⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⋆
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀"Karamel mi vanilyalı mı?"
"İkisi bir arada!"
Sesimi, oturduğum bankın biraz ilerisindeki dondurmacının önünde duran Gökay'a iletmek için yükselttim. Bağırmış olabilirim.
Gökay önce anlamadığına emin olduğum bir şekilde kaşlarını çattıktan sonra bir anda jeton inmiş gibi kaşlarını düzeltip başını salladı.
Gülümseyerek önüme döndüm ve dişlerimin arasında ezip durduğum lolipop sapını parmaklarımın arasına aldım. Önümde duran, güneşin batışıyla rengini turuncuya bırakmış gökyüzüne ve hemen altındaki denize bakındım. Kalabalık ve sıcak değildi. Fevkalade bir yerdeydim şu an. Evimin hemen buralarda olmasını çok isterdim. Gökay şanslıydı.
Ayaklarımı hafifçe yerden kesip sallamaya başladım, yerimde duramıyordum çünkü eğlenmiştim, eğleniyordum da. Gökay gerçekten eğlenceli çocuktu. Yakın bulduğum herkese davrandığım şekilde davranmıştım kendisine ve aynı şekilde dönüş almıştım. Belki de karakteri, kim ona nasıl davranıyorsa o da öyle davranmalı şeklinde kurulmuştu.
Gökay arkadaşım değildi. Sınıfta da pek konuşmazdık aslında. Fizikçi Sinem Hocamızın verdiği proje yüzünden ve proje arkadaşım çıkmasıyla konuşmaya başlamıştık bir nevi. Bugünse evlerine yakın bir kafeye gitmiş oturmuş ders hakkında konuşmuştuk. Daha sonra artık fizik beynimizi ele geçirmeye başlayınca hemen sahile atmıştık kendimizi. Yani ben böyle bir fikir sunmuştum ve Gökay da memnun kalmıştı bence. Yani umuyorum ki sıkılmamıştır. Çünkü ben fazlasıyla eğlenmiştim. Ne kadar basit şeyler yapsakta bir arkadaşım olmuş gibiydi.
Gözümün önünde uzatılan dondurmayla irkildim. Gökay elinde tuttuğu karamel ve vanilya toplu dondurmayı bana uzatıyor bir yandan da limonlu dondurmasının yarısını bitiriyordu. Suratıma bile bakmaması ve dondurmasına odaklanması güldürmüştü. Elinden dondurmamı aldım. "Teşekkürler."
"Her zaman." Göz kırpıp, kendisini yanıma atan Gökay'a gülümsedim. Omuz silkerek dondurmama yöneldim. Karamel ve vanilya o kadar muhteşem şeylerdi ki. Ömrüm boyunca sadece bu ikisiyle yaşayabilirdim.
"Devam edecek miyiz?" Ağzımdaki dondurmayı eriterek ona doğru döndüm. Büyük ihtimalle fizik projesinden bahsediyordu. "Bence bugünlük yetebilir. Zaten önümüzde azıcık daha zaman var." diye mırıldanıp dondurmama döndüm.
"Fizik en sevmediğim ders ya. Bu proje nereden çıktı anlamadım ki. Ben matematikçiyim kardeşim harbiden."
Dondurmasını bitirmiş, kollarını göğsünde bağlayarak bankta geriye kaymış, yaylanmıştı. Komik görünüyordu. İstemsizce kısık şekilde güldüm ve onayladığımı göstermek için başımı salladım. Gerçekten matematikte daha iyiydi. Ama bense onun aksine fiziği gerçekten çok severdim. Fazlası baysa da sorun yoktu.
"İki de bir gülüp duruyorsun."
Gözlerini kapatarak konuşmasıyla yutkundum. Hafifçe yüzümün düştüğünü hissettiğimde belli etmemek için kastım kendimi. Gülmemden rahatsız olması bir tık kötü hissettirmişti. Bir tık.
Yanlış anlıyordum galiba sonuçta biri bana durup dururken gülseydi bende rahatsız olurdum. Rahatsız olması normaldi sanırım.
Yanağımda hissettiğim parmaklarla ve ardından gelen acıyla irkilerek inledim. Beklemiyordum gerçekten. Gökay'a doğru döndüğümde gülümsemiş ayağa fırlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYÂL
RandomNe adam bir daha cebinde ezilmiş papatyalar buldu, ne de kız ezdiği papatyaları hatırladı. ❋