32. BÖLÜM

2 0 0
                                    

Gecenin karanlığına eklenen soğuk beni ürpertiyordu. Kıvrıldığım yerde görünmez olmayı diliyor, titriyordum. Uyumak istesem de açlıktan uyuyamıyordum.

Etraftan gelen havlama sesleri beni ürkütüyordu. Orada bağlıydım, kaçma şansım da yoktu. Neyse ki başıma bir şey gelmeden o geceyi atlattım. Sabaha karşı uyumuşum.

Uyanmama neden olan şey, tasmamın açılmasıydı. Bir kadın tasmamı açtı, başımı sevdi. Önüme yiyecek bir şeyler bıraktı. Öyle açtım ki kısa sürede tüm yemeği silip süpürdüm.

Kadın tatlı tatlı bir şeyler mırıldandıktan sonra gitti. Ben de başımın çaresine bakmalıydım, artık sokaklarda yalnızdım anlaşılan.

Şöyle bir etrafı gezinip gece için güvenli bir yer bulmaya çalıştım. Burası küçük bir parktı. Etrafta kediler ve birkaç köpek de vardı. Caddeye inen bir merdivenden aşağı inerken birkaç merdiven boyunca yuvarlandım. Yavru köpek bedenimle ilk kez merdivenlerden iniyordum çünkü.

Caddeye indiğimde kaldırımın kenarında yemek kapları ve su kapları buldum. Karnım aç değildi fakat susamıştım. Biraz su içtim.

Gerisingeri yukarı, çimlerin olduğu alana doğru merdivenleri tırmandım. Bırakıldığım yeri de geçip en yukarı çıktığımda çocuk sesleri duymaya başladım. Burası bir çocuk parkıydı. Oraya doğru ilerlediğimde banklarda oturan birkaç kadın tuhaf sesler çıkararak ayaklarını kendilerine doğru çektiler. Bakışlarından anladığım kadarıyla benden iğreniyorlar ya da korkuyorlardı. Onların yanına dahi yaklaşmadığım halde neden böyle tepki verdiklerini anlayamıyordum!

Çocuk parkının az gerisinde oturup çocukları izlemeye koyuldum. Yapacak daha iyi bir şeyim yoktu. Bir çocuk bana baktı, baktı... sonra yerden aldığı bir taşı bana doğru fırlattı! Neden böyle bir şey yaptığını anlamam mümkün değildi! Ben ona ne kötülük etmiştim ki? Üstelik sanki ben ona taş atmışım gibi ağlayarak geriye doğru koşmaya başladı! Bazı sorunları olduğunu düşündüm!

Aynı çocuk az sonra yanında bir adamla geri geldi. Adam bana yaklaştığında kuyruğum sallanmaya başladı. Sabahki kadın gibi beni seveceğini düşünmüştüm! Fakat o bana ayağını savurup sağlam bir tekme attı. Neden bunu yapmıştı ki? Ben orada oturmuş, kimseye zarar vermeden etrafı seyrediyordum. Bunu hakedecek ne yapmış olabilirdim?

O tekme canımı çok acıtmıştı. Fakat fiziksel acıma eklenen duygusal acım öylesine güçlüydü ki ağlayarak oradan uzaklaştım.

En iyisi insanlardan uzak yerlerde takılmaktı. Parkın en yukarısına çıkıp bir ağacın altına uzandım. Uyumuşum. Uyandığımda açlığımı hisseder oldum ve sabahleyin gördüğüm yemeklerin yanına gidip bir şeyler yedim. Tatları pek güzel olmasa da karnımı doyurmuştum.

Günler böyle geçerken biraz daha büyüdüm. Artık sokakları az çok öğrenmiştim, hayatımı devam ettirebiliyordum. Neredeyse bir yaşıma girecektim.

Bir gece uykuya dalmak üzereydim. Burnuma çalınan lezzetli kokular beni uyandırdı. Kokuyu takip ederek yiyeceğe ulaştığımda ağzımın suları akmaya başlamıştı. Kocaman et parçasını birkaç lokmada yutuverdim. Daha bir sürü vardı. Fakat diğerleri de yesin diye bir tane yeyip geri yerime döndüm. Diğer köpekler ve kediler de paylarına düşeni aldılar.

Bu nefis ziyafetten sonra huzurla uyudum. Çok geçmeden karın ağrısı beni uyandırdı! Midem bulanıyordu. Kusmaya başladım. Görüşüm bulanıklaşırken diğer köpeklerin de benimle aynı durumda olduğunu hayal meyal gördüm. Zehirlenmiştik!

Öleceğimin farkındaydım. Fakat düşünmeden edemiyordum; neden bizi öldürmek istemişlerdi? Biz kimseye zarar vermemiştik. Biz de can taşıyorduk, bizim de duygularımız vardı ve biz de yaşam hakkına sahiptik!

Beni Sen İnandırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin