17 - 1= 0

5 1 0
                                    

17 öylece uzanmıştı. Hemen bir şeyler yapmalıydık. O sırada Karam ağlıyordu kızının dibinde.

Anne hemen bir şeyler yapmalıyız!

17! Beni duyuyor musun?

Hiçbir ses yoktu.

Kalp atışları var. Ama ses yok.

Burada artık hiçbir şey kalmadı. O sebeple 17'nin tedavisi burada mümkün değil. Bizim hemen günümüze gitmemiz gerekiyor. Maalesef yakınlardaki geçitler de yok oldu. Bu sebeple Belen bizi hemen en yakın olan geçide götürmen gerekiyor.

Tamam anne hemen gidelim. Ben hazırım.

Süratle bizi kuzey tarafındaki denize götür. Sen bu özelliğini bölgesel alanda kullandığın için yakınlardaki tüm geçitleri de yok ettin. Bu sebeple uzak noktada olanlara gideceğiz. Orada geçitleri koruyan arkadaşlarımız da var.

Tamam hemen çıkıyoruz.

Gökyüzünde süzülürken tüm dikkatim 17'nin üzerindeydi. 17'ye yaklaşıp kendine gelip gelmediğine bakıyordum ancak hiçbir hareketlilik yoktu. Karam da dibinde durup ağlıyordu.

Mızrak hayati bir organına gelmemişti karın boşluğuna gelmişti. Ama yine de kalbinin atması dışında bir hareketlilik belirtisi yoktu.

On yedimmm, lütfen biraz dayan! Senle kimsenin yaşayamayacağı gizemli bir yolculuğa çıktık. Hep birlikteydik. Bu yolculuğun sensiz tamamlanmasını istemiyorum. Kalk bak savaşı kazandık. Sen bu dünyanın, geleceğimizin en gizli kahramanısın. Sensiz dönemem, lütfen biraz dayan, iyileşeceksin.

Anne bahsettiğin geçide yaklaştık. Hemen indiriyorum.

Tamam, hızlı olmamız gerekiyor.

Aşağı indiğimizde geçidin yanında bir koruyucu bekliyordu. Annem ona "Hemen günümüze gidip 17'yi hastaneye yetiştirmemiz gerekiyor." dedi.

Tamam, hemen geçebilirsiniz!

Bu arada savaşı kazandık. Artık geçitleri korumamıza gerek yok. Şimdi senden şunu istiyorum. Bütün geçitlere haber gönderin ve herkesin güvercin yuvalarını yakarak günümüze gelmelerini söylemeni istiyorum. Sen de burayı ateşe verip henüz tutuşmadan geçitten hemen günümüze geleceksin.

Anlaşıldı mı?

Anlaşıldı efendim! Savaşı kazanmamız harika bir haber! Ben hemen buradaki son işlerimizi halledip arkanızdan geleceğim.

Siz geçebilirsiniz efendim!

Evet yine o ışık hüzmesi ortaya çıkıp hepimizi içine çekti. Aniden yıllar öncesinden tekrardan günümüze döndük.

Anne hemen 17'yi hastaneye götürmemiz gerekiyor. Çok geç kaldık, çok geç kaldık.

Tamam hemen gidelim. Hayvan hastanesi iki sokak arkada zaten. Ben hemen gidip ambulansı çağıracağım. Siz burada bekleyin.

Anne biz götürelim.

Kızım biz götürürsek zarar verebiliriz. Görmüyor musun mızrak nasıl duruyor karnında.

O zaman acele et anne! Biz seni bekliyoruz.

Annem gözden kayboldu. Annemden sonra 17 eski haline döndü. Galiba bütün güvercin yuvaları yakıldı ve o döneme dönüş tamamen kapandı demek.

Abi benim gözlerim mavi oluyor mu bi bakar mısın?

Hayır normal renginde görünüyor.

O zaman bütün özelliklerimiz de geri gitti demek abi. Baksana 17 eski halinde geri döndü.

Evett! Ben de uçamıyorum. Her şey eski haline döndü o zaman. Bu durumda bir şeyi yapamayacak mıyız demek bu aynı zamanda.

Neyi yapamayacak mıyız?

Babamı son kez görecektik ya, onu kastediyorum.

Bilemiyorum. Bunu anneme sorarız da şu an 17 ile ilgilenmemiz gerekiyor. Nerde kaldı ya annem?

İşte ambulans sesi geliyor. Geldiler!

17'yi hemen ambulansa koyup götürdüler. Biz de ardından yürüyerek hastaneye gittik. En azından 17, kendisinin iyileşmesine sebep olabilecek kişilerin yanındaydı. Ama yine de çok endişeliydim. Çok kan kaybı vardı ve ambulansa binene kadar hiç gözlerini açmadı. Çok korkuyorum.

Hastanenin önüne geldik. Karam ambulans ile geldiği için önceden orada bekliyordu. O da çok durgundu. Biz de ondan farksızdık. 17 ve Karam; insanlık için, dünyamız için hiçbir zorunlulukları olmadığı halde bizimle omuz omuza çarpıştılar ve şu an o bizim için içeride yatıyor. Ne kadar hüzünlü bir an! Bir hastane köşesinde sevdiğin birinin ölüp ölmediğini duymak için bir doktorun konuşmasını beklemek...

O sırada annem de dizleri üstüne bi duvarım dibine çöktü. Savaşı kazanıp dünyamızı kurtardığımız için mutlu olmamız gerekiyordu ama orada yatan 17'm için tüm dünyayı bırakıp ona üzülüyorduk.

O sırada bir kapı açıldı ve birinin ayak sesleri yaklaştı. Bu doktordu galiba. Annem hemen ona doğru ilerledi.

17'nin durumu nasıl?

Siz sahibi misiniz?

Evet, kızımın köpeği! Bu da annesi!

Bunu kim yaptı böyle? İnsanlık kalmamış dünyada!

İçeri girebilirsiniz. Kendiniz görebilirsiniz.

Doktor öyle deyince içimden çok büyük bir şey koptu. Acaba kötü bir şey oldu da doktor bize söylemek istemedi mi?

Hadi çocuklar içeri girelim.

Ayaklarım geri geri gidiyordu. Hiç içeri gitmek istemiyorum. Çünkü bu habere hiç hazır değilim. İçeri doğru ayaklarımı sürüyerek girdim. 17, hala sedye üzerinde uzanıyordu ama herhangi bir hareketlilik yoktu. Galiba... Karam'ın gözlerinden gözyaşları süzülüyordu. Üzerinde hiçbir şey yoktu. Mızrağı çıkarmışlardı galiba. Korkarak yanına gittim ve dokundum. Tüyleri ilk günkü gibi yumuşaktı. Ama gözleri kapalıydı. Ağlama sesleri de artıyordu bana cevap gelmeyince. Ardından bir ses geldi mırıldanarak.

Bunlar neden oldu biliyor musun? Bıyığımdaki taze sıkılmış böğürtleni beğenmediğin için!

Allah'ım! Yaşıyorsunnn! Ben... Ben şey zannetmiştim...

O kadar kolay değil demek ayrılık. Daha yaşayacağımız günlerimiz var demek ki!

O an hüzünlü gözyaşları bir anda sevinç gözyaşlarına döndü.

Ağlamayı bırakın da savaş ne oldu? Bana onu anlatın.

Savaşı kazandık rahat ol. Bu konuyu sonra anlatırım.

O sırada doktor kapıdan göründü ve 17'nin dinlenmesi için dışarı çıkmamızı istedi. İki mutluluğu aynı anda yaşıyorduk.

617Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin