Minho'ya bakıyordu.
─── ・ 。゚☆: *.☽ .* :☆゚. ───
Oy ve yorum istiyorummm!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♣︎house of ballons❦
FanfictionJisung ve minho'nun evi fazlasıyla mutlu bir evdi. İşkolik bir eş, sorumsuz korkak baba, tek başına kalmış bir anne, nefret dolu arkadaş grubu ve daha doğmamış bir çocuk... Minsung'un mutlu evine hoş geldiniz!