"Y-yeter! Dur artık..."
Dedi Felix halsiz bir şekilde ona işkence eden adama yaşlı gözleri ile bakarak.
"Yeter mi? Ay güldürme beni Lix, daha başlamadım bile."
Dedi elindeki keskin çakı ile küçüğün eline küçük kesikler atarken. Elini bırakıp, küçüğün rahatlamasına izin vermeden çenesini tutup yana çevirdi.
"Ahh, orada boynunuda öpmüştü değil mi?"
Dediğinde Felix aklına gelenler ile başını çekmeye çalıştı, ama Hyunjin onun çenesini o kadar sıkı tutuyordu ki ayrılmak mümkün değildi. Felix yerinde çırpınırken konuştu.
"Hayır hayır, Hyunjin y-yapma lütfen yalvarırım!"
"Biliyor musun, Sunoo da tam böyle yalvarmıştı."
Diyerek kahkaha atmıştı Hyunjin.
"Boynunun hangi kısımlarını öptürüp emdirdin ha! Söyle ki bu çakıda oraların tadını biraz tatsın."
Elindeki çakıyı Felix'in boynunun yanında gezdirmeye başladı. Felix hâlâ ona yapmaması için yalvarırken, Hyunjin'in durma gibi bir niyeti yoktu.
Önce boynunun yan tarafına küçük bir çizik atmıştı. Sonra oradan çıkan kanı yalayarak daha da acı çektirmişti küçüğüne. Felix çığlık atarken, Hyunjin bir kez daha çakıyı Felix'in boynuna geçirmişti. Bu sefer attığı çizik derin değildi ama uzundu. Tam köprücük kemiğine de çizik atacağı sırada kapı pat diye açılmıştı. İçeri Minho girmişti.
"Ne yapıyorsun sen!"
Hyunjin tanıdık bir sesin ona seslenmesi ile, bir eli hâlâ küçüğün çenesinde, diğer eli ile ise çakıyı küçüğün köprücük kemiği ile bakıştırırken, arkasını döndü.(niye bu kadar uzattım amk sjsjs)
"Minho çık buradan."
Minho onu dinlemeden onlara yaklaştı ve Hyunjin'i omzundan tutarak Felix'ten uzaklaştırdı. Minho Felix'i kanlar içinde gördüğünde, dudaklarının kenarı kana bulanmış olan Hyunjin'in üzerine yürüyerek konuştu.
"Ne yaptın sen salak!"
Hyunjin sanki çok iyi birşey yapmışçasına kahkaha atarak konuştu.
"Böyle çok güzel olmadımı ya baksana. Kırmızı en sevdiğim renk."
"Hastasın sen!"
Diyerek Hyunjin'i yakasından tutup odadan çıkarmıştı. Oradaki korumalara bakıp "Şu çocukla ilgilenin" dediğinde Hyunjin, tam gidecek olan korumaları durdurmuştu
"Kıpırdamayın! Onlar benim korumalarım Lee, ben istemediğim sürece nefes bile alamazlar!"
"Ahh cidden! Siktir Hyun! O çocuk orada kan kaybından ölsün mü?!"
"Ayy çen çokmu acidin ona??"
Diyerek yanağını mıncıklamıştı arkadaşının. Minho Hyunjin'in elini iterek konuştu.
"Evet acıdım, acıdım çünkü acınacak bir halde!"
"O zaman git kendin ilgilen onunla. Benim korumalarım onun için kılını bile kıpırdatmayacak!"
Diyerek Minho'yu itip gitmişti. Minho derin nefes alarak korumalara bakıp konuştu.
"Gidin ilgilenin şu çocukla."
"Üzgünüz efendim, yapamayız."
Dilini yanağında gezdirip tekrar konuştu.
"O zaman gidip ilk yardım çantasını getirin."
"Üzgünüz efendim, yapamayız."
"Robot musunuz be siz! Aishh neyse, hiç olmazsa nerede olduğunu söyleyin."
___________
Elinde ilk yardım çantası ile Felix'in odasına girmişti Minho. Felix hâlâ aynı yerde oturuyordu. Gözünü kapıya döndürdüğünde Hyunjin'i değil de Minho'yu gördüğünde biraz olsun rahatlamıştı. Minho çocuğun yanına gelip oturdu ve çantayı açıp içindekileri çıkarmaya başladı.
"İlk kez birine pansuman yapıyorum, yapılışınıda bilmiyorum, acıtırsam falan bağırma ağzının ortasına çakarım bi tane."
Diyerek elindeki pamukla boynundaki kanları temizlemeye başladı. Kanı temizleyip yara için birşeyler (adını unuttum aq) sürmeye başladı, bunu yaparken çok yakındılar ve bi anlığına göz göze gelmişlerdi. (Biraz minlix dozu katim dedim iyi yapmışmıyım?) Sonra yara bandını yapıştırdı. Eline de aynı işlemi yaptıktan sonra birşey demeden odadan çıkmıştı.
__________
Felix acı içinde yatakta oturuyordu. Buraya hapsedildiğinden beri hiçbir şey yiyip içmemişti. Zaten açlığa dayanamayan birisiydi. (Yazar burada kendini yansıtıyooo)
'Acaba acıktığımı söylesem mi' diye düşündü. Ama verse şuan'a kadar verirdi diyerek yerinden kıpırdamadı.
Yine yatağa uzanmıştı. Biraz tavanı izledikten sonra tam uykuya dalacaktı ki kapının açılma sesi ile oraya döndü. Giren kişinin Hyunjin olduğunu gördüğünde hemen yerinden kalkıp geri geri gitmeye başladı. Hyunjin, daha 2 günde korkutmayı başarmıştı.
"H-hayır nolur d-dokunma bana.."
"Oh, korktunmu? Merak etme burşey yapmayacağım."
Diyerek elindeki tepsiyi yere koymuştu.
"Açlıktan ölme diye getirdim. Ölmen için daha erken."
Diyerek çıkmıştı. Felix önce biraz duraksayıp sonra hemen yere eğilip yemeğini iştahla yemeye başladı.
~~~~~~~~~~~~~~
Bölüm bitti ehe-
Kısa oldu ama neyseğğ
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayınkineee
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Will Be Your Last Regret / Hyunlix
FanfictionArkadaşları ile gezip tozması gereken bir yaşta hayatı elinden alınır mı bir gencin? ❗️Fic de rahatsız edici şeyler olacaktır❗️