45. BÖLÜM

222 20 5
                                    

13.07.2024

Minik yıldızı parlatmayı ve o güzel yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın. Seviliyorsunuz, çok.🤍

45. BÖLÜM

Soru işaretlerinin her zaman insanı tükettiğine inanırdım. Cevabını bulamadığımız her soru bizi bilinmeze sürükler soru işaretinin altındaki noktaya şüphe tohumlarımızı eker, bizi oraya bağlardı. Bazen bir soru işaretinin altında milyonlarca insan bağlanmış şekilde asılı dururken, aydınlanıp bağlarımızdan kurtulmayı beklerdik.

'Gölgenin mührü kimde?' sorusunun sonundaki soru işaretine üç kişi bağlanmış cevabı bulmak için Karan ve Çakır hararetli bir tartışmaya girerken ben sessizliğimi koruyordum.

Bu konuşmaya dinleyici olarak dâhil olduğum için Çakır oldukça rahatsızken, rahatsızlığını göstermekten hiç çekinmiyordu. Gerek bakışlarıyla, gerek alttan alttan laf çarparak gösteriyordu ancak her seferinde Karan radarına yakalanıyor, sert bir karşılık alıyordu. Ben ise sessizce onları dinliyordum. Bahsettikleri isimler, lakaplar hepsi bana o kadar uzaktı ki konuya oldukça yabancı kalmıştım.

Şu anda Karan'ın evindeydik. Bu konuşmayı Gölge'nin kalesinde yapacaklarını düşünsem de bulunduğumuz yer Karan'ın aylar önce beni davet edip yemek yaptığı evden başka yer değildi. Ancak şu an bulunduğumuz odanın varlığından bugün haberdar olmuştum. Karan'ın giyinme odasındaki dolabın içinde gizlenmiş, varlığı gözle görülmeyecek şekilde inşa edilmiş toplantı odasına açılan bir kapıyla karşılaşmak beni şaşırtmıştı. Gölge'nin kalesinden sonra şaşırmamam gerektiğini bilsem de elimde değildi. Her gün yeni bir şey görüyor, Karan'ın hayatına dair yeni şeyler öğreniyordum ve öğrendiğim her bilginin beni ittiği ilk duygu şaşkınlıktı.

"Yılbaşı davetinde Onur'a Gölge'nin orijinal mührüyle davetiye yollanmıştı."

Karan kafasını sallayarak Çakır'ı onaylarken devamında nereye varacağını merak ettiğini görebiliyordum. Hem de fazlasıyla yakından görüyordum. Gizli toplantı odası o kadar küçüktü ki... Odanın üç duvarında kitaplık, dolap varken bu odada var olan her şeyin bir amaç uğruna burada olduğunu biliyordum. En ufak bir kâğıt parçası bile önemsiz, öylesine, sıradan değildi. Küçük oda da ise bir adet masa üç tane de deri koltuk vardı.

İçlerinden en ihtişamlı olan koltuk kapıya bakacak şekilde Karan için konumlanmışken diğer iki koltuk karşılıklı olacak şekilde masanın diğer tarafına konulmuştu. Karan, özel üretim olduğu her halinden belli olan koltuğunda otururken ben de koltuğun koluyla Karan'ın kucağı arasında bir yerde oturuyordum. Çakır ise masanın diğer ucundaki sandalyelerden birine oturmuş pür dikkat Karan'a bakıyordu. Arada bana nefret dolu bakışlar atsa da görmezlikten gelmeye çalışıyordum. Çakır, Karan'ı benden kıskanıyor olabilir miydi?

Karan'ın belimdeki eli minik daireler çizerek varlığını hissettirirken, "Evet," dedi. "Onun sayesinde mührün çalındığını fark ettik."

Sonunda tanıdık bir isim üzerinden konuşmaya başladıklarında tüm dikkatimi konuşmaya vermeye çalıştım. Karan'ın vücudumda tura çıkmış eli bana hiç yardımcı olmazken Çakır'ın onun dokunuşunu göremeyeceği şekilde hareket ediyordu.

Onur bu eve ilk geldiğimde asansörde karşılaştığımız Karan'ın kuzeni olmalıydı. Yılbaşında karşılaştığımızda kendisini Karan'ın amcaoğlu olarak tanıtmıştı.

"Onur çalmış olabilir mi?"

Çakır aklımdaki soruyu dillendirirken Karan oldukça düşünceli görünüyordu. Beni evden almaya geldiği andan beri düşünce denizinde yüzüyor ara ara boğulduğunu gözlerinde görebiliyordum. Mühür olayı Karan için sandığımdan da daha önemli ve yorucu bir süreçti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin