26. Bölüm: Gerçekler Acıdır

731 70 32
                                    

Aynı günün akşamı...

"Güzelim." diyerek yemek masasından kalkıp yanıma doğru gelen Ferit'e baktım ve kafamı, 'ne oldu' manasında salladım.

"Bizim çok önemli bir toplantımız var birkaç saat sonra. Kenanlar da gelecek, yani evde tek kalmak zorundasın."

Gözümle 'ben de geleceğim' bakışı attıktan sonra olumsuz anlamda kafasını salladı Ferit.

"Bakma öyle Seyran. Seni artık bu işlere bulaştırmak istemiyorum. Evde dur ve hiçbir şekilde başından kalkamayacağın işlere karışma. Senden istediğim şey sadece bu güzelim, tamam mı? Çok uzun sürmez zaten, merakta bırakmam seni."

Konuşmasını bitirdikten sonra alnıma öpücük kondurdu ve sanırım hazırlanmak için odasına doğru yürümeye başladı, ta ki ben onu durdurana kadar.

"Ya evde patlarım sıkıntıdan. Geleyim işte, vallahi susup otururum yerimde. Ya da dur, istersen kapıda da beklerim. Yok yani, duramam evde. Anneme gideyim desem, evde değil kadın. Pazara gitmiş. Ay başka da kimse yok! Cinlerle şeytanlarla halay mı çekeyim evde!"

Ferit çıktığı merdivenleri inerek tekrardan yanıma geldi ve yanağıma öpücük bıraktı.

"Halay çekmek zorunda değilsiniz. Roman havası da oynayabilirsiniz mesela." dediği an karnına attığım yumrukla ağzından ufak bir inilti çıktı.

"Ha ha, çok komik! Ben de erik dalı oynarız diye düşünmüştüm!"

Gülmeye başlayınca kendimi tutamayıp ona katıldım ve evde ufak bir kahkaha patlaması yaşandı.

Deprem mi oluyor?

Yok, sadece yavaşça zıpladım.

"Seyran'ım, lütfen zorlama. Yeniden hayatının kararmasına izin veremem. Yapma nolur. Söz veriyorum, seni merakta bırakmayacağım. Söz..."

"Ama..."

"Seyran."

"Of tamam ya. Ama bak söz verdin, merakta bırakmayacaksın."

"İstesem de bırakamam."

Dudağımın kenarına minik bir öpücük kondurduktan sonra giyinmek için yeniden yukarıya doğru ilerlemeye başladı.

Yaklaşık on beş dakika sonra sanki saatlerce uğraşıp da giyinmiş gibi aşağı inince o deniz kokan parfümünün kokusu ondan önce geliyordu.

Bu adam deccal falan mı? Ben on beş dakikada ayakkabımı bile giyemiyorum.

"Neden bu kadar yakışıklısın? Sevgilinle buluşacaksın diye mi bu kadar özendin!" diyerek omuzuna en şiddetlisinden bir yumruk yapıştırdım.

"Sevgilimle buluşacak olsaydım sen burada olmazdın." dediğinde kaşlarımı hafifçe çattım.

"Burada olmazdın derken? Buraya mı getireceksin o pis karıyı!" dedikten sonra bir kere daha vurdum omuzuna.

"Hayır güzelim. Sevgilim sensin. Eğer buluşacak olsaydık burada olmazdın."

En sonunda anlamış vaziyette kafamı salladım.

Benim beyin bazen çalışmıyor. (Bazen?)

"Aferin. Başka olasılık olamaz zaten!"

Omuzuna bir kere daha vurdum.

Ve bir kere daha.

"Benim canım ancak sen yanımda yoksan yanar Seyran. Boşuna güç sarf etme."

Mαϝყα Çαρƙıɳı - SҽყFҽɾHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin