⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⋆⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀Araba hâlâ aynı hızda yola devam ediyor, ağaçları, binaları ve insanları geride bırakıyorduk. Önümüzde ve arkamızda arabalar vardı. Yine o siyah renkteki arabalar. Hatta yol genişlediğinde bu arabaların bazıları yan tarafımızda bizimle aynı hızda ilerlemeye başladı.
Bakışlarımı dışarıdan yanımdaki adama doğru çevirdim. Elinde tuttuğu, ellerinin arasında küçücük kaldığı telefonuyla ilgileniyordu. Kaşları çatıktı.
Bense bu adamın bana zarar vermeyeceğinin bilinciyle azıcık da olsa rahattım fakat hâlâ kapı kenarında, cama yapışmıştım. Bence bana zarar vermeyecekti. Sanırım. Çünkü benimle konuşurken anlayışlı olmaya çalışıyordu. Farkındaydım. Her ne kadar neden kaçırıldığımı bilmesem de şu anlık tehdit yoktu. Elbette bu Turgay denen amcaya tam olarak güvenmiyordum.
"Kemerini tak." Sesi her zaman beni ürkütüyordu. Konuşmasını beklemediğimden yerimde irkilmiştim. Kemer yerini bulmaya çalıştım. O kadar garip bir arabaydı ki. Arabalar hakkında gram bilgim yoktu. Kaşlarımı çatarak kemeri taktım. Arkama yaslandım. Kemeri taktığım için artık cama yapışmıyordum. Turgay adamı bana diyordu ama kendisi rahatça yaylanmıştı, kemer kuralı kendisine geçerli değildi sanırım.
Hemen sonra telefonunu kapatarak bir köşeye bıraktığında bana doğru döndü tekrardan. Derin bir nefes aldı. Sakin duruyordu ve sanırım artık konuşmalıydım.
"Beni neden kaçırdın?" Sesim onun yanında fısıltıdan ibaretti farkındaydım ama bir zahmet öyle olsundu. Kaçırılmıştım. Kaşları havalandı. Burnundan gülmeye benzer bir ses çıkardı ve bu alaylıydı. Bu alaycı tavrına kaşlarımı çattım. Dalga geçeceği bir soru mu sormuştum?
"Seni kaçırmadım. Seni aldım." Pardon? Ciddileşerek konuşmasına bu sefer ben güldüm istemsizce. Kaçırmadım, aldım da ne demekti? E zorla almıştı? Bu kaçırmaya girmiyor muydu zaten? Hem ben eşya mıydım? Almak da neydi.
"Komik mi küçük hanım?" Tek kaşını kaldırmış, bir elini siyah kadife pantolonunun cebine sokmuştu. Onu sinirlendirmek istemediğimden boğazımı temizleyerek başımı iki yana doğru salladım.
"Beni zorla aldınız. Bu kaçırmak resmen. Ayrıca adı her neyse" diye mırıldandım. Burada kaçırmak ve almak arasındaki farkı tartışmak istemiyordum.
"Annem iyi mi? Ben neden buradayım ve biz nereye gidiyoruz?" Kaşlarım çatılı ard arda merak ettiğim soruları sordum. Hem annemi merak ediyor, başına bir şey gelip gelmediğini öğrenmeye çalışıyordum.
Başını omzuna doğru eğerek gülümsedi. Mayışmış görüntüsü beni affalattı. Aklından neler geçtiğini merak ettim o an.
"Evimize doğru gidiyoruz." Evimiz?
Mayışmış hali sesine de yansımış gibiydi. Gözleri hâlâ üzerimdeydi ve hâlâ rahatça yayılmıştı. Konuştuğumuz konu ve tavrı sinir bozucuydu. Hoş adamdı evet fakat asla hoşuma giden hareketleri yoktu. Ne yapsa yargılayacak gibiydim şu an.
"Sana yolda anlatmak isterdim ama tepkini kestiremiyorum. Bu yüzden daha sakin ve senin kaçamayacağın bir ortamda bulunmak daha iyi olur." Uzun ve duraksayarak konuşması beni yerimde kıpırdattı. Eve falan gitmek istemiyordum. Bu adam beni öldürmezdi belki ama hâlâ korkutucuydu. Öldürmeyeceği, bir şey yapmayacağı anlamına gelmiyordu? Tırnaklarımı avuç içlerime geçirdim sertçe. Ayrıca kaçmak? Neden kaçayım ki? Hem arabadan mı atlayacaktım? Yok artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYÂL
RandomNe adam bir daha cebinde ezilmiş papatyalar buldu, ne de kız ezdiği papatyaları hatırladı. ❋