11. BÖLÜM

3 0 0
                                    


"Üzerini değişmek ister misin? Hiç giymediğim birkaç parça kıyafet var." Sonra elimi enseme koydum ve düşünceli bir şekilde ensemi kaşıdım. "Gerçi benim kıyafetlerim biraz büyük olacaktır senin için ama en azından rahat edersin."

Sıkıntılı bir gülümseme sundu. "Olur," derken ayağa kalktı. Kırmızı uzun elbisesini eliyle baştan aşağı gösterdi. "Bu elbiseyi alırken hiç içime sinmemişti zaten. Daha giydiğim ilk gün başıma neler geldi."

"Hemen değiş üzerini o halde. Bu lanet ruhuna kadar işlemeden," dedim onu güldürmeyi umarak. Fakat yüzü düştü, ağlamaklı yüzünü aşağı çevirdi. Seri adımlarla yanına ulaşıp koluna dokundum. "Hey! Üzgünüm. Sadece seni güldürmek istemiştim."

Çok sahici olmasa da gülüşü geri geldi. "Teşekkürler," dedi.

"Ben gideyim de eşofmanları getireyim."

"Olur."

Merdivenleri tırmanırken kendi kendime kızmakla meşguldüm. Yatak odasındaki gardrobun dolabını açıp en üst raftan, henüz hiç giymediğim kapşonlu ve eşofman altını alıp aşağı indim. Işıl'a eşofmanları verdim. "Banyoda değişebilirsin," deyip koridordaki banyonun kapısını gösterdim.

O üzerini değişirken ben de kahveleri bardaklara doldurdum. Tabağa atılştırmalık bisküvi, kraker ve cips koydum. Oturma odasına geçip koltuğa, Karam'ın yanına oturdum. Az sonra Işıl geldi.

Kapşonlu neredeyse dizlerine kadar inmişti. Eşofman altının da paçalarını iki-üç kez katlamıştı. Gülümsedim.

Gelip yerine oturdu ve kahvesinden bir yudum aldı. "Yiğit ben çok teşekkür ederim. Bunu yapmak zorunda değildin," derken gülümsemeye çalıştı. Ben de gülüşüne karşılık verdim.

Kahvemden birkaç yudum alıp en merak ettiğim şeyi sordum. "Beni tanımış mıydın?"

Eğik başını hafifçe kaldırıp göz ucuyla baktı. "Elbette tanıdım. Ama sen beni tanımadığın için bozuldum. Bu yüzden ben de kendimi tanıtmadım."

"Aslında ilk andan itibaren tanıdık gelmiştin. Fakat bilirsin... üzerinden çok zaman geçti ve takdir edersin ki pek de samimi değildik."

"E-evet... haklısın. Samimi değildik!"

Bu sözler onu kırmıştı sanki. Yanlış bir şey yoktu, samimi değildik. Birkaç kez arkadaş toplantılarında ayak üstü sohbetlerimiz olmuştu. Onun dışında "merhaba-merhaba" idi.

Duvardaki rafta duran düğün fotoğrafını görmüş olmalıydı. "Eşin şehir dışında falan mı?" dedi ansızın.

Bu soru beni yerle yeksan ettiğinde onun suratına bakakaldım. Yüz ifadem nasıl bir hal aldıysa kız bakışlarını kaçırdı ve "Özür dilerim. Yanlış bir şey mi söyledim?"

O an o donukluktan kurtuldum ve ben de bakışlarımı aksi yöne çevirdim. "Eşim... öldü!"

"Ah! Çok üzgünüm! Başın sağ olsun... Ben... Çok çok üzgünüm!"

"Önemli değil... Bilemezdin."

Bir süre sessizce oturuduk. Kahvelerimizi yudumladık.

"O adam kimdi?" deyiverdim sessizliği bölerek.

"Eski nişanlım."

"Biraz kulak misafiri oldum da. Seni epey incitmiş olmalı."

"Aslında ben ona bu fırsatı verdim. Beni ilk kez aldattığında kıçına tekmeyi basmalıydım. Fakat aşk sandığım şeye yenik düştüm." Acıklı bir gülümseme takındı. "Ona ikinci bir şans verdiğimde o bu şansı da beni aldatmak için kullandı!"

O an gözlerini gözlerime dikti. "Aldatılmak değil de bana koyan, kendimi değmeyecek biri için acılar içinde bırakmış olmam! Hayatımın koca üç yılını aşk sandığım o sahte duyguyla geçirdim. Kendimi acınası bir hale soktum."

"Önemli olan hatalarından ders almış olman," dedim.

"Evet. Biraz geç oldu. Ama artık kendimi en öne koyuyorum," dediğinde kendinden emin bir bakış attı.

Sonrasında bir süre daha sessizce oturduk. "Uyusak mı?" dedim.

"Olur. Ben burada yatarım," dedi koltuğu gösterip.

"Açayım o halde koltuğu. Yatak konumuna getireyim."

"Gerek yok. Bu kafi. Sadece bir battaniye alabilirsem..."

"Tabii tabii. Hemen," deyip koltuğun altından bir polar battaniye bir de yastık çıkardım. Karam'a dönüp "Gidelim Karam. Misafirimiz dinlensin," dedim.

Karam bu anı beklermişcesine yerinden doğruldu yere inip ön patilerini öne doğru uzattı ve şöyle bir gerindi. Işıl onu izlerken tatlı bir gülümseme takındı. Bu beni de gülümsetti.

Odadan çıkarken "Bir şeye ihtiyaç duyarsan seslen lütfen," diye tembihledim.

"Tek ihtiyacım biraz uyku," dedi.

"O halde iyi geceler."

"İyi geceler."

Beni Sen İnandırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin