suçluluk veya kandırmaca

195 27 54
                                    

Bazen hayatlarımız böyle olmak zorundadır, bazenleri boyun eğmek zorunda kalırız, hiç istemediğimiz bir durumda kalabiliriz. İstemediğimiz şeyleri yapıyor olabiliriz...

"Anne? Neredesin? Çok üşümeye başladım, neden geldik buraya? Ben istemedim buraya gelmeyi. "

"Kes sesini jisung! Biraz daha konuşursan, bir daha konuşamayacaksın. "

Jisung oturduğu soğuk zemine daha da sokuldu.

"Babamı istiyorum! "

"O lanet olası baban çalışıyor, şimdi kes sesini. "

Teyzesine gelmişti, oldum olası nefret ederdi bu kadından. Annesi inatla onu buraya getiriyordu. İstediğini söylediğinde 'senin iyiliğin için yapıyorum. ' cevabını alıyordu, evet annesi iyiliği için yapıyordu.

Jisung rahat koltuklar yerine soğuk zeminde oturuyordu, annesi iyiliği için istemişti.

"Al abla, kahve yaptım. " annesi kahveyi alıp sehpaya koydu.

"Aç mısın sen? Hiç de sormadım. " annesi reddetti kardeşini, jisung duyduklarıyla annesinin siyah eteğini çekiştirdi.

"Anne, ben açım. " sabahtan beri bir şey yememişti küçük çocuk, annesi sadece bir bardak su içmesine ızın vermişti.

"Sabah yedin ya jisung, uğraştırma teyzeni. "

"Yemedim ki... " diye fısıldadı, eğer ısrar ederse annesi kızardı. Neyse ki annesi bunu onun iyiliği için istiyordu.

.
.
.

"Ama benim odam çok soğuk, uyurken üşüyorum. "

"Ne yapabilirim jisung? Senin odana ısıtıcı mı alalım? Paramız var mı sanıyorsun sen? Git odana! "

Jisung ağlayarak odasına gitti, soğuk kış günlerinde odasında uyumak oldukça zordu. Geceleri çok üşüyordu ve bu yüzden de hep hasta oluyordu.

Yatağına girip tavşan peluşunu aldı.

"İyi geceler Leebit."
Ne kadar soğuktan donsada uyunayı denedi, annesi onun iyiliği için istiyordu.

.
.
.

"Jisung ne yapıyorsun sen?! "

Küçük çocuk birden elindeki ekmeği saklamaya çalıştı.

"Bir şey yok. " annesine yalan söylüyordu.

"Ver onu hemen! Git dersine çalış, bir daha seni mutfakta görmeyeceğim. " jisung sulu gözleriyle annesine baktı.

"Ama çok acıktım anne, yemek yemek istiyorum. "

"Senin hayatın benim ellerimde, ne o salak korumalar ne de o baban seni kurtaramaz. Ben hayır diyorsam hayır jisung! "

Küçük çocuk koşarak odasına gitti. Bugün okuldan geldiği gibi ödevlerini yapmış, odasını toplamıştı. Sadece biraz yemek yemek istemişti, yemek dediği de bir parça ekmekti.

Ama annesi onun iyiliği için istiyordu.

.
.
.

Jisung göz yaşlarıyla yağan yağmuru izliyordu.

"Kocacığım, sana kahve yaptım. " jisung arkasından ona seslenen kadına baktı, nefret ediyordu ondan.

"İçmeyeceğim." ayağa kalktı, cüzdan ve anahtar alıp kapıya ilerledi.

"Jisung nereye? Gel şuraya, sinir etme beni! "

"Aptal aptal konuşma."

"Bak anneni cağırırım. " geri kalan kelimeleri duymadı jisung, annesini anması bile korkutmuştu onu. Aklına o cümleler geldi.

'Sen hatasın'

'Biz seni istemiyorduk, kazayla oldu.'

'Bizi utandırıyorsun. '

'Ben hayır diyorsam hayır! '

'Ben senin iyiliğin için söylüyorum. '

Bunlar annesinin boş laflarıydı, tabi bizim için. Jisung için ise bir çok şeyi ifade ediyordu.

"Çağırırsan çağır, ben gidiyorum. " diyerek evden çıktı.

Arabasına bindi ve hızla garajdan çıktı, yağmurlu günde arabasını sürmeye başladı.

Aklına yine o anlar geldi.

.
.
.

"Anne hava çok soğuk, yapamam. "

"Umrumda mı sence? Kalk ve bahçede 10 tur at. " annesinin sıkı kurallarından biriydi bu, jisung bir hata yaparsa hava koşulları umursanmadan bahçede on tur koşardı. Küçük olan kendisini bildi bileli bu kural vardı.

Jisung'un babası, annesine öyle aşıktı ki... Hiç sorgulamadan her dediğini yapardı, aşkın kötü tarafıda buydu.

Jisung o gün yağmur yağan havada tişörtü ve pijamasıyla beraber on tur koştu ve o zaman sadece dokuz yaşındaydı.

"Sikerler." dedi.

Kandırılmış ve bastırılmış bir çocuktu jisung, asla kendi kararlarını verememişti.

"Kurallarını sikerler. " evleneli iki hafta olmuştu, şimdi ise eski eşinin evine gidiyordu.

İki haftadır görüşmemişlerdi, onu görmesi lazımdı.

Arabayı park edip indiğinde çok gergindi, Minho kavga çıkaracaktı. Ama onu görmesi lazımdı.

"Tanrı'm... " derin bir nefes aldı ve kapıyı çaldı.

Kapı açıldığında onu çökmüş bir beden karşıladı, Minho şaşkın bakışlarını ona çevirdi.

"Neden geldin? " dedi, hiç hali yoktu. Göz altları mordu, saçları dağılmıştı, uykusu var gibiydi.

"Konuşmaya geldim, her şeyi bitirmeye ve seni mutlu etmeye geldim. "

Jisung içeri adım attığında Minho ona karşı gelmedi.

"Her şeyi düzelteceğim. "

──✱*.。:。✱*.:。✧*.。✰*.:。✧*.。:。*.。✱ ──

Bu bölümü jisung'un iç dünyasını anlatmak için yazdım oy ve yorum atmayı unutmayınn

♣︎house of ballons❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin