back to me

114 17 4
                                    

Lütfen yorum atın, yorumlarınızın hepsini okuyorum ne kadar cevaplamasam da

✩*⢄⢁✧ --------- ✧⡈⡠*✩

"

Sonunda! Çok güzel oldu. " dedi Minho odaya bakarken, bebeklerinin odası çok güzel olmuştur. Son birkaç haftadır jisung'la odaları hazırlıyorlardı.

Bugün yedinci ayına girmişti, karnı kocaman olmuştu. Doğuma iki ay kalmıştı, birazcık korkuyordu.

Kendini koltuğa bıraktı, son günlerde beli ve sırtı çok ağrıyordu. Jisung işteydi, artık normal biri gibi çalışıyordu. Hatta normalden birkaç saat önce eve geliyor, normalden geç saatte gidiyordu. Doğum yaklaştığı için sürekli minho'nun yanında olmak istiyordu.

Çok uykusu gelmişti, o kadar gelmişti ki... Uzandığı koltukta uyuyakalmıştı.

♡*♡∞:。.。 ✰ 。.。:∞♡*♡

Hamile olan gözlerini açtığında yatağında olduğunu gördü, saate baktı. Akşam altıydı.

Alt kata indi, gelen seslerle mutfağa ilerledi. Jisung gelmişti, yemek hazırlıyordu.

"Üzgünüm uyuyakalmışım, sen ne zaman geldin? "

"İki saat oluyor. " dedi domatesleri doğrarken.

"Gergin gibisin biraz, bir şey mi oldu? Yemek hazır değil diye mi kızdın? " jisung bir şey dememişti.

"Üzgünüm, ben son zamanlarda çok yo-" dudaklarına kapanan dudaklar ile susmustu, belinde hissettiği kollar ile o da kollarını jisung'un boynuna sardı.

"İş yerinde bir dosyayı kaybetmişler, iki haftalık emeğimiz gitti... Onlara sinirlendim biraz, sana yansıtmak istemezdim. "

Ayrıldıklarında jisung onu hazırlanmış masaya oturttu, önündeki tabağa biraz çorba koydu.

"Çorba yemek istemiyorum Jisungie."

"Ama yiyeceksin. " dedi jisung dolu kaşığı onun ağzına sokarken, minho mecbur olarak çorbasını bitirecekti.

"Günün nasıl geçti? Kaybolan dosya dışında... " jisung çorbasını karıştırırken anlatmaya başladı.

"Yani... Sıkıcıydı. Dosyayı kaybettik diyince hepsine yeni bir dosya hazırlamalarını söyleyip tüm gün  odamda oturdum, seninki nasıldı? "

"Benimki de sıkıcıydı... Bir ara karnımın üstüne bir dirsek gördüm, yani umarım birini dirseğidir. " jisung gülmeye başladığında o da güldü.

"Gülme! Karnım yırtılacak sandım, korkunçtu! "

.
.
.

Yemekten sonra arkadaşları gelmişti eve, son birkaç haftadır çok geliyorlardı. Gelir gelmez hyunjin ve jeongin minho'nun başına üşüşmüştü, minho'nun karnını açıp yumuşak yüzeyde oluşan ayak izlerine bakmayı seviyorlardı.

"Neden tekme atmıyorlar? Uyuyorlar mı hyung? "

"Hayır sadece seni sevmediler hyunjin. " hyunjin birden bağırarak sahte bir şekilde ağlamaya başlayınca minho gülmüştü.

"Ağlama be! Şaka yaptım. "

Minho karnının üstünde hissettiği şeyle oraya baktı, küçük pıtırcıklar vardı. Ayak parmaklarına benzemiyordu, daha çok el parmakları gibiydi.

"Bak, parmakları. " diyerek gösterdi başındaki meraklılara.

"Kızım babanızla oynayıp durmayın, bozacaksınız. "Minho karşı koltuktaki 'eski' eşine yanındaki yastığı fırlattı.

"Robot muyum ben jisung?! "

"Hiçbir gelin robot değildir jisung! " dedi onun peşinden hyunjin.

Felix ona yaptığı tatlıyı ve kahvesini getirdiğinde minho'nun gözleri parlamıştı, felix iki saattir hamile olanı kurcalayan hyunjin'i koltuktan aşağı itip yerine oturdu.

"Nasılsın hyung? " dedi aegyo dolu sesiyle.

"Ben doğurunca bebelerime siz bakacaksınız, biliyorsunuz değil mi?" dedi minho tatlıdan bir çatal alırken.

"Merak etme hyung! Bende o iş. "

"En çok bundan korkuyorum hyunjin. " herkes gülmüştü bu dediğine.

"Ee hallettiniz mi odaları? Yardım falan lazım mı? " aralarındaki en ciddi kişi olan chan sormuştu bu soruyu.

"Evet evet, hallettik. " hyunjin, jeongin ve felix koşarak üst kata çıkmıştı duyduklarıyla. Bu üçlü bebek için herkesten daha heyecanlıydı.

"Tekrar... Birlikte olacak mısınız? " chan sorusuyla minho duraksadı, şüpheyle jisung'a baktı. Jisung da ona bakıp gülümseyince minho da sırıttı.

"Çocuklar doğduktan sonra düğün yapmayı planlıyoruz." diyince minho kalakalmıştı, evet daha önce birlikteliklerini konuşmuşlardı fakat hiç düğün konusunu açmamışlardı.

"Oh, çok güzel! " dedi chan.

.
.
.

"Dikkat edin, görüşürüz! "Diyerek kapattılar kapıyı, saat gece bir buçuğa geliyordu. Minho'nun çok uykusu gelmişti, yavaş adımlarla merdivene yöneldi. Jisung ise onun paytak adımlarına bakıyordu, merdivene ulaştığında hamile olanın elini tuttu. Diğer eli ise belindeydi. Yavaş yavaş çıktılar merdiveni.

Yatak odasına geldiklerinde minho komidinin üstündeki çatlaklar için olan kremi aldı, karnının alt tarafına masaj yaparak sürmeye başladı.

"Ağrın var mı? "

"Biraz belim ağrıyor, bacaklarımda çok kötü. " jisung masaj kremini alıp yatağa oturdu, hamile olanın bacaklarını kucağına çekip kremle ovalamaya başladı.

"Jisung."

"Hm? "

"Doğumdan sonra da böyle olursam beni sever misin? " dedi birden bire, minho'nun kilosunu kafaya taktığını biliyordu. İkiz bebekler gereği kilo almıştı.

"Seni her türlü severim Minho. " Minho memnuniyetsiz bir şekilde cevapladı onu.

"Yalancı! Bugün hiç sevmedin beni. " jisung onun dediğine güldü, kremin kapağını kapatıp elini komidindeki peçeteyle sildi.

"Nasıl seveyim seni? "

"Öp." jisung onu yüzünü öperken Minho sırıtıyordu. Boynuna, alnına, gözlerine, burnuna, yanaklarına, dudaklarına öpücükler veriyordu.

"Tamam yeter. " jisung duyduğuyla kendini yatağa bıraktı, hamile olanı kolları arasına aldı.

"Yeongyu, yeongmin güzelce uyuyun yavrularım. Üzmeyin babalarınızı. "

Minho gülüp onun koluna vurmuştu, biraz daha konuştuktan sonra jisung minho'nun gözlerinin kapandığını fark etti.

"İyi geceler, uykucu. "

**•̩̩͙✩•̩̩͙*˚ ♥︎ ˚*•̩̩͙✩•̩̩͙*˚*

Geçiş bölümü gibi bir şeydi bu bölüm umarım beğenmişsinizdir

♣︎house of ballons❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin