2 ay sonra
Okuldan dönüyorum. Bugün çok sıkıcı geçti. Çünkü Sosyal dersi vardı ve ben Sosyal dersini hiç sevmiyorum. Hocasına da alışamadım zaten bir türlü. Neyse ki her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi her kötü şeyin de bir sonu var.
Okuldan her geldiğimde 17, ayak seslerimden anlıyor benim geldiğimi ve havlamaya başlıyor. Şimdi yine beni fark etti ve daha görmeden beni, onun havlama seslerini duymaya başladım. Bu çok güzel bir duyguymuş. Babamın neler hissettiğini şimdi daha iyi anlamaya başladım. Çünkü babam eve gelirken ben de araba sesini duyar duymaz 17 gibi kapıya çıkıyorum. 17 gibi derken saat 17 değil köpeğimi kastediyorum. Ama babam da saat 17'de geliyor. Hihohaha.
17 ile iyice kaynaştık. Bize tamamen alıştı. Artık ortak bir dilimiz var. Gel desem geliyor. Otur desem oturuyor. İki ay boyunca aile üyelerimizden biri gibi oldu. Babam başta kendisini istememesine rağmen şimdi o da kabullendi 17'yi. O da kendisini seviyor, okşuyor ve yemek veriyor. Ama abim için aynı şeyi söyleyemem. 17'ye yemek yedirirken üzerine kustuğundan beri kendisine pek yaklaşmıyor.
17'nin ayak seslerimi işittiği gibi ben de şu an babamın araba sesini duyuyorum. Hemen kapının önüne çıktım babamı karşıladım.
Seni çok özledim baba, hoş geldin.
Hoş buldum canım kızım. Ben de seni özledim. Bak bu papatyayı senin için aldım.
Teşekkür ederim baba ama çiçekler dalında güzel değil mi?
En sevdiğinin ellerindeyse değil? Bazı şeyler ölüyken daha güzel olabiliyor?
Ne mesela?
Senin ellerinde durabilecek bütün çiçekler mesela canım. Zaten sararıp solacaksa senin ellerinde solsun. Çiçekler de bi ağacın meyvesi gibi değil mi? Meyveyi de koparıyoruz sonuçta.
Ayy kıyamam babacım!
Abin ne yapıyor. Görünmüyor ortada.
O içerde oyun oynuyor.
Hmm. 17 ile mi konuşuyordun?
Evet baba. Beni anlıyor biliyor musun? İyice anlaşmaya başladık.
Köpekler zeki hayvanlar. Sahiplerinin ne istediğini ve neleri sevdiğini öğrenebilir hemen. Siz oynayın ben içeri geçiyorum. Malum benim işlerim bitmiyor.
Babam içeri girince kavga sesleri gelmeye başladı. Abimin ders çalışması gerektiği yerde sürekli oyun oynaması babamı sinirlendirmişti. Ben ödevlerimi gelir gelmez yapıyorum. Babam derslerim konusunda benden gayet memnun. Abim için ise aynı şeyleri söyleyemem.
Sonra ben de Diego ile oynamaya başladım. Çok güzel top oynuyordu. Ben topu bahçenin bir köşesine atıyorum o hemen getiriyor. Aramızda kalsın ama abimden iyi oynuyor. Abimi rövanşta da yendikten sonra kendisinden hiç ses çıkmadı. Ama bu öyle mi? Rakip olarak oynasak belki beni yener hatta. Hihohaha!
17'nin yanına yaklaştım ve başını okşamaya başladım. Çok seviniyordu. Ağzını açıp sanki gülüyordu hızlı hızlı nefes alış verişleriyle. O da yoruldu tabi bu kadar oyundan sonra. Biraz dinlenmeli. Bu arada kulübesine çarptı gözüm. Hala evin üzerine köpeğimin ismini yazmamıştım. Hemen sulu boya setimi getirip çalışmaya başladım. O sırada 17 de dibime geldi ve kafasını ayaklarının üstüne koyarak uyumaya başladı. Ben de renk seçiyordum o sırada acaba köpeğim turuncu diye turuncu mu seçseydim yoksa kulübeye uygun olarak kırmızı mı seçseydim? O anda abim odasının penceresinden bağırdı.
Ne yapıyorsun kızım sen orada? Yoksa sen de mi kulübede yaşamaya karar verdin? Emin ol bu hayatının en doğru kararı olur. Odam da tek bana kalır. Hahahah!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
617
AdventureBelen, babasının kendisine hediye ettiği köpeği ile sıradan bir hayat sürerken, ailesinin gizemli bir görev için seçildiğini öğrenir. Evlerinde, zamanın derinliklerine yolculuk yapabilen bir geçidin anahtarı vardır ve bu anahtar 617'dir. Belen ve ai...