37. BÖLÜM

1.3K 93 20
                                    

17.07.2023

Gecikme için özürlerimi iletir, sabırla beklediğiniz için teşekkür ederim. Bölüm sonu azıcık alev ateş, rahatsız olacaklar okumayabilir. Keyifli okumalar.

Minik yıldızı parlatmayı ve o güzel yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın. Seviliyorsunuz, çok.🤍

37. BÖLÜM

Bir sorunun cevabını bilmemek mi daha zordu yoksa bildiğin cevabın ağırlığı altında ezilip kabullenememek mi? Sorduğumuz, cevabını aradığımız sorular her zaman bilmediğimiz cevapların karşılığı değildi. Kimi zaman cevabına emin olduğumuz soruları da dillendirir teyit etmek isterdik.

Bazı gerçeklere, gözümüzün önündeki şeylere kör oluşumuzun sebebi gerçeğe hazır olmayışımızdandı. Bildiğimiz şeyi dillendirmeyi ne kadar geciktirirsek kabullenmemizde o kadar gecikirdi.

Kafamızın içinde binlerce kez tekrar ettiğimiz kelimeler bize hiçbir şey hissettirmezken yalnızca bir kez dudaklarımızdan dışarıda hayat bulan kelimeler hayatımız boyunca iz kalacak yaralara, hislere sebep olabiliyordu. Bazı kelimeler bekledikçe genzimizi, söyledikçe dudaklarımızı ve duyan kulakları yakardı.

Gölge ile yediğimiz yemeğin üzerinden günler geçmişti. O günden beri hayatımda en ufak değişim bile olmamıştı, tüm günüm yine evin içinde geçiyordu. Her günüm bir öncekinin kopyasıyken daha fazla bu şekilde devam edemeyeceğimi anlayarak hazırlanmış nihayet evden dışarı çıkmıştım.

Dün gece öylesine garson ilanına başvurduğum restorandan sabahın ilk saatlerinde aranmış ilk başta numara kayıtlı olmadığı için açmasam da sonra üç defa daha arayınca merakıma yenik düşerek açmıştım. Israrla aramalarının sebebinin tecrübem ve maaş beklentimin düşük olmasının yattığının bilincinde olarak saat dört ila beş arasında görüşmek üzere sözleşmiştik.

Restoran eve çok yakın olmasa da yürüme mesafesinde sayılırdı. Erkenden kahvaltımı yapıp aynı şekilde kısa sürede hazırlandığım için evde yapacak bir şeyim kalmamıştı. Ben de erkenden evden çıkarak hem yavaş adımlarla restorana doğru yürümeyi amaçlamış hem de restorana giden yol üzerindeki mağazalarda turlayarak buluşma vaktinin yaklaşmasını beklemeyi hedeflemiştim.

Mağazalarla dolu caddeye geldiğimde evden çıktığımdan beri hissettiğim takip ediliyormuşluk hissi asla yakamı bırakmamıştı. Paranoyaklık yaptığımı düşünsem de girdiğim her mağazada arkamdan giren adam daha da tedirgin olmama sebep olmuştu. Bu kadarı tesadüf olamazdı.

En yakınımdaki mağazanın önündeki vitrine bakma bahanesiyle dururken siyah şapka takmış adamın da durduğunu cam vitrindeki yansımadan görmüştüm. Telaş yapmamaya çalışarak çantamdan telefonu ararken telefon sanki çantanın içinde gizli bir göze saklanmış onu bulmamı istemiyordu. Telefonu bulamadığım her saniye korku bedenimi ele geçirirken adamın beni izlediğini cam vitrine yansıyan görüntüsünden görebiliyordum. Nedense beni takip ettiğini gizleme gereksinimi hissetmemişti, hareketleri sanki onu fark etmemi istiyor gibiydi.

Nihayet telefonumu bulduğumda titremesine mani olamadığım ellerimle rehbere girmiş aklıma gelen ilk ismi aramıştım. Telefon ikinci çalışta açılırken, "Işık?" diyen ses o ana kadar varlığından bihaber olduğum ağlama isteğimi tetiklemişti. Gözyaşları istemsizce yanaklarımdan akarken tekrar yürümeye başlamıştım, benimle birlikte arkamdaki adam da hareket etmeye başladı.

Adımlarını benim adım hızıma göre atarken, "Güzelim iyi misin? Ses ver bana," diyen sesle konuşmak için dudaklarımı aralasam da firar eden hıçkırığa engel olamamıştım. Boşta olan elimi dudaklarıma bastırarak sakinleşmeye çalışsam da bir türlü sakinleşemiyordum. "Kurban olduğum ses ver, iyi misin? Neden ağlıyorsun?"

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin