OY VE YORUMLARINIZLA DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM.
YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Işığın o kadar parlak ki, ancak bir ay tanrıçası olabilirsin. Yani Selene..." — Lucas
(Lucia)
Eşyalarımı toplayıp Chloe'nin yanına vardığımda yüzünde ilginç bir gülümseme belirdi. Oldukça... ilginç bir ders oldu," diye alaycı bir ifadeyle konuştu.
"Kimseye zarar vermek gibi bir niyetim yoktu," dedim, başımı hafifçe öne eğerek. Sözlerimde bir mahcubiyet gizliydi, sanki kontrolüm dışında gelişen olayların ağırlığı omuzlarıma çökmüştü.
Chloe, "Ben de Pedro'nun insancıl tarafını görmeyi beklemiyordum," diye ekledi. Onun şaşkınlığını anlasam da asıl endişem farklıydı. "Chloe, birini yaraladım. Konumuz Pedro değil."
Haklı olduğumu kabullenircesine omuz silkti. "Doğru, zor bir gündü. Ama böyle şeyler ne yazık ki oluyor. Bunun için kendini üzme, olur mu? Hem Pedro haklı, eline buz koymalısın. İstersen seni odana götüreyim, yemekhaneden de buz alırız. Olur mu?"
Onu, benim yüzümden daha fazla üzemezdim. "Teşekkür ederim Chloe, ama gerek yok. Kendim hallederim, sen de dinlen."
"Peki, tatlım. O zaman sabah sekizde daireme gel, birlikte kahvaltı ederiz, ne dersin?"
"Olur," diyerek hafifçe gülümsedim.
Chloe ile sınıftan ayrıldık, o giriş kapısına yönelirken ben de asansöre geçtim ve yemekhaneye doğru ilerledim. İçeri adımımı attığımda Lucas ve Liz'in ayakta, hararetli bir tartışma içinde olduklarını gördüm. Lucas'ın elinde bir buz torbası, sandviç ve süt vardı; bakışları bana çevrildiğinde kararlı bir ifade belirmişti.
Yanlarından geçerken, Liz'in gözleri beni delip geçercesine baktı; içimde bir gerginlik yükseldi.
"Canımı fazlasıyla sıkmaya başladın, ufaklık," diye tısladı Liz, alaycı bir tonla.
Gözlerimi devirdim, yanıt vermeden geçmeye yeltendim.
"Sana söylüyorum!" dedi, sesi daha keskin, daha tehditkâr bir tona bürünerek. "Fazla göze batıyorsun. Bir an önce sınırlarını ve yerini öğren, yoksa ben öğretirim. Senden üstün olanlara saygı göster."
"Yani size mi saygı göstermeliyim?" dedim, sesimde saklayamadığım bir meydan okuma vardı. Gözlerimi onunkilere diktim, bakışlarıma aynı öfkeyle karşılık verdi.
Liz'in gözlerinde, sanki aylardır gizli bir hırsla biriktirdiği öfke kıvılcım gibi parladı. Bir adım öne çıktı, çenesini sıkarak yüzüme yaklaştı. "Bir ders, her şeyi öğrenmen için yeter. Zamanı gelince anlarsın. Arkadaşlarımdan birine daha zarar verirsen, sonuçlarına katlanırsın."
"Bilerek yapmadım," dedim, sabrımın sonuna gelerek.
"Fark etmez!" diye hırladı. "Dediğimi unutma."
Öfkeyle uzaklaşmak üzereydim ki Liz, tişörtümden tutup beni kendine çekti. Gözleri kin doluydu, alçak bir tonda fısıldadı. "Beni hafife alma. Altı yıldır buradayım ve her açıdan senden daha deneyimliyim. Ayrıca asla yerimi alamayacaksın."
Yerini mi? Liz'in içindeki bu hırs, bana garip bir boşluk hissettiriyordu. Tam o sırada Lucas araya girdi. Sesi, bir emir gibi keskin ve soğuktu.
"Yeter, Liz."
Onun bu kelimelerindeki soğuk otorite, Liz'i anında geri çekilmeye zorladı. Yüzünde beliren maske, kibirli bakışını gizleyen ince bir perdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK AŞK (Düzenleniyor)
RomantikCASUSLUK AKADEMİSİNDE EĞİTİM GÖREN BİR KIZ İLE MAFYA LİDERİNİN AŞKI... BAŞ DÖNDÜRÜCÜ BİR OYUN, SONSUZ BİR AŞK. KALP SERİSİ 1. KİTABI. Sarsıcı. Beklenmedik. İlgi Çekici. Güç, aşk ve intikam arasında kaybolan masum ve gerçek kimliğini bilmeyen bir kız...