24.🕊

261 31 18
                                    

Sonra yavaşça yanına gidip oturdum.

______________

"Seung"

"Hım?"

"Özür dilerim..."

"Ha? Neden?"

"İyi bir dost olamadığım için.."

"Bu da nerden çıktı şimdi Felix?"

"Hep sen bizim derdimize koştun. Hiç kendi sorunlarından bahsetmedin. Ya da Jisung ve benim sorunlarımızdan seninkine fırsat gelmemişti. Seni dinlemediğimiz, seninle ilgilenmediğimiz için özür dilerim Seungmin..."

Bunları söylerken başı eğik duruyordu Felix. Seungmin Felix'in dediklerine şaşırmıştı. Ne diyeceğini bilmeden önünde başı eğik bir şekilde oturan arkadaşına sarılmıştı.

"Özür dilemene gerek yok Lix. Ben bu tür şeyleri hiç sorun etmedim ki. Jisungla olan ufak tefek atışmalarınızı seviyorum. Hem benim sorunum yok ki."

"Burada yalan söyledin işte minik köpek. Sorunsuz, dertsiz insan mı olur. Vardır sende de bi şeyler, hadi anlat dinliyorum. Bugün içini dökeceksin bana."

___________

Geceyi konuşarak geçirmişlerdi. Seungmin arkadaşına herşeyini söylemişti. Annesinin baskıcı biri olduğunu, onunla sadece dersleri hakkında konuştuğunu, bir kez bile 'oğlum ne yemek istersin' diye sormamıştı. Parası olmasına rağmen burslu olarak okula kaydettirmişti. Aslında babası ile yaşamak istiyordu fakat buna hem annesi izin vermiyor, hemde arkadaşlarını bırakmak istemiyordu. Ama yine de bunu göze alarak annesine söylediğinde, bir sürü hakaret, azar işitmişti. Hatta dersleri kötü gittiğinde hiç acımadan dövüyordu. Bir anne çocuğunun ders notlarına neden bu kadar takıntılı olur ki?! Sadece, üzerinde siyah yazılar olan bir kağıt parçası için çocuğunu döver mi bir anne?

Felix şimdi anlamıştı arkadaşının neden bu kadar derslere taktığını. Seung yaşadıklarını anlatırken Felix ağlamıştı bile. Bunun 2 nedeni vardı. 1. Arkadaşının yaşadığı bu zorluklar. 2. Arkadaşı bu zorlukları yaşarken, onun gülen yüzüne kanıp sorunu olup olmadığını sormaması, yanında olup onu teselli edememesi.

Saat 4 gibi uyumuşlardı. Bir birilerine sarılarak..

Şuan saat 8'i geçiyordu. İlk Seungmin uyanmıştı. Sarı saçlı, gökteki yıldızlar gibi çilleri olan arkadaşına baktı. Melek gibi uyuyordu.

 Melek gibi uyuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

__________

Felix'in yine kaçtığını öğrendiğinde deliye dönmüştü Hyunjin. Hiçbir yerde bulamıyordu. Arkadaşlarından da iz yoktu.

"YİNE KAÇIRMAYI NASIL BAŞARDINIZ BE SALAKLAR!"

Korumalar, onlara bağıran kişi karşısında sadece başlarını eğiyolardı. Kendilerini savunurlarsa eğer alınlarında küçük ama derin bir boşluk açılacağını biliyorlardı çünkü.

"SİKTİRİN GİDİN. KORENİN HER YERİNİ ARAYIN! Eğer bulamazsanız onu kaçırmanın bedelini canınızla ödeyeceksiniz."

Bunu demesi ile korumalar kısa süre içerisinde gözden kaybolmuşlardi.

"Felix. Felix! Yine uğraştırıyorsun beni. Ben sana kaçarsan neler olacağını söylemiştim, ama sen dinlemedin. Seni bi' bulayım, bu sefer fiziksel değil, ruhsal ve psikolojik şiddetler uygulayacağım."

Diyerek sırıtmıştı. O hastaydı. Evet Güney Korenin önde giden şirketlerinin birinin sahibi olan Hwang Hyunjin hastaydı. Kamera karşısında normal biri gibi görünürdü. Fakat oyuncunun gerçek hayatta da aynı olduğu nerede görülmüş?

Defalarca kez tedavi görmüştü. Ama tedavi sürecinde verilen ilaçlar takılan serumlar onu daha da deli ediyordu. Bu yüzden ona serum takmak için gelen hemşireyi öldürerek tedavi görmeyi bırakmıştı.

Ona iyi gelen şey Felix'ti, ama Felix... onu her defasında hayal kırıklığına uğratıyordu. Hyunjin'i isteyip beraber olsalardı, Hyunjin ona cenneti yaşatacaktı ama Felix bunun farkında değildi.

_______

Aradan bir hafta geçmişti. Hyunjin ise hâlâ Felix'i bulamamıştı. Bunun verdiği sinirle bazen ağlıyordu, bazen de her yeri birbirine katıp sinir krizi geçiriyordu.

Bu bir hafta içerisinde Felix'i aramaktan asla vazgeçmedi. Görende bunu aşk sanardı. Ama öyle değildi. Bu takıntıydı. Ve takıntı hiçbir zaman aşk ile yanyana gelemezdi.

Şuan da Hyunjin biraz olsun sakinleşmiş bir şekilde Felix'in fotoğraflarını seyrediyordu. Bazen yüzünde gülümseme oluşuyordu, ama saliseler içinde o gülümseme yerini sinire veriyordu. Felix'in büyüleyici bir fotoğrafının büyüsüne kapılmışken aniden kapı açılıp, bir koruma koşarak içeri girmişti. Hyunjin bununla irkilirken koruması konuştu.

"Bu şekilde girdiğim için üzgünüm efendim. Ama bay Felix'in yerini bulduk. İzinli olan korumamız Busanda bay Felix'i görmüş, yanında sizi veya tanıdığı birini görmeyince kaçtığını düşünerek onu takip etmiş, ve şuan nerede kaldığını biliyoruz."

Dediğinde Hyunjin şeytani bir şekilde sırıtıp konuştu.

"Hemen uçağı ayarla Busan'a gidiyoruz."

"Hemen efendim."

Diyerek koruma çıktığında Hyunjin kendi kendine konuştu.

"Bu koskoca bir haftanın acısını fena çıkaracağım Lix."

~~~~~~~~~

Heyecanlı yerinde bitirmeyi severuuumm ehe-

Bana ilham perileri geldide acaba yeni fic mi yazmaya başlasam he ne dersiniz?

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayınkineee

I Will Be Your Last Regret / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin