Kırık Kalpler

6.Bölüm

İyi okumalar!

🌺

Sabah erkenden kalkıp hazırlanmaya başlamıştım.

Altıma siyah kot şort, üzerime beyaz crop, cropun üzerine beyaz gömlek giyinip saçlarımı iki yandan örmüştüm.

Makyaj olarak kirpiklerime rimel sürüp göz alti morluklarımı kapatıcıyla kapattım, yanaklarıma pembe allık sürüp dudaklarıma nemlendirici sürdüm.

Bugün hafta sonu olduğu için böyle giyinmiştim birde kılıç var diye, onun yanına gidecektim biraz flörtleşirdik, zaten oda benden etkilenmişe benziyordu.

Sen kendini kandır çilaycım

Sus be! sende kesin ona aşık oldun ve beni kıskanıyorsun dindar.

Senin nereni kıskanayım ben be

Of tamam sonra tartışırız tutma beni Kılıç'ın yanına gideceğim.

İç sesimle kavga etmeyi bırakıp hızlıca odamdan çıktım ve dış kapıya doğru koşturmaya başladım.

O çocuk benim olmalıydı.

Telefonumu çıkarıp saate baktım, saat domuz buçuğu gösteriyordu. Birazdan kahvaltı hazır olurdu.

Bahçeye çıkıp kılıç'ı aramaya başladım. Nerdeydi yahu bu çocuk.

En sonda onu gördüm. Evin bir köşesinde diğer korumaların yanında durmuş telefon bakıyordu.

Hızlıca yanına yürümeye başladığımda çoğu korumaların bana baktığını hissettim.

Kılıç benim geldiğimi gördüğünde telefonunu hızlıca cebine sokup yerinden doğruldu ve sordu

"Birşey mi istemiştiniz Çilay hanım?"

Pat diye soruverdim "Evli misin?"

Sorduğum soruyla kılıç şok içinde bakakaldı, yanımızda duran korumalar dudaklarını birbirine bastırmış gülmemeye çalışıyordu.

Kılıç anlamayarak sordu "Anlamadım efendim?"

Yaptığım şeyin utanç verici birşey olduğunu yavaş yavaş algılamaya başladığımda maalesef herşey için çok geç olduğunu fark ettim.

"Yani şey.. evli misin"

Sıçtın zıvama bari gerizekalı, tamam çapkınsın falan dedik sende iyice abartmaya başladın.

İç sesimi duymazdan gelerek kılıç'ı dinlemeye başladım, "Hayır evli değilim de ne alaka?" Sorduğu soruya tam cevap veriyordum ki yanımızdaki koruma konuşunca susmak zorunda kaldım

"Kılıç bakma sen buna arada böyle konuşuyor, biraz çapkın bir tip herhalde. Daha dün Mehmet abiye yavşamaya çalıştı" diyip anırarak gülmeye başladığında korumaya sinirle baktım.

Oda yirmili yaşlarında gözüküyordu sarı saçlı mavi gözlüydü. Boyu uzundu, vücudu pek kalıplı olmasa bile asla sıska değildi.

Merakla sordum "adın ne senin?"

Yandan kılıç'ın kaşlarını çatmış bize baktığını gördüm.

"Adım Deniz, şimdide bana mı yavşayacaksın kız" diyip yanağımdan makas aldığında gülümsedim. Kafa çocuktu biz bununla iyi arkadaş olurduk.