Kutuda birkaç fotoğraf, bilezik, ve bir poşette kanlı saç telleri vardı. Fotoğrafa baktığımda şok olmuştum...
________________
(Hyun ve Sunoo olarak hayal edin)Abimin yıllar önceki eski sevgilisi ile hyunjinin birlikte çekindiği fotoğraf vardı. Birden bire ortadan kaybolmuştu, ve sonrasında öldüğünü öğrenmiştik.
Peki bu fotoğrafta neyin nesiydi? Çokta mutlu görünüyorlardı. Sevgililer miydi? Yada bi dur ya. Hyunjin bana o gün şey demişti.
"Sen yapmadın ama o çok sevdiğin abin yaptı. Ben onun yüzünden miniğimi öldürdüm."
Miniğim dediği kişi Sunoo'muydu? Hyunjin mi öldürmüştü onu? Abimin ne alakası vardı? Ahh cidden! Kafam karma karışık oldu! Bu sorularımın cevabını nereden bulucam ki! Hyunjin'e sonram... asardı beni, girme dediği yere girmiştim. O da kilitleseymiş cnm bane. Ah Felix ah! Fazla merak böyle gotune girer işte.
Fotoğrafı ve bilezikleri nasıl aldıysam öyle koyup kutuyuda kapatıp her zamanki yerine koyup çekmeceyide kapatıp, dağıttığım yerleride eski düzenine sokup iz bırakmadan çıkmıştım odadan.
Az önce gördüklerimi sindiremeden odama doğru ilerliyordum ki çalışan kadının bana seslenmesi ile durdum.
"Bay Hwang sizinle konuşmak istiyor efendim."
Diyerek elindeki telefonu bana uzatmıştı. Şimdi sıçmıştım. Ya o odada kamera varsa! Ya herşeyi gördüyse! Tam anlamıyla bitmiştim ben unutun beni.
Elim titreye titreye telefonu alıp kulağıma götürdüm.
"E-efendim?"
"Birazdan arkadaşların gelecek. Birlikte gezmeye gideceksiniz, kırk takla atarak ikna ettiler beni. Kaçmaya falan çalışma öncekinden bin beter ederim."
Duyduğum şeylerle öyle bir rahatlamıştım ki anlatamam. Ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi bırakmıştım.
"Tamam."
Dedim gülümseyerek.
"Bu arada yanınızda korumalarda olacak."
"Tamam"
Dedim yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan.
"Bugün mutlusun sanırım ha? Bu mutluluğun kaynağı nedir?"
Dediğinde ne diyeceğimi şaşırmıştım.
"Y-yok birşey ya. Enerjili uyandım bugün."
"Hmm güzel. Dediklerimi unutma."
"Tamam"
Dedim yine hevesle.
"Tamam tamam ne tamam be! Başka kelime mi yok. Neyse kapatıyorum."
Tam yine tamam dicektim ki telefon yüzüme kapandı. Güĺe eğlene odama gelip giyecek kıyafet bakıyordum.
Hazırlanıp beklemeye başladım. Çok geçmeden kapı çalmıştı. Hemen koşup aşağıya indim. Ben inene kadar çalışan kadın kapıyı açmıştı bile.
İçeri giren bedenlere sanki yıllardır görmemişim gibisıkıca sarıldım.
"Lix tamam bırak artık boğuyorsun"
Dedi öksürerek. Bende ayrılıp yüzlerine baktım. Kıpkırmızı olmuşlardı.
"Sen ne ara bu kadar güçlü oldun be!"
"Abin her zaman güçlüdür bilmiyor musun?"
"Hah abim mi? İçimizde en küçüğü sensin Lix."
Diyerek gülmeye başlayınca koluna hafif bir şekilde vurmuştum.
"Hadi gidelim artık"
Dışarı çıktığımda bir koruma konuştu.
"Sizleri biz götüreceğiz efendim, lütfen arabaya binin."
Bunu zaten bildiğim için birşey demeden arabaya bindik. Hyunjinin dediği gibi 2 koruma bizimle geliyordu. Arabayı hazırlarken korumalaradan biri konuştu.
"Sizi nereye götürmemizi istersiniz?"
Bunu demesi ile seung'a bakmıştım. O da adresi söylemişti. Mağaza gibi bir yerdi. Onlara kaş göz işareti yaptığımda Seung telefonunu çıkarıp bir şeyler yazıp bana uzatmıştı.
"Oraya vardığımızda sana bir şeyler alıyormuş gibi yapıp kabine sokacağız. Sonra Jisung onları oyalarken sen ve ben mağazadan çıkıcaz. Çıktığımızda ise dışarıda bizi bir araba bekliyor olacak. Ona binip kaçacağız. Şehirden de çıkacağız."
Okuduktan sonra cevap yazmaya başladım.
"Yapmasak mı acaba? Ya beni yine bulursa? Bu sefer kesin öldürecek."
"Hayır saçmalama Lix. Seni oradan kurtarmalıyız! Sen kaçmazsan biz seni kaçırırız."
Yazdığı şeyi okuduktan sonra hafif güldüm.
~~~~
Kısa oldu ama idare edin şuan gözlerim acıyor aq kör olucam yakında.
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayınkineee
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Will Be Your Last Regret / Hyunlix
FanfictionArkadaşları ile gezip tozması gereken bir yaşta hayatı elinden alınır mı bir gencin? ❗️Fic de rahatsız edici şeyler olacaktır❗️